Meral Danış Beştaş: Kadınların olmadığı diplomasi toplumsal barışı üretemez!

  • 13:12 18 Kasım 2025
  • Güncel
ANKARA - Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde konuşan DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, kadınların olmadığı bir diplomasinin toplumsal barışı üretemeyeceğini vurgulayarak, Kürtlerin olmadığı bir rejimin de bölgesel istikrarı üretemeyeceğini belirtti. 
 
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2026 yılı Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bütçe sunumunun ardından milletvekilleri sırasıyla söz aldı.
 
Söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Meral Danış Beştaş, Suriye’de Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) yaklaşım ve tezkereler üzerinden eleştirilerde bulundu. 
 
‘İçeride otoriterleşmeyi dışarıda saldırıyı besler’
 
Harcamalardan ziyade savaş ekonomisinin bir zihniyeti yansıttığını belirten Meral Danış Beştaş, toplumdan, yerel yönetimlerden kaynakların istenerek silaha yönlendirildiğini belirtti. Meral Danış Beştaş, “PKK’nin silahlarını yaktığı, bölgeden çekildiği ve barışın coğrafyaya davet edildiği bir süreçten geçiyoruz. Her yeni askeri yatırım halkın sofrasından eksilen bir lokmadır ve her yeni güvenlik projesi demokrasiden çalınan bir alandır aynı zamanda. Bu model içeride otoriterleşmeyi, dışarıda ise saldırıyı besler. Tehdit algısını sürekli büyütür, militarizmi meşrulaştırır ve yurttaşları güvenlik söylemiyle susturmak ister. Halkın siyasal denetim gücü zayıflarken güvenlik endüstrisi büyür. Bu itiraz sadece ekonomik bir itiraz değil, aynı zamanda dış politikanın nasıl kurulduğuna dair bir itirazımızdır. Bu bir rejim meselesidir, toplum meselesidir, demokrasi ve özgürlükler meselesidir. Bu nedenle biz savaş ekonomisinin karşısına barış ekonomisini koyuyoruz” diye konuştu.
 
‘Diplomasi erkek zihniyetiyle şekillenmiştir’
 
Toplumsal cinsiyete dayalı bütçeyi önemsediklerini ifade eden Meral Danış Beştaş, “Şüphesiz toplumsal barışın temeli kadın özgürlüğüdür. Bu nedenle bizim için dış politika aynı zamanda toplumsal cinsiyet rejiminin dışa vurumudur. Dünya Ekonomik Forumu 2025 raporuna göre toplumsal cinsiyet uçurum kategorisinde maalesef 148 ülke arasında Türkiye 135. sırada. Yine OECD'nin istihdam ve kadın istihdamı kategorisinde Türkiye açık ara şampiyon ve şampiyonluğunu maalesef elden bırakmıyor. Türkiye'nin diplomasi geleneği erkek egemen bir zihniyetle şekillenmiş ve atılan adımlar eril kodlarla atılmıştır. Dış politikamız erkeklere emanet! Bunu kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Burada en az yarısı kadın olmalı. Çözümün odağında kadının yer alması meselesidir ve elbette barış süreçlerinin adalet ekseninden kopması meselesidir. Biz kadınlar olarak diplomasiye eşit katılımımızı sadece bir temsil meselesi değil, siyasal bir yeniden varoluş ilkesi olarak savunuyoruz” sözlerini kullandı.
 
‘10 milyon dolar ödül konulan dünün suçlusu bugünün muteber kişisine sarıldınız’
 
Barış ve Demokratik Toplum Süreci konuşulurken dışta ise sınır ötesi operasyonların durdurulmadığını kaydeden Meral Danış Beştaş, Meclis’te geçtiğimiz günlerde 3 yıl daha uzatılan tezkereyi eleştirdi. Meral Danış Beştaş, “Kürt sorununun çözümsüzlüğünün Türkiye'nin en çok uluslararası arenada karşılaştığı mesele olduğu bir sır değil. Ama maalesef böylesi bir çözüm ve barış döneminde sınır ötesi operasyon hakkı 3 yıl daha uzatıldı. Bu, güvenlik eksenli politikaları devam ettirme iradesidir. Sayın Bakan, sizin Şara’ya sarılmanızı izledim. Doğrusu ne diyeceğim bilmiyorum. Sarılmayın demiyorum. 10 milyon dolar üzerine ödül konulan dünün suçlusunun bugünün en muteber kişisine sarıldınız. Bir itirazım yok. Ama keşke aynı sarılmayı ‘kardeşiz’ dediğimiz halkın temsilcileri ile de yapsanız. Mazlum Abdi’ye neden sarılmıyorsunuz? İlham Ahmed'le neden bir araya gelmiyorsunuz? Kürtlerin dostuysanız orada 5 milyon Kürt yaşıyor” diye sordu.
 
‘IŞİD’le mücadele bahane değil, bu bir realite!’
 
“Farklı kimliklerle birlikte ve orada dostluk perspektifiniz, çözüm perspektifiniz oraya barış ve huzur getirir. Türkiye'ye de emin olun katkısı çok büyük olur” diyen Meral Danış Beştaş, şöyle devam etti: “Bir konuşmanızı da dinledim. IŞİD'le mücadele bahanesiyle SDG’nin desteklendiğini söylediniz. Ne bahanesi Sayın Bakan? On binlerce insan orada toprağa düştü IŞİD'le mücadele ederken. Bu bir bahane değil, hayatın bir realitesidir ve bunu artık kabul edin.
Ve yine ilgimi çeken başka bir şey var. 10 Mart Mutabakatı'nın uygulanması meselesi. Sıklıkla söylüyorsunuz. Biz de DEM Parti olarak Suriye'de, Kuzeydoğu Suriye'de ve Suriye'nin tamamında demokrasinin hakim olmasını savunuyoruz.”
 
‘Eşit, özgür bir Suriye savunusunu sizden niye duyamıyoruz?’
 
“Demokratik bir Suriye Cumhuriyeti olmasını savunuyoruz. Bu mutabakatın uygulanmasını söylüyorsunuz da 13 Mart'ta Şara geçici bir anayasa ilan etti ve siz 13 Mart'ta, ne tesadüf ki Şara ile görüştünüz. Ne tesadüf ki Şara Trump'la görüştüğünde yine oradaydınız. Tesadüf olmadığını gayet iyi biliyoruz ve hiçbir şekilde sizin ağzınızdan ya da Cumhurbaşkanı'nın ağzından şunu duymadık: Suriye'ye yeni, demokratik bir anayasa; herkesin eşit ve özgür yaşayacağı bir Suriye savunusunu siz neden ifade etmiyorsunuz? Biz bunu duymak istiyoruz. Çünkü orada gerçek çözüm bu olacaktır. Türkiye politikalarıyla bunu teşvik etmeli.”
 
‘AB artık bir hayal’
 
Türkiye’deki anti-demokratik uygulamalar ve AİHM kararlarının uygulanmaması nedeniyle Avrupa Birliği'ne giriş meselesinin artık tartışma zemininden bile çıktığını ifade eden Meral Danış Beştaş, “Avrupa Konseyi'nin kurucu üyelerinden biri olan Türkiye en ağır süreçlerden birini yaşıyor ve Bakanlar Komitesi'nin önünde Avrupa Konseyi 2022'de bir ihlal prosedürü başlattı. Bu ağır bir yaptırım sürecidir. AB Türkiye raporunda, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklar açısından gerileme olduğu not ediliyor. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala kararlarının uygulanması için neden Sayın Hakan Fidan'dan bir cümle duymuyoruz? Bir de Adalet Bakanı övünerek ‘%91 uyguluyoruz’ diyor. O zaman hepimizin %10 kanunlara, anayasaya uymama hakkı mı var? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bugünlerde sevgili Yüksekdağ ve Demirtaş'ın tahliyesini bekliyor milyonlar. Türkiye'nin Dışişleri Bakanı olarak bunun uygulanması çağrısını sizden duymak istiyoruz” dedi.
 
‘Adalet üretmeyen bir ekonomi barış üretemez’
 
Meral Danış Beştaş konuşmasını şöyle bitirdi: “Hukuksuzluk en büyük çıkmazdır. Biz Türkiye'yi hukuka her zaman davet ediyoruz ve hukuk olmadan ne barış ne demokrasi ne de bir güvence olabilir, halkın geleceği güvence altına alınamaz. Bizim savunmalarımız bir dış politika programından fazla, bir barış ekonomisi; bu bir demokratikleşme projesi, bir kadın özgürlüğü meselesi, bu Kürt sorununun aynı zamanda demokratik çözüm programıdır. Adalet üretmeyen bir ekonominin barış üretemeyeceğini söylüyoruz. Kadınların olmadığı bir diplomasi toplumsal barışı üretemez diyoruz. Kürtlerin eşit olmadığı bir rejim bölgesel istikrarı üretemez diyoruz. Diğer yandan biz savaş ekonomisi, erkek egemen diplomasi ve güvenlik merkezli dış politikanın yarattığı bu tıkanmayı aşmanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Çünkü halkların ortak iradesi militarizmin değil barışın gücünü büyütür. Biz bu ülkenin geleceğini korkular üzerine değil, özgürlük üzerine kurmak istiyoruz. Barıştan korkmayın, savaştan korkun.”