Barolardan 25 Kasım açıklaması
- 12:48 25 Kasım 2025
- Hukuk
HABER MERKEZİ- İstanbul Barosu’nun tutsaklara dair raporunu paylaşırken, Wan Barosu ise şüpheli kadın ölümleri için etkin soruşturmaların yürütülmesi çağrısında bulundu.
İstanbul Barosu Genç Avukatlar Meclisi ve Kadın Hakları Merkezi ve Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında açıklama ve panel düzenledi.
İstanbul
İstanbul Barosu Genç Avukatlar Meclisi ve Kadın Hakları Merkezi, kadın tutsakların cezaevlerinde maruz bırakıldığı koşulları, hak ihlallerini ve mevzuat eksikliklerini tartışmak üzere “Kadın Mahpusların Hakları, Cezaevi Uygulamaları, Hak İhlalleri ve Hakikat” başlıklı bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe çok sayıda hukukçu katıldı. Açılış konuşmalarının ardından belgesel gösterimi ile başlayan etkinlikte avukatlar, cezaevlerindeki mevcut uygulamaları hukuki çerçeve ve toplumsal cinsiyet perspektifinden değerlendirdi. Etkinlikte konuşmacı olarak Avukat ve Baro üyesi İlayda Gedik Saysal ile İstanbul Barosu Genç Avukatlar Meclisi Yürütme Kurulu üyesi Avukat Lütfiye Nalan Ermiş yer aldı.
“Kadın Cezaevlerinde Uygulamalar, Hak İhlalleri ve Mevzuat” başlığında sunum yapan Avukat İlayda Gedik Saysal, Türkiye’deki cezaevlerinin kadınlar düşünülerek tasarlanmadığını vurguladı: ilayda Gedik Saysal, “Türkiye'de maalesef ki her ne kadar ismi kadın cezaevleri olsa da kadınlara özgülenmiş, kadınlara özel olarak yapılmış cezaevleri mevcut değil. Bakırköy kadın kapalı ya da Gebze kadın desek de bunların hiçbiri kadınların temel ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş cezaevleri değil” dedi.
İlayda Gedik Saysal, hijyen ürünlerine erişimden ped ve tampon dağıtımına, depolama alanlarının yetersizliğinden ücretsiz ürün verilmemesine kadar birçok alanda ağır ihlaller yaşandığını belirtti. İlayda Gedik Saysal devamında şu ifadeleri kullandı: “Durumu olmayanlara ped ayda sadece 10 adet verildiğinde mutlu olunan bir durumla karşı karşıyayız. Vitamin desteği dahi yok. B12 eksikliği yaygın ama vitamin verilmediği gibi ücret alınıyor. Aynı koğuşta normalde 40 kişinin kalması gerekirken 60 kişi kalıyor. Bu eşittir yerde yatak demek oluyor. Cezaevlerinde yerde yatan kadın mahpuslar vardır. Hamile kadınlar için özel paketlerin verilmesi, yiyecek içecek düzenlemelerinin yapılması gerekir. Çocuk dostu alanlar yapılmalı. Ancak bunlardan hiçbirine erişim yok.”
İhlaller derinleşiyor
İstanbul Barosu Genç Avukatlar Meclisi Yürütme Kurulu üyesi Avukat Lütfiye Nalan Ermiş, cezaevlerinin görünmezliğinin hak ihlallerini derinleştirdiğini belirterek şunları söyledi: “Türkiye’de cezaevi meselesi artık başka bir gerçeklik haline geldi. Kadın mahpuslar çok ciddi hak ihlalleri, işkence koşulları ve ayrımcılıkla karşı karşıya. Cezaevlerinin gözlerden ırak olması, erkek egemen toplum düzeninde buralara dair söz üretmemizi de zorlaştırıyor. Bu meseleyi görünür kılmak, hukuksal ve siyasal düzlemde kalıcı çözümler üretmek elzem. Genç avukatlar olarak savunmanın yarını için bu meseleler üzerine düşünmeyi önemsiyoruz.”
Forum bölümünde ise avukatların saha deneyimleri ve çözüm önerileri tartışıldı.
Wan
Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Wan Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama metnini Wan Barosu Kadın Hakları Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Avukat Hülya Çelik Sönmez okudu.
‘11 ayda 262 kadın katledildi’
25 Kasım’ın anlam ve önemini hatırlatan Hülya Çelik Sönmez, katledilen kadınları andı. 1 Ocak ile 21 Kasım tarihleri arasında en 262 kadının katledildiğini ifade eden Hülya Çelik Sönmez, “Van ilinde sadece bu yılın Nisan ayında tespit edilebilen 3 şüpheli kadın ölümü ile Ocak ayından bu yana yaşandığını bildiğimiz onlarca şiddet vakası merkezimiz kayıtlarında vardır. Bizler Van Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak kentte yaşanan her şüpheli kadın ölümü ile şiddetin her türlüsünün etkili bir biçimde soruşturulması için ortak mücadele ile çalışmalara devam edeceğimizi buradan bir kez daha belirtiyoruz. Yasalar kapsamında kadının yaşam hakkına yönelik birçok ‘koruma mekanizması’ şeklinde yaptırımlar getirilmiş olsa da bu uygulamalar sadece teoride asayiş sorunu olarak ele alınmış ve kadının yaşam hakkı korunmamıştır. Ne yazık ki her yıl bir önceki yıldan daha vahim bir tablo ile karşılaşmaktayız” dedi.
Rojin Kabaiş vurgusu
İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasının kadına yönelik şiddeti artırdığını belirten Hülya Çelik Sönmez, “Bildiğiniz üzere bu şekilde şüpheli bir biçimde yaşamını yitirdiğini bildiğimiz Rojin Kabaiş’e dair süren soruşturmada da bir yıl sonra geldiğimiz noktaya baktığımızda hala şüpheli ölüm aydınlatılabilmiş değildir. Şiddeti yaratan toplumsal cinsiyet eşitsizliği cezasızlıkla, etkili olmayan soruşturmalarla, alışmaya itilen politikasızlıklarla gün geçtikçe derinleşmektedir. Buradan bir kez daha seslenerek şüpheli tüm kadın ölümlerinin aydınlatılması için etkin ve etkili soruşturma yapılması önündeki tüm yasal engellerin kaldırılmasını , kadınların tedirgin hissettiği her türlü yasal düzenlemelerin geri alınmasını, Anayasa Mahkemesi tarafından iptali sağlanan eşitsizlik yaratan yasal düzenlemeler hakkında ise derhal yeni düzenlemeler yapılmasını talep ederken; haklarını üniversitelerde, fabrikalarda, sokaklarda, mahkeme salonlarında, hapishanelerde arayan tüm kadınların ve dezavantajlı grupların yaşam hakkını korumakla sorumlu olan tüm devlet mekanizmalarını sorumluluğa çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Açıklama, alkışlar eşliğinde son buldu.









