Özlemin, acının iz düşümü anneler günü…

  • 09:12 10 Mayıs 2020
  • Kadının Kaleminden
“Bu ülkede yaşanan bütün acılar annelerin yüreğinde birleşmiştir. Bu topraklar hangi acılara şahitlik etmişse bir annenin hüzünlerine korkularına ve yaşadığı acılara nezaret etmiş demektir. Bu ülkede annelerimizin günlerini kutlamak sorunsallık içerir. Hangi kutsalı adayarak annelerimize “kutlu olsun” diyebiliriz?”
 
Berivan Elter
 
İnsanlığın en değerli kutsalları onların adıyla anılır. En muazzam ilkler onların varlığıyla hayatımızda bulunur. Onlar insanlığın hem zamanı hem mekânı ve hem de yegâne varlık nedenidirler. Çünkü onlar, tüm kutsalların üstünde yer alan muhteşem özne, bütün değerlerin ilk yaratıcısı olan ilkin vazgeçilmez ilkesi ve yaşamın yaratıcı temel öğlesidirler. Bilimin büyücüsü, öğrendiğimiz ilk sözün ustası Şiirin kalemi, büyüleyicisi türkülerin, dansların ve tüm sanatların ilk heyecanı toprağın hayatımızdaki neşesi, doğayı yaşam bilmemizin adımı, hayatı biçimlendiren yasalların ressamı, anlamın ilk rüyası onların varlığında yaşam buldu ilk insanlık. Semantik tüm anları ve karış karış bütün mekânı onların izleriyle bezenmiş ve taşlanmıştır. Maddi varlığımızın kökeni onların edinlerine dayanır ve inşaları üzerine filizlenir onlar bütün yaşamı çepe -çevre sarmış baharın ilk yağmuru, mayısın yaşam güneşi devinimin kesintisiz rüzgârı insan kızının/oğlunun ilk yaşam doğasıdır. Yeryüzündeki yeşilin gökyüzündeki mavinin tan vaktindeki kızılın buğday başağındaki sarının ve ateş ile suyun dansındaki gökkuşağı renklerinin bütünüdür onlar.
 
Daye; hayatı bize verendir. Dade; hakkı ve hakikati bize öğretendir.
 
Yaşadığımız toprakların anaları tüm insanlık beşiğine analık etti. İlkleri geliştirdi ve genelleştirdi. Analar yaşamın her anını bayram kıldı bu coğrafyada, bu topraklarda her şey yerli yerine oturdu. İyinin, güzelin, reva olanın, düşünsel düzene yaşanacak olana ve fiziğin ötesine taşındığı mekânlardır bu topraklar. Ve bu toprakların semantik düşü insan hafsalasında anayı ve kadını belirtir her izinde ve her adımında.
 
Toplumsal tarihin devinimi ve evrimi pozitif ve negatif en’lerin tek bir varyantta buluştuğu mekânın sakinleri olarak büyük kutsallıkların ve büyük batmışlıkların orta yerinde bulunuyor olmaktayız. En yüce ve en düşmüş olanın sarmalında kadın ve ananın gayreti tarihin başlangıcına yürümek ve özgürlüğün renkleriyle donanmış bir yaşamın öncülüğünde mücadele ile geçmektedir. Bu coğrafya kadın ve ananın öncülüğünde tarihin ilk özgür yaşamını bütün insanlığa tekrardan yaşatacaktır.
 
Mayısın ikinci haftasının pazar gününün annelere adanması toplumların bugüne gönül adanmışlığında bulunması tersyüz olmuş bu düzenin ve yaşamın sürdürülemezliğine dair bir düşüncenin ve halet-i ruhiyenin güçlü hissiyatları olarak ele alıp değerlendirmek gerekir. Ve hayatın bütün günlerini annelerin düşlerine özlemlerine ve düşüncelerindeki yaşam düzenlerine dönüştürmek için mücadele anlarına çevirmek gerekir. Bir nebzede olsa analık hakkı özgür yaşamı inşa etmekle sağlanır. Annelere vereceğimiz en güzel hediye yaratımlarının kaybolmadan yaşadığı geliştiği ve evrelendiği bir yaşamdır. Bu yaşamı öncelemek ve geliştirmek bir borç olarak boynumuzdadır.
 
Bu ülkede yaşanan bütün acılar annelerin yüreğinde birleşmiştir. Bu topraklar hangi acılara şahitlik etmişse bir annenin hüzünlerine korkularına ve yaşadığı acılara nezaret etmiş demektir. Bu ülkede annelerimizin günlerini kutlamak sorunsallık içerir. Hangi kutsalı adayarak annelerimize “kutlu olsun” diyebiliriz? Hangi sevincin gülüşünü göstererek sarıla biliriz onlara? Bu ülkede yıllarca göz pınarları dinmemiş annelerin günlerini kutlamak kolay mı? Yaşamını yitirdiği halde toprakla buluşamayan, bunun için günlerce buzlukta bekleyen Cemile’nin annesine nasıl dokuna biliriz? Gülistan Doku’nun akıbetine vuslat kalmış Bedriye annenin gününü nasıl kutlaya biliriz? Cenazesini yıllar sonra “posta” ile alan Halise ananın anneler günü hediyesi ne olabilir? Bu şekilde sorusunu sorabileceğimiz binlerce anne 2020 yılının Mayıs ayında acılarıyla birlikte yaşamaktadır. Biz annelerimizin çocukları olarak onlara en güzel günleri hediye etmekle mükellef olmuş insanlarız. Yaşanan acıların elbette telafisi olmayan bir zaman aralığından geçiyoruz. Ancak yaşanan acıları özgür bir yaşamın temeli haline getirebiliriz. Yaşadığımız acıların bir sonucu olan toplumsal özgürlüğü annelerimize ebedi bir hediye olarak verebiliriz. Yaşam değer kazanacaksa bu ülkede böylesi bir hediyenin mücadelesine adanmalı.
 
Bu uğurda mücadele eden barış annelerimize, tutsak bulunan ve evlatları zindanlarda bulunan annelere, çocuklarını kaybetmiş annelerimize, yıllarca çocuklarının akıbetini soran annelerimizin günü kutlu olsun.