Cihan Bilgin: Zor koşullarda gerçeği halka ulaştırıyoruz
- 11:27 20 Aralık 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik paramiliter grupların güç yığmaya başladığı Qereqozaq köprüsü çevresi ve Kobanê sınırında son yaşananları değerlendiren Gazeteci Cihan Bilgin, “Buna karşılık olarak ana akım medyanın özel savaş politikalarını herhangi bir karşılığı yok. Bizler bu özel savaş politikalarına karşı çok zor koşullarda gerçeği halka ulaştırmaya çalışıyoruz” sözlerini kullanmıştı.
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük Türkiye ve ona bağlı Suriye Mili Ordusu (SMO) çetelerinin saldırıları sürüyor. Saldırılara karşı büyük bir güç ve özveriyle çalışan özgür basın emekçileri Cihan Bilgin ve Nazım Daştan bir SİHA saldırısı sonucu katledildi.
Cihan Bilgin’in Türkiye ve ona bağlı paramiliter grupların güç yığmaya başladığı Qereqozaq köprüsü çevresi ve Kobanê sınırında son yaşananları ve ana akım medyanın özel savaş politikalarına ilişkin 15 Aralık’ta ajansımıza değerlendirmelerde bulunmuştu.
2014 yılında verilen Kobanê direnişi ve 2019 yılında DAİŞ çetelerinin Deyr-Zor’da yenilgiye uğratılmasını hatırlatan Cîhan Bilgin, “Türkiye, QSD, YPG ve YPJ savaşçılarının bu direnişini yıkmak ve şuan orada oluşan kaosu derinleştirmek istiyor. 2014 yılından sonra sürekli Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırmak istiyordu. 2016 yılında Cerablus ve Bab’a, 2018 yılında Efrîn’e, 2019 yılında Gre Spî ve Serêkaniyê’ye saldırı başlattı. Temel amaç Kuzey ve Doğu Suriye’de halkın iradesini yok saymak istiyor. Minbiç’e yönelik saldırılar yeni değildi. Her zaman Minbiç, Til-Rifat ve Şehba’ya yönelik saldırı girişimleri oluyordu. Şehba’da yaşayan halk 2018 yılından bu yana büyük bir direniş içerisindeydiler. Ancak uluslararası güçlerin ya da insan hakları örgütlerinin orada yaşayan halka bir desteği olmadı. Şehba’ya hem Türkiye saldırıyordu, hem de Baas rejimi saldırı gerçekleştiriyordu. HTŞ’nin ilerleyişiyle beraber Türkiye ve ona bağlı çeteler bunu fırsat bilerek saldırıya geçtiler” diye ekledi.
Qereqozaq Köprüsü, Tişrîn Barajı ve Sirîn’e saldırılar
Minbic’e yönelik saldırılar olduğunda orada olduğunu belirten Cîhan Bilgin, “DAİŞ ve Türkiye’ye bağlı çetelerin uyuyan hücrelerin devreye girmesiyle çatışmalar başladı. Şuan orada bir ateşkes ilan edilmesine rağmen Minbiç’ten çıkmak isteyenlere izin verilmiyor. Kürt halkının kazanımlarını yok ederek, iradelerini yok saymak istiyorlar. Son birkaç gündür Qereqozaq Köprüsü, Tişrîn Barajı ve Sirîn’e yönelik çok ciddi saldırılar oluyor. Türkiye saldırılarda tek bir adım dahi ilerleyemedi. Bölge QSD, YPG ve YPJ güçlerinin denetiminde. Bahsettiğimiz bu yerler stratejik konumu önemli yerlerdir. Qereqozaq, Kobanê, Eyn-İsa ve Raqa’nın savunması için önemi büyük. Türkiye, bu bölgelere saldırıyor ancak büyük cevaplarla karşılaşıyor. 8 Aralık’tan bu yana gerçekleştirmiş olduğu saldırlar boşa çıkarıldı. 100’lerce çete öldürülürken, birçok araçları imha edilmiş durumda” dedi.
‘Hedef Kobanê’dir’
Cîhan Bilgin, son birkaç gündür koalisyon güçlerinin arabuluculuğunda ateşkesin yapılmaya çalışıldığını ifade ederek, devamında şunları söyledi: “Türkiye ve ona bağlı çetelerle ateşkesin yapılması için çalışmalar yapılıyordu. Ancak Türkiye buna yanaşmıyor. Aşmê köyünde olan Süleyman Şah Türbesi’ni Qereqozaq’a getirmek istiyorlar. Ve orada 1 kilometrelik alana askerlerini yerleştirerek, orada bir askeri üs kurmak istiyorlar. Bu da oranın işgal edilmesi ve MİT’in daha çok alanlara inmesi ve Fırat bölgesinin onların kontrol etmesi anlamına geliyor. Türkiye’nin bu senaryoları açıktır, hedefleri Kobanê’dir. Buna karşı Kuzey ve Doğu Suriye halkı büyük bir direniş içerisindedirler.
Tüm gücüyle saldırmak istiyor
Paramiliter grupların bölgede oynamak istedikleri oyunlara karşı Kuzey ve Doğu Suriye halkı büyük bir tedbir içinde. Bu güçlerin temel hedefi Kuzey ve Doğu Suriye topraklarının tamamını ele geçirmek ve Özerk Yönetim’i devre dışı bırakmak istiyorlar. Bu bölgeler büyük bedeller sonucunda özgürleştirildi. Her ne kadar özel savaş politikası, havadan ve karadan saldırıları ve uyuyan hücrelerini harekete geçirseler de bölgede gösterilen direniş halkın iradesinin bir sonucudur. En ön cephelerde bu ülkenin çocukları savaşıyor. Türkiye, bu bölgelerde verilen direnişlerden kaynaklı bir sıkışmışlığa girmiş durumda. Bundan kaynaklı tüm gücüyle saldırmak istiyor.”
Tişrîn Barajı’na yönelik saldırılar
Tişrîn Barajı’nın bölge açısından önemli bir konumu olduğunun altını çizen Cîhan Bilgin, “Fırat Kantonu’nun elektriğini sağlayan bir yerdir. Ancak Türkiye’nin orayı bombalaması sonucunda Fırat Kantonu şuan elektriksiz bir durumda. Bu barajı ele geçirmek istediler, QSD savaşçılarının karşılık vermesiyle geri çekildiler. Türkiye’nin saldırılarından kaynaklı Tişrîn Barajı’nın tamiri için işçiler oraya gidemiyorlar. Öte yandan İnterneti sağlayan Arsel, hedef alındı. Bununla gerçeğin duyurulmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Buna karşılık olarak ana akım medyanın özel savaş politikalarını herhangi bir karşılığı yok. Bizler bu özel savaş politikalarına karşı çok zor koşullarda gerçeği halka ulaştırmaya çalışıyoruz” sözlerini kullandı.
‘Senaryolar boşa çıkarıldı’
“Savaşçılar büyük bir coşku ve moral içindeler” diyen Cîhan Bilgin, kadın savaşçıların “jin jiyan azadî” felsefesiyle savaştıklarını söyledi. Cîhan Bilgin, “Nasıl ki 2014 yılında önlerine koymuş oldukları senaryonun boşa çıktığını gördük. Yine Kuzey ve Doğu Suriye halklarının mücadelesi ve direnişiyle tekrar devreye konulmak istenen senaryo boşa çıkarılacaktır. Şuan kimse Efrîn’e geçemiyor. Özellikle de gazeteciler alınmıyor. Aynı şekilde Grê Spî’de de aynı şey yaşanıyor. Ana akım medyası Qereqozaq Köprüsü, Tişrîn Barajı ve Sirîn’i ele geçirdiklerini söylüyorlar ancak bizler buradayız ve böyle bir durum söz konusu değil. Türkiye ana akım medya da kimi alanlara normalleşmeyi sağladıklarını belirtiyorlar. Eğer öyleyse halk bu saldırılara karşı neden alanlarda, neden Zenobiya çalışanları hedef alındı? bunları sormak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Büyük bir direniş var’
Qereqozaq ve Tişrîn’e Türkiye’nin askeri sevkiyat yaptığına dikkat çeken Cîhan Bilgin, son olarak şunları söyledi: “Koalisyon güçleri arabuluculuğunda ateşkesin sağlanamaya çalışılıyor. Ancak Özerk Yönetim olarak, işgal politikasını kabul etmeyeceklerini vurguluyorlar. Tek çıkışın direnişten geçtiğini söylüyorlar. Ateşkese uymayan tarafın Türkiye olduğunu görüyoruz. Savunma güçleri halkla birlikte 24 saat boyunca nöbetteler. Jin jiyan azadî felsefesi ve Abdullah Öcalan’ın felsefesiyle örülen bu sistemi koruyorlar. Bu nöbetlerde sadece Kürtler değil farklı halklar da yer alıyor. Tüm dünya Kuzey ve Doğu Suriye halkının iradesini gördü, eğer yeni Suriye’de Kürtlere bir rol ve misyon yüklenmezse o Suriye normalleşemez. Şuan tüm halkları kucaklayan Özerk Yönetim’dir. Türkiye’de Kürtlerin kazanımlarına saldırmak istiyor ve yok etmek istiyor. Bunun karşısında büyük bir direnişin olduğunu görüyoruz.”