Sürekli aslan rolünde olup kükremek ciddi bir rol karmaşasıdır

  • 09:11 30 Mayıs 2020
  • Kadının Kaleminden
 
“Erkeğin öncelikle yapması gereken, bu mekanizmanın belirlediği kişilikten çıkıp iradesizleştikce, iradesizleştirmekten vazgeçmesi gerekmektedir.” 
 
Havar Derya
 
Erkek aklı bin yıllardır özgürlükçü, eşit ve barışçıl kadın olgusunu, mülkiyetçi, gaspçı ve yalanlarla dolu hükümdarlığını sürdürebilmek için her zaman bir sorun yığını olarak tanımladı. Böylelikle kadının tarihsel-toplumsal gerçeğini örterek bu algıyı bir mekanizma haline getirdi. 
 
Kadın ve erkeği karşı karşıya getiren bu mekanizma, başta toplumsal eşitsizliği oluşturarak siyasette, savaşta ve birçok toplumsal olayda kendini işletmeye devam etti. Bir an bile durup düşündüğümüzde ne yazık ki tarih ve günümüz örnekleri bizi sarsmaya yetiyor. 
 
Savaşlarda zorla alı konulan, köleleştirilen, tecavüze uğrayan ve kendi ülkelerinden göç ettirilen kadınlara baktığımızda, her türlü insanlık dışı uygulamayla karşı karşıya kalmışlardır. Mülteci kamplarına terk edilen kadınlar ise tüm insani haklarından yoksun bırakılmıştır. Tüm bunlara sebebiyet veren zalim erkek aklı biran bile durmaksızın tüm ulusal güçleri ile beraber bin yıllardır süren kirli mekanizmasına karşı duran kadın mücadelesini sindirmek, yok etmek için ise siyasi alan başta olmak üzere, işte, evde, sokakta yaşamın her alanında kendini derinleştirmeye devam etti. 
 
Bitmeyen kadın ve çocuk cinayetleri, göç, tecavüz, yoksullaştırma, hapsetme, temel hak ve hürriyetinden yoksun bırakma, bu mekanizmanın temel hedefi olmuştur. 
Hal böyle iken, son süreçte tüm dünyayı etkisi altına alan covid -19 salgını ise başta kadınlara karşı olmak üzere, bu mekanizmanın pençelerinde dilediği gibi yürütülüyor. Belki de tüm dünya insanlarının her şeyi göre bildiği bir ayna olmalı bu salgın.
 
Tüm dünya halklarını ayrıştıran politikalar, gerçekten uzak olan kapitalist yaşam biçimi ve en önemlisi de toplumu, halkları oluşturan kadın-erkek olgularının saptırılması. Tüm bunları durdura bilmek görmekle başlar. 
 
Tüm insanlığı, canlıları, doğayı kapsayan özgür, eşit özünde bir yaşam biçimi sadece kadınların değil, kadın ve erkeğin ortak mücadelesi ile olmalı. Bunun için erkeğin öncelikle yapması gereken, bu mekanizmanın belirlediği kişilikten çıkıp iradesizlestikce, iradesizlestirmekten vazgeçmesi gerekmektedir. 
 
Sürekli aslan rolünde olup kükremek ciddi bir rol karmaşasıdır ve insan ve doğa yaşamına aykırıdır. Erkeğin kişiliğine yüklenmiş iktidar ve sömürü gücünü kadını köleleştirme üzerinden kanıtlamaya çalışması, kendi güçsüzlüğünden gelmektedir. Mevcut mekanizma onun üzerinden topluma hükmederken o da kendi hâkimiyetini kadına dayatarak kendini bir nevi deşarj ediyor.
 
Tüm bunlardan sıyrılma gerekliliği ile beraber, nasıl ki doğal toplumda her iki cinsin doğayla bütünlüklü yürüttüğü bir yaşam biçimi varsa ve herhangi bir sınıf egemenliği, sömürü ve hiyerarşi olmadan bin yıllarca demokratik, kominal eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaşam sürdürülmüşse erkeğinde özünde olan böyle bir yaşamın mümkün olduğunu görüp bunun arayışcısı ve yürütücüsü olması gerekir. Böylelikle ahlaki ve politik bir toplum inşa edile bilinir.