Amed sokaklarından saldırılara tepki
- 09:06 26 Aralık 2024
- Güncel
Gülistan Gülmüş-Pelşin Çetinkaya
AMED - Rojava’ya yönelik saldırılar artarken Amed’den kadınlar, yaşanan saldırılara tepki göstererek, devletlerin çıkarlarını sağlamak yerine barışı sağlamaları gerektiğini vurguladı.
Türkiye ve bağlı güçleri olan Suriye Milli Ordusu (SMO), Rojava’da sivillere yönelik saldırılarının kapsamını her geçen gün genişletiyor. Bu saldırılar sırasında birçok kişi hayatını kaybederken, yüzlerce kişi yerinden edildi ve evleri işgal edildi. 11 Aralık'ta Suriye Demokratik Güçleri (QSD) Komutanı Mazlum Ebdi tarafından bir ateşkes sağlandığı duyurulsa da, Türkiye bu karara bağlı katliam ve işkencelerine devam etti. Savaşın en ağır yükünü sivillerle birlikte gazeteciler de taşıyor. 19 Aralık’ta haber takibi yapan gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan, Türkiye’nin gerçekleştirdiği bir SİHA saldırısında yaşamını yitirdi. Rojava’da artan saldırılar, bölgede insanlık krizini derinleştirirken, yalnızca Kürdistan ve Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında her kesimden 7’den 70’e tepkiler yükselmeye devam ediyor.
Rojava'ya yönelik saldırılara dair tepkilerin yükseldiği merkezlerden biri olan Amed'de, yurttaşların düşüncelerini almak için mikrofonumuzu uzattık.
‘Devletler çıkarlarını sağlamak yerine barışı sağlasınlar’
Ayşe Karataş: Bu durum gerçekten çok üzücü, bu savaşı bitirsinler, sonuçlandırılsın artık. Bu insanlar üzülmesin, mağdur olmasın, ölmesin artık. Tecavüze maruz kalmasınlar, asla onu onaylamam. Ben bu tür insanları sağlıklı bulmam. Devletin yardımcı olmasını ve gereğini yapmasını isterim. Bence burada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlıkları varsa, oradaki insanların huzurlu bir ülkede yaşamaya hakları vardır ve buraya getirilmeli ya da başka huzurlu olabileceği, savaşın olmadığı bir ülkeye gönderilmeliler. Ya da bitirilmeli. Tabii ki de bir insan olarak kimsenin üzülmesini, ağlamasını ya da ölmesini istemem. Devletler çıkarlarını sağlamak yerine barışı sağlasınlar.
‘İki gazetecinin katledilmesini kınıyoruz’
Filiz Salihoğlu: Savaş dursun bir yerde, herkes kendi memleketine gitsin. Biz rahatlayalım, onlar da rahatlasın. Yani katliamı hiçbir şekilde güzel görmüyorum, hoş görmüyorum. Bir insanın hayatına mal olacak şey kabul edilecek bir şey değil. İki gazetecinin katledilmesini kınıyoruz, bu bir yana; şu an orada katledilen herkesin hayatı önemli. Savaş iyi bir şey değil. Barış sağlanmalı, uzlaşmaları lazım. Savaşlar durmalı. İnsanların yaşam hakkını, yani her konuda insanları düşünmeleri lazım. Hiçbir şekilde şu an insanların özgürlüğü düşünülmüyor. Savaşlar dursun.
‘Hepimiz bir olalım’
Aynur Zehra Şiwa: Bizler evlerimizi yeniden yıksınlar istemiyoruz, yerlerimizi yıksınlar istemiyoruz. Savaş bitsin istiyoruz ama yine savaş başladı. Buraya geldiğimizde de bizim için çok kötü bir histi. Yeniden savaşın başladığını duyduğumuzda da çok üzüldük. Biz belki savaş biter, yerimize yeniden döneriz diye sevindik ama savaş devam ediyor. Bizler her düzeliyor dedikçe daha da kötüleşiyor. Umarım düzelir ve bizler de döneriz. Tek isteğim herkesin bir olup buna karşı kalkması. Hepimiz bir olalım.
‘Savaş biterse geri dönmeyi istiyoruz’
Fatma Şiwa: Her şeyin düzelmesini, savaşın, kavganın olmamasını ve geri dönmeyi istiyoruz. Artık anneler ağlamasın, çocuklar öksüz kalmasın. Savaş biterse geri dönmeyi istiyoruz. Burada kimseden bir zarar görmedik ama yine de dönmek istiyoruz.
‘Vicdan azabı çekiyorum’
Dilan Uvat: Kadın katliamlarına karşı vicdan azabı çekiyorum. Rojava’da kadınlar katlediliyor, evleri yıkılıyor. Gidebilecekleri bir yerleri de yok. Bunların karşısında daha çok vicdan azabı çekiyoruz. Bunların durması için yönetim tarafından bir masa oluşturulabilir. Barışın ve eşitliğin gelmesini istiyorum. Özgürlük alanlarının daha fazla olmasını istiyorum.