Doğu Kürdistan’da müzik ve sanat (3)

  • 09:03 2 Ağustos 2024
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
“Halayın daha derin bir anlamı vardır. Bu figürler aynı zamanda bu törenlerin anlam verdiği insan ve varoluş ilişkisiyle ilgilidir. Danslar genellikle tarz farkları temelinde üç bölüme ayrılmıştır: ritüel, kültürel-artistik ve teatral askeri. Tüm bu dansların ortak noktası, birlik ve sosyalleşmedir, bir güneş gibi kendi etrafında dönen dairesel hareketler ve güneşin kutsal olduğuna duyulan inanç, erkek ve kadınların eşitliğidir. Ve bu danslarda cinsiyetçi bir zihniyetin olmadığı açıkça görülebilir fakat maalesef günümüzde artık ataerkil ve cinsiyetçi ideolojiler etkili olmuştur.”
 
Evin Zilan
 
Bu toprakların başka bir önemli ve tarihi yönü kültürel zenginliği, sanat ve müziğidir. Hiç kuşkusuz bir toplumun müzik kültürü o toplumun ve halkın özüyle ilişkilidir. Kürt müziği ve sanatı, değerleri, inançları, tarihi, sosyal olayları ve yaratılışın gerçeğini ifade eder ve bu coğrafya ile yakından alakalıdır. Kürt müziğinin Kürdistan toplumundaki insanların yaşamları ile ayrılmaz bir bağı vardır. Kürt müziği, yüzyıllar geçmesine rağmen hala folklorik özelliklerini koruyan özgün bir müziktir. Birçok tarihçi ve araştırmacı Zagros'u ve bugün oluşturduğu bölgeleri dünya müziğinin doğum yeri olarak kabul eder. Kürt müziğinin yaşı, Zagros toplulukları ile hemen hemen aynıdır ve birçok eski belge, buluntu ile kanıtlanmıştır ve hatta kökleri Kürt halkının mitolojilere kadar uzanır. Bu örneklerden biri de Tekvin'den bahseden "Serencamname”dir. Avesta'da doktorların hastaları tedavi etmek için müzik kullandığından da bahsedilir. Bu toprakların tarihinin çoğu sözlü ve müzik yoluyla aktarılmıştır. Bu toprakların tarihinin büyük bir kısmı sözlü şekilde ve yüz yüze aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Kökleri kadim Kürt inançlarına dayanan efsaneler, kahramanlık ve aşk öyküleri, milli öyküler vb. Chamari (Şamari) Kürtçesini (İlam, Kirmanşah ve Loristan bölgelerinde yaygındır) Mukriyan bölgesinde ve özellikle Mahabda ve Bukan’da popüler olan Bayt (Balureh) türlerini de içeren Kürtçe şarkılar, bu tarz şarkılar savaşları, destansı olayları anlatırken ve övgüler düzerken söylenir. 
 
Siyaçemaneh, Hewraman'ın yanı sıra Javanro, Merivan ve Sine'de de yaygındır. Heyran, (evden çıkmış, dünya aşkından yaratıcıya hitap eden Mahabad ve Mukriyan bölgesinde popüler olan bir makam biçimidir). Lawk (Lawje) kadınlara mahsus Kürt makamlarından biri olarak kabul edilir ve Horasan Kürtleri buna "Lohi Lelu Şiwan" derler. Gorani (Kürt edebiyatının en eski bölümleri), Bend (Helbat), Hore (ayin kökleri olan ve geçmişte Avesta'yı söylemek için kullanılan bir tür Kürt şarkısı) ve Hewraman yörelerinde Sine ve Mukriyan, Mor âdet olup, günümüzde şiir, yas ve destan şeklinde söylenmektedir. (Kirmanşah, Loristan ve İlam bölgelerinde, birisi öldüğünde kadınlar ve erkekler tarafından söylenen yaslı bir ezgidir ancak Mor çoğunlukla kadınlar tarafından söylenen kolektif ezgilerdir.) Kullanılan enstrümanlar da Mezopotamya kökenlidir, Bunlar kaval, zurna, ney, davul, def, dombak, tambur, keman ve divandır. Çalgı genel olarak yedi çalgı biçiminde yerleştirilir; Mahor, Şur, Newa, Hümayun, ÜçGah, DörtGah ve BeşGah. Kürtçe şarkılar düzenli ve belirgin ritimlere sahiptir ve saf müziğin doruğunda bu yörelerin sade insanları ayaklarını yere vurarak dans ederler. Kürdistan'ın her bölgesinin dansı o bölgenin davranış, kültürünün, ruhunun ve yaşam tarzının göstergesidir. Bu danslardaki tutku dolu hareketler üzerine yoğunlaşarak bölge halkının kültürel değerleri hakkında fikir edinilebilir. 
 
Varoluş ilişkisi 
 
Halparke dansı Kürt sanatının insan toplumları arasında dans ve müzik, doğa ile konuşmanın bir yolu, biçimidir. Bu dans ve müzik mutluluk veya üzüntü ifade etme ya da doğanın insanlara sunduğu nimetlere teşekkür etme dileğiyle yapılmış olabilir. Bazı araştırmacılara göre, bu figürler yalnızca savaş kültürüyle, savaş taktikleriyle, tutku ve hüzünle ile ilgili değildir, Halayın daha derin bir anlamı vardır. Bu figürler aynı zamanda bu törenlerin anlam verdiği insan ve varoluş ilişkisiyle ilgilidir. Danslar genellikle tarz farkları temelinde üç bölüme ayrılmıştır: ritüel, kültürel-artistik ve teatral askeri. Tüm bu dansların ortak noktası, birlik ve sosyalleşmedir, bir güneş gibi kendi etrafında dönen dairesel hareketler ve güneşin kutsal olduğuna duyulan inanç, erkek ve kadınların eşitliğidir. Ve bu danslarda cinsiyetçi bir zihniyetin olmadığı açıkça görülebilir fakat maalesef günümüzde artık ataerkil ve cinsiyetçi ideolojiler etkili olmuştur. Kürt dansına dair tarihi örnekler M.Ö 5. yüzyılda Zagroslarda oldukça basittir ve Şuşa tepesindeki bir hazinede pişmiş kilden bir kasede tasvir edilmiştir. Topraktan çıkartılmış ve ağzı açık bu kabın üzerinde altı kişinin dansı tasvir edilmiştir. Ayrıca M.Ö 4500 yılında Nehavend halkının dansları, Şuş’da tek bir taştan yapılmış tablette tek bir dans figürü ve Loristan’da M.Ö 1. yüzyıla tarihli dört kişinin usta ve yeni bir kombinasyona sahip dansını gösteren bir ağ bulunmuştur. Bu örnekte ellerin ve ayakların dans hareketleri açıkça görülebilmektedir. Ayrıca farklı türleri bulunan Kürt kadın ve erkek giysilerinin şekli de Kürt giyim ve kuşamının kültürel zenginliğini göstermektedir. Her bölgenin diğer bölgelere göre farklı bir giyim tarzı vardır ve hepsi Kürt olmasına rağmen her birinin kendine has şekli vardır. Coğrafi ve çevresel konuma göre kıyafetlerinin dikim şekli farklıdır ve değişik renklerde dikilirler.
 
Doğayla bütünleşmenin göstergesi 
 
Geçmişten kalan yazıtlar ve taş yazılar üzerine Doğu Kürdistan'ın farklı bölgelerinden birçok kadın ve erkek resmi işlenmiştir. Bu oymalarda Kirmanşah, İlam ve Loristan halkının giydiği elbiseye benzer, tam örtülü kadın ve erkek tasvirleri görülmektedir. Özellikle bu yörelerin Kürt kıyafetlerindeki renk çeşitliliği, özellikle kadın kıyafetlerinin tasarımında çiçeklerden, yeşilliklerden ve doğadan esinlenilmesi, insanın doğaya yakınlığının ve doğayla bütünleştiğinin bir göstergesidir. Bu toprakların, yani Zagros bölgesinin, özellikle Doğu Kürdistan'ın kadim tarihini analiz edip yorumlayarak, böyle bir tarihe, coğrafyaya ve kültürel zenginliğe sahip insanların ellerinden alınamayacağını ve hiçbir otoriter gücün bunu yapamayacağını gördük. Asi Zagros dağlarına sahip ve ana tanrıça kültüründen ortaya çıkmış, dağlarının desteğiyle, Büyük İskender’e, Asurlulara, İslam ve İran ordusuna, yabancı silahlı güçlere direnebilmiş ve topraklarının yıkılmasına izin vermemiş bir halktır. Zagros halkları bugün de hiçbir koşulda köleliği kabul etmezler, çünkü bu topraklar hiçbir dönemde köleliği yaşamamıştır. 
 
Lehçelerin mozaiğİ
 
Doğu Kürdistan coğrafi olarak üçe ayrılabilir: Kuzey, Orta ve Güney. Doğu Kürdistan, tüm Kürt lehçelerinin bir mozaiğidir ve birçok kültürel zenginliğe sahiptir. Tabii ki, her üç parça arasında farklılıklar olduğunu söylemek gerek ve bunları anlamak önemlidir. Kuzey bölgesi çoğunlukla Kurmanç, orta bölge çoğunlukla Soran ve güney bölgesi İlam, Kirmanşah ve Loristan'ın bu bölgede bir kültürel mozaiği, lehçesi ve hatta özel normları vardır. Kültür tarihçilerinin araştırmalarına göre Rojhilat (Doğu) Kürdistan'ın kuzeyini de içine alan Bakur (Kuzey) Kürdistan'da eksik neolitikleşme gerçekleşmiştir. Bu durumdan, bu kültürün Kuzey Kürdistan toplumu üzerindeki etkileri ve bunun erkek ve kadınların davranışlarına, mevcut toplumun siyasetine ve normlarına yansımaları çıkartılabilir. Aşiretçilik toplumda hala önemli bir rol oynamaktadır. Şimdi bile bu kültürden bir geçiş sağlayamamışlar ve günümüz kültürüne uyum sağlayamamışlardır. Sadelik bu bölge insanının şiir dilinde ve yaşamında açıkça görülmektedir. Kurmanç yöresinin şiirleri tabiatla iç içedir ve hatta kadının ağaca veya pek çok mukaddes şeye benzemesinin, hüznün göğe benzemesinin bile özel bir yansıması vardır.
 
Medeniyet iki yönlü bir karakter kazandırdı 
 
Bu bölgenin dilinde özel bir karmaşıklık yoktur ve bu siyasette görülebilir. Orta bölge, Rojhilat’tan (Doğu Kürdistan) Rojava’ya (Batı Kürdistan) ve Bakur’a (Kuzey Kürdistan) doğru devam eden bir çizgidir. Bu bölgede kendine has bir karmaşıklığa sahip bir dil devrimi yaşanmıştır. Bu bölgedeki medeniyet çeşitlilik göstermiş ve bölgenin Kürt karakteri ile karışmıştır. Bu bölgede, medeniyetleşme sayesinde, kadınlar kentleşmeye daha yatkındır, ancak siyaset ve yönetim sisteminde daha sınırlı bir konuma sahiptir. Bu alanda yer alan toplumsal cinsiyet bakış açısı, kadınların daha fazla acı çekmesine ve toplumsal taleplerin daha spesifik hale gelmesine neden olmaktadır. Dişilik bu bölgede daha zayıf hale gelmiş ve hatta dış görünümü ve ses tonunu bile etkilemiştir. Öte yandan medeniyet meselesi bu bölgenin karakterine iki yönlü bir karakter kazandırmıştır. Edebiyatta ve şiirde parçalı bir karakter değil, çok katmanlı bir karakter görülebilir. Kirmanşah, İlam ve Loristan'ın güney kesimi, ne İran rejiminin siyasi-ideolojik literatüründe ne de Kürt edebiyatında özel bir yere sahip olmadığı için değişmiş ve dışarıda bırakılmış bir kısımdır. Öte yandan sözlü edebiyatın bu bölgede yazılı edebiyata göre daha güçlü olması bu bölgenin marjinalleşmesinde de rol oynamıştır. Bir şekilde bu bölge hem Kürt partileri hem de Kürt entelektüelleri, merkeziyetçi ve İran rejimi ile ittifak yapan Kürtler tarafından tarihsiz bırakılmıştır. Merkeziyetçi politikacıların lehine ve bu bölgede ulusal farklılıkların tanınmasını isteyenler olmak üzere iki akım vardır. Hatta Yarsani düşüncenin bu bölgedeki gelişimi bilimsel etikle ve kısmen saf nesnellik ile ilişkilendirilebilir. Yani, insan doğa tarafından tahrik edilen ilkel düzeyde bir düşünce biçiminden felsefe dünyasına ilerlemiştir. Bu alan hem dağlık hem de düz olması ve dört mevsimin de görülebilmesi nedeniyle coğrafi olarak duyarlı olabilmiştir. Bu da bu bölgede kendi kendine yetme ve insan yaşamının ve güvenliğinin mümkün olması için birçok kolaylık yaratmıştır. 
 
Not: Yazının Devamı “Doğu Kürdistan’a Yönelik Saldırılar ve Direnişler” başlığıyla haftaya yayınlanacaktır.
 
Bu yazı, Jineolojî Dergisi’nin “ROJHİLAT” dosya konulu 28. Sayısından kısaltılarak alınmıştır.