'Türkiye'yi yeniden adaletle buluşmaya davet ediyoruz'

  • 17:04 5 Eylül 2024
  • Hukuk
 
 
AMED – “Tecride Karşı Adalet Girişimi” yaptığı basın açıklamasında PKK Lideri Abdullah Öcalan'a ve siyasi tutsaklara uygulanan hak ihlallerine karşı “Türkiye’yi yeniden adaletle buluşmaya davet ediyoruz” çağrısı yaptı.
 
Birçok hukukçu ve aktivistin PKK Lideri Abdullah Öcalan'a ve siyasi tutsaklara uygulanan hak ihlallerine karşı oluşturduğu “Tecride Karşı Adalet Girişimi” Amed’de Dicle Fırat Kültür Merkezi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya çok sayıda hukukçu, Barış Anneleri Meclisi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) de katıldı. Açıklamada basın metnini bileşenler adına DEM Parti Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Öztürk Türkdoğan okudu.
 
Sistematik ihlaller yapılıyor
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 44 aydır haber alınamadığını hatırlatan Öztürk, İmralı’da uygulanan mutlak iletişimsizlik halinde yapılan ihlallere dikkat çekti. Öztürk, “İmralı Ada Hapishanesi’nde tutulanlara uygulanan mutlak iletişimsizlik hali Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin 5 Ağustos 2020 tarihli raporunda açık bir şekilde tanımlanmış ve bu durumun hukuka ve uluslararası standartlara aykırı olduğu, bir an önce son verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra BM İnsan Hakları Komitesinin 6 Eylül 2022 tarihli tedbir kararı ve bu karar uyarınca 19 Ocak 2023 tarihli Türkiye Hükümetine yapılan hatırlatma yazılarında da görüleceği üzere İmralı Ada Hapishanesi’nde tutulanlardan haber alınamamasının bir işkence biçimi olduğu ve bunun derhal sona erdirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Esasında mutlak iletişimsizlik hali Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3’üncü maddesindeki işkence ve kötü muamele yasağının açık ihlali olmasının yanı sıra sözleşmenin 6, 8, 13 ve 18’inci maddelerinin de sistematik bir şekilde ihlal edildiğini göstermektedir” ifadelerine yer verdi.
 
'Avrupa Konseyi yeniden gündemine alacak'
 
Avrupa Konseyi'nin İmralı tecridine dair dosyayı yeniden gündemine alacağına işaret eden Öztürk, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 18 Mart 2014 tarihli Öcalan No2/Türkiye kararında Abdullah Öcalan’ın umut hakkından yararlandırılması gerektiğini belirttiği ancak ağırlaştırılmış mutlak hapis cezasının ölünceye kadar infazının sözleşmenin 3’üncü maddesinin ihlali olduğu tespiti yapılmış, belirli dönemlerde uygulanan tecridin işkence yasağı kapsamında ele alınması gerektiğini vurgulamıştır. Bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 2021 tarihli Türkiye’ye yönelik tavsiyeleri ise yerine getirilmemiştir. Bu yılın Eylül ayında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu dosyayı yeniden gündemine alacak ve değerlendirecektir” dedi.
 
'Mutlak iletişimsizlik halinin kabul edilmesi gerekiyor'
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın ve siyasi tutsakların durumunun gündeme getirilmesinin hükümet tarafından kabul edilmediğini belirten Öztürk, “Yaklaşık 44 aydır Sayın Öcalan ve diğer mahpusların avukatları ve aileleri ile görüştürüldüğüne dair en küçük bir emare var mıdır? Elbette yoktur. O halde tüm demokratik kamuoyunun bir mahpusun avukatları ve ailesi ile görüştürülmeme halinin süreklilik arz etmesinin tecrit ve tecridi aşan mutlak iletişimsizlik hali olduğunu kabul etmesi gerekir” sözlerini kullandı.
 
‘Adalet nerede’
 
Abdullah Öcalan'ın ve tutsakların avukat yardımı alamadıklarını kaydeden Öztürk, "Avukat yardımı alamadan sürekli hale getirilen disiplin cezalarına yapılan itirazların reddedilmesinde adalet nerededir? Sayın Öcalan’ın avukatlarının Anayasa Mahkemesinde bekleyen başvuruları niçin karara bağlanmamaktadır? Sayın Abdullah Öcalan ve diğer mahpusların adalet arayışında karşılaştıkları bu tutum adaletin ne kadar hırpalandığını ve siyasi iktidarın kişiye özel bir hukuksuzluk rejimi ürettiğini göstermektedir. Bu durumun kabul edilmesi mümkün değildir" şeklinde konuştu.
 
'Bu durumun hukuken ve siyasi sürdürülme biçimi kalmamıştır'
 
İmralı Ada Hapishanesi’nde devam eden mutlak iletişimsizlik halinin Kürt sorununun çözümsüzlüğünün uzamasına ve çözüm arayışlarının sekteye uğramasına neden olduğunun altını çizen Öztürk, "Türkiye’nin en eski ve en büyük sorunu olan Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü konusunda bugüne değin 1993-2015 yılları arasında 8 kez gerçekleştirilmiş girişimlerin tamamında Sayın Öcalan Kürt tarafının muhatabı olarak yer almıştır. 2015 yılından beri devam eden silahlı çatışmaların Türkiye’nin toplumsal barışına verdiği zararın yanı sıra ülkeyi siyasi, hukuki, ekonomik, ahlaki, kültürel gibi birçok alanda güçten düşüren, yozlaştıran ve çürüten bir noktaya getirmiştir. Bu son dönemde Türkiye’nin rejimi değiştirilmiş ve tamamen otoriter bir rejime dönüştürülmüştür. Denilebilir ki Türkiye’nin siyasi iktidarı Kürt sorununda uyguladığı şiddete dayalı çözümsüzlüğü İmralı Ada Hapishanesi’nde mutlak tecritle sürdürmek istemektedir. Gelinen aşamada artık bu durumun hukuken ve siyaseten sürdürülme biçimi kalmamıştır" dedi.
 
Tecridin kaldırılması için tüm sivil toplum kuruluşları ile görüşülecek
 
Öztürk,  İmralı tecridinin kaldırılması için başta siyasi partiler olmak üzere demokratik kamuoyunu oluşturan kurum, kuruluş ve kişilerle görüşeceklerini belirtirken, şunları ekledi: “İnsan hakları savunucusu ve aktivisti, başta Sayın Öcalan ve diğer mahpusların İmralı Ada Hapishanesi’ndeki karşı karşıya bırakıldıkları mutlak iletişimsizlik halinin hukukun tüm değerlerini çürüttüğünü görerek buna itiraz etmekte ve demokratik kamuoyunu bu duruma karşı çıkmaya davet ediyoruz. Bu davetimizle tecride karşı adalet istiyoruz. Adaletin sağlanabilmesi için Sayın Öcalan ve arkadaşlarının avukatları ve aileleri ile düzenli olarak görüştürülmelerini talep ediyoruz ve elbette kangrenleşmiş ve Türkiye’yi tamamen tüketen Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözümü konusunda yeni bir fırsatın yaratılması gerektiğini düşünüyoruz. İmralı tecridinin kaldırılması için başta siyasi partiler olmak üzere demokratik kamuoyunu oluşturan kurum, kuruluş ve kişilerle görüşeceğimizi ve bu ağır hukuksuzluğu sona erdirerek Türkiye’yi yeniden adaletle buluşmaya davet ediyoruz.”