‘Hiçbir iktidar hakikat arayışını durduramayacak’

  • 09:07 21 Aralık 2024
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Gazeteciler Cihan Bilgin ile Nazım Daştan’ın SİHA saldırısı sonucu katledilmesine tepki gösteren meslektaşları, katliamlara karşı hakikat arayışının son bulmayacağının mesajını vererek, katliamların durdurulmasının yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğini söyledi. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'deki gelişmeleri takip eden gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan, Türkiye'nin SİHA saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Saldırı sırasında araçta bulunan şoför Ezîz Hec Bozan ise yaralandı. Gazetecilerin katledilmesine her alanda tepki gösterildi. Türkiye’de bulunan gazeteciler, katliama tepki göstererek hakikatin açığa çıkmasının engellenmeye çalışıldığına dikkat çekti ve saldırılara karşı duruşun güçlenmesi çağrısında bulundu.
 
‘Özgür basın hakikati duyurduğu için hedef’
 
Hakikatin peşinden koşanların her zaman hedef olduğunu dile getiren CAN TV yayın kurulu üyesi Çilem Küçükkeleş, özgür basın emekçilerinin de hakikati topluma ulaştırdığı için yıllardır bedel ödediğinin altını çizdi. Çilem Küçükkeleş, “Özgür basın devletin yönettiği akım dışında toplumun dayanışması ile ayakta kalıyor. Özgür basın devletin değil toplumun hakikatini açığa çıkarıyor. İktidarın politikalarının bir paydaşı olup rant gazeteciliği yapmak yerine, görülmeyeni gösterip iktidarı da basınını da ifşa ediyor. Bu tutumu öyle saldırılara maruz kaldı ki bu ülkede bir gazete binasının bombalandığına bile şahit olduk. Tüm bu zora rağmen Türkiye’de çok güçlü bir damar oluştu ve özgür basın ayakta kalmaya, hakikati yaymaya devam ediyor. Devletlerin zor aygıtlarına karşın özgür basın geleneğini sürdürebilmek için gazeteciler can veriyor. Özellikle savaş, çatışma ve kaoslu coğrafyalarda gazetecilik ölüm ile yaşam arasında sürdürülen bir mesleğe dönüşüyor. Gerçeğin tek kaynağı özgür gazeteciler SİHA ile katlediliyor. İki gazeteci arkadaşımız hiçbir hukuk tanımayan iktidar tarafından katledildiler. Bu pervasız hâli toplumun hiçbir kesimi kabul etmemeli; devletlerin de hukuka uymak zorunda olduğu hatırlatılmalı” dedi. 
 
‘İnsanlık hakikati arıyor, hiçbir iktidar bu arayışı durduramayacak’
 
Özgür basın toplumdan yana habercilik yaparken, toplumun da onun saldırılara karşı güçlü refleksler vermesi gerektiğini ifade eden Çilem Küçükkeleş, “Biz gazeteciler de meslektaşlarımızla güçlü dayanışmalı, birlikte durabilmeliyiz. Sistemin kimimizi gazeteci, kimimizi ‘terörist’ ilan etme yöntemini reddedip mesleğimizi de meslektaşlarımızı da tartıştırmamalıyız. Nazım ve Cihan zor koşullarda haberin yani hakikatin peşinden giderken katledildiler. Bu suçu işleyenler de bilmeli ki, ilk insandan beridir insanlık hakikati arıyor; hiçbir iktidar bu arayışı durduramayacak” ifadelerini kullandı. 
 
‘Gazetecilerin emeğini ve kararlılıklarını unutmayacağız’
 
Nazım Daştan ile çalışma arkadaşlığı yapan Bianet editörü Evrim Kepenek, “Çok üzgün ve tepkiliyim. Nazım Daştan’la Diyarbakır’da tanışmıştım. O zaman da korkusuz ve cesaretliydi, basın toplantılarını takip etmek yerine sahada olmayı tercih ettiğini söylerdi, böyle anlatmıştı. Bir de onu esprili halleriyle hatırlıyorum; şaka yapardı sürekli olarak. Güzel bir insanı ve gazeteciyi kaybettik. Son dönemde artan bu tür saldırılar ve saldırılar sonucunda gazetecilerin ölümüne meslek örgütlerinden ses çıkmaması, tepkinin çok cılız kalmasına da tepkiliyim. Rojava’da yaşanan gerçekleri kamuoyuna duyuran bu gazetecilerin emeğini ve kararlılıklarını hiçbirimiz unutmayacağız. Son dönemde bazı gazeteciler maalesef ‘Önceden öldürüyorlardı, şimdi hapse atıyorlar’ gibi cümleler kurdular fakat açık olarak görülüyor ki ‘önceden öldürüyorlardı, yine öldürüyorlar’” sözlerini kullandı. 
 
‘Basın özgürlüğü tehlike altında’
 
Basın özgürlüğünün uzun zamandır baskıyla karşı karşıya kaldığını belirten Evrim Kepenek, Kürt gazetecilere yönelik yoğun saldırı olduğunun altını çizdi. Evrim Kepenek, “Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) 2023-2024 Basın Özgürlüğü Raporu'na göre, son bir yılda en az 14 gazeteci cezaevine girdi, 69 gazeteci gözaltına alındı ve 66 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı. Bu olaylar, Türkiye'de basın özgürlüğünün ciddi tehditler altında olduğunu gösteriyor. Gazetecilerin hedef alınması, toplumun haber alma hakkını engellemekte ve demokratik değerleri zedeliyor. Uluslararası kuruluşlar ve basın meslek örgütleri, Türkiye'deki basın özgürlüğü ihlallerine dikkat çekmekte ve yetkilileri gazetecilere yönelik baskılara son vermeye çağırıyor” diye kaydetti. 
 
‘Hedef gerçeklerin açığa çıkarılmasını engellemek’
 
Rojava Devrimi’nin sürekli hedef alındığını ve oradaki özerk yaşamın görünmez kılınmaya çalışıldığını söyleyen Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü Nadiye Gürbüz, özgür basına yönelik saldırıların, katliamların amaçlarından birinin de devrimi görünmez kılmak olduğunu dile getirdi. Nadiye Gürbüz, “Öncelikle Nazım ve Cihan'ı anarak başlamak istiyorum. İkisinin de ölümsüzleştiğini öğrendik. Türk devleti ve bağlı çeteler bugüne kadar çok sayıda gazeteci arkadaşımızı hedef aldılar. Daha geçtiğimiz aylarda hem Şengal'de hem Rojava'da hem de Süleymaniye'de gazeteci arkadaşlarımızın araçları hedef alındı. Katledilen, yaralanan arkadaşlarımız oldu. Gazetecilere yönelik bu saldırıların temel hedefi, gerçeklerin açığa çıkarılmasını engellemek. Bu saldırıların amacı, Rojava gerçekliğinin ne olduğunu anlatılmasını engellemek ve savaş sırasında işlenen savaş suçlarının duyulmasını önlemek. Katledilen çok sayıda kadın gazeteci arkadaşımız oldu. Kadınların çok daha özel olarak hedef alındığını söyleyebiliriz. Çünkü kadın devrimi gerçekliğini kapatmayı hedefliyorlar. Kadınların özgür bir yaşamı kurmalarından ciddi oranda rahatsızlar” ifadelerini kullandı. 
 
‘Yeterince karşı duruş örgütleyemiyoruz’
 
Yeterince ses çıkarılmamasının katliamların önünü açan bir etken olduğuna dikkat çeken Nadiye Gürbüz, “Yeterince ses olamıyoruz. Yeterince yan yana gelip bunun karşısında bir karşı duruş örgütleyemiyoruz. Bunun için daha fazla yan yana gelmeye ihtiyacımız var. Yan yana geldiğimizde biraz da çoğalmaya ihtiyacımız var. Rojava'da, Güney Kürdistan'da bu saldırılar arttıkça Türkiye'deki gazetecilere yönelik saldırıların da arttığı gerçeğini görmemiz gerekiyor.
 
Her ses çıkartmadığımızda, sokağa çıkmadığımızda, bizi de bu saldırıların hedefi aldığını görmemiz gerekiyor. Filistin'de 7 Ekim'den bu yana 200’e yakın gazeteci arkadaşımız katledildi. Oradaki işgal gerçekliğini görüp, oradaki gazeteciye yönelik katliamı görüp, Rojava ve Suriye'deki bu katliamlarla ilgili, onlara karşı sessiz kalmak aynı zamanda ikiyüzlü bir tutum. İsrail'e işgalci diyorsak, Türk devleti bakımından da aynı pozisyonda olduğu gerçeğini anlatmaya, duyurmaya çalışıyoruz” diye konuştu. 
 
‘Bunu durdurmak bizim elimizde’
 
Nadiye Gürbüz, sadece gazetecilerin değil, kendine demokrat diyen herkesin katliamlara karşı ses çıkarması çağrısında bulundu. Nadiye Gürbüz, “Hem işgal saldırılarının hem de gazetecilerin katledilmesine karşı bir duruş örgütlenmesi gerekiyor. Başka türlü bu saldırıları durduramayız. Yarın öbür gün çok daha büyük katliam haberleriyle karşılaşabiliriz. Bunu durdurmak bizim elimizde. Başka kimse durdurmayacaktır bunu. Kobane düştü, düşecek dediler ama düşmedi. Bugün Kobane’yi düşürerek aslında Rojava devrimini düşürmeye çalışıyorlar. Devrime yönelik büyük bir saldırganlık var” ifadelerini kullandı.