Savaş politikalarıyla derinleşen ekonomik kriz can almaya devam ediyor

  • 09:01 17 Kasım 2019
  • Kadının Kaleminden
“Açıklanan son rakamlarla 7 milyon kişinin işsiz olduğu belirtilirken, devam eden savaş politikaları sonucu daha da derinleşmesi beklenen ekonomik çöküntü, intihar olaylarının artacağı kaygısı yaratıyor.”
 
Gülistan Azak
 
Toplu intihar haberleri, ardı sıra bireysel intihar haberleri de basına düşmeye devam ediyor.  Önce İstanbul Fatih’te birlikte yaşayan dört yetişkin kardeş yoksulluk nedeniyle hayatlarına son verdi. Ardından ise Antalya’dan dört kişilik bir ailenin toplu ölüm haberi geldi. Geçtiğimiz gün ise bir yurttaş İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Taksim Alt Geçit’in üstünden atlayarak intihar girişiminde bulundu. Olay anına tanık olan yurttaşlardan ise malum tepkiler duyuluyordu: “Ülkenin geldiği son durum budur.”
 
İntihar, her yıl 800 binden fazla kişinin yaşamını yitirmesine yol açan çok önemli bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendiriliyor. Ülkede son 10 yılda yaklaşık 29 bin kişi intihar sonucu yaşamını yitirdi. İntihar sonucu yaşamını yitirenlerin yüzde 27’sini kadınlar, yüzde 73’ünü ise erkekler oluşturuyor. İntihar oranı Türkiye’de son 40 yılda yüzde 50 oranında artış göstermekte.
 
İntiharın dayatılan onursuz yaşama karşı gerçekleştirilen eylem veya protesto olarak görülmesi yeni bir durum değil elbette. Dayatılan onursuz yaşama karşı birçok ülkede gerçekleşen çeşitli eylemler ve kendini intihar olarak gösteren protestolar gündemdeki yerini koruyor. Bu intiharlar bazen kendini Taksim’de yaşanan intihar gibi meydanlarda, kimi zaman ise uğrak olmayan kısıtlı alanlarda veya evlerde yaşanıyor.
 
Kaos dolu bu ülkede, onursuzluğa maruz bırakılan insanların tepkisizliği ise ayrıca değerlendirilmesi gereken bir sorun olarak ortada. Bir bakıma intiharın asıl nedeni sessizliğin ve tepkisizliğin kendisi değil midir? Yani intihar olarak ortaya konulan protesto asıl olarak eylemcinin kendisi gibi bu onursuzluğa maruz bırakılan ancak sessiz kalan kişilere yönelik radikal bir cevap ve refleks değeri taşımaz mı? Çünkü bu insanlar sadece çözümsüz hale gelen yoksulluktan değil bunu değiştirme umudunu yitirdiklerinden dolayı canlarına kıydılar.
 
Açıklanan son rakamlara göre 7 milyon kişinin işsiz olduğu belirtilirken, devam eden savaş politikaları sonucu derinleşmesi beklenen ekonomik çöküntü intihar olaylarının artacağı kaygısı yaratıyor.
 
Yoksulluğu en ağır yaşayan kesimlerden biri de çiftçiler. 2004 yılında tarıma verilen destek 3,1 milyar TL idi. Bankalar tarafından sektöre sağlanan nakdi kredi miktarı ise 5,3 milyar TL civarındaydı. 2016 yılında çiftçiye verilen destek 11,5 milyar TL’ye çıktı. Kredi miktarı çok hızlı bir artış ile 71,6 milyar TL’ye ulaştı. Çiftçinin borcu sürekli arta dursun, çiftçinin bu borcu ödeyememesi, icra takibine uğraması çözülme ulaştırılması ivedilikli beklenen sorunlar arasında duruyor.