Halkın taleplerine göre çalışma yapıyorlar

  • 09:02 6 Eylül 2024
  • Güncel
 
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED – Belediye yönetimine geldiği ilk günden beri yurttaşların taleplerine, görüş ve önerilerine göre çalışmalarını sürdüren Peyas Belediye Eşbaşkanı Berivan Gülşen Sincar, yaşanılır bir kent için projelerin devam edeceğini vurguladı.
 
Kurdistan ve Türkiye’de 31 Mart tarihinde yapılan yerel seçimlerden sonra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM) kayyım gaspından geri aldığı belediyelerden biri de Amed’in Peyas (Kayapınar) Belediyesi oldu. Kayyımın hizmetsiz bıraktığı Peyas’ta DEM Partili yönetim bu boşluğu doldurmak için yeni projeler hayata geçiriyor. Peyas Belediye Eşbaşkanı Berivan Gülşen Sincar ile ilk günden beri kentteki tahribatlara karşı neler yaptıklarına ve bundan sonra neler yapacaklarına dair konuştuk.
 
“Geldiğimiz süreç bahar ayıydı. Aynı zamanda kitlenin yoğun olarak dışarıda olduğu bir süreç içerisinde ilaçlamadan tutalım, temizliğe ve çim biçme araçlarına kadar bütün araçların sözleşmelerinin, bakım onarımlarının tamamen ihmal edildiği, enkaz diye tabir ettiğimiz bir tablonun devri durumu söz konusuydu.”
 
* 31 Mart seçimleri sonrası yeniden DEM Partili adaylar olarak seçimi kazandınız ve belediye eşbaşkanlığına geldiniz. Nasıl bir tablo ile karşılaştınız Peyas'ta?
 
31 Mart seçimlerinden hemen sonra hepimizin de hatırladığı üzere bir mazbata krizi sürecini yaşadık. Aslında 2016-2019 süreçlerinde iki defa kayyım süreçleri yaşandı. Kendi içerisinde farklı dönemlerde farklı müdahaleleri de oldu. Kayyımların kent yönetiminde yaratmış olduğu çok ciddi bir tahribat vardı. Aslında yerelin kendini yönetebilme iradesinin üzerinde geliştirilen bir politik hamle olarak da değerlendirdiğimiz kayyım sürecinin yanıtını 31 Mart seçimlerinde halk çok güçlü bir refleks olarak da ortaya koydu. Bu reflekse karşı bir hazmetmemeyi hepimiz gördük. 1 hafta-10 günlük bir süre boyunca mazbataların verilmemesi noktasında geliştirilen bir direnç vardı. Bizler 8 Nisan itibariyle mazbataları alıp geldiğimizde karşılaştığımız tablo yine basının da, kamuoyunun da, halkın da yakından takip ettiği üzere çok öncesinden takip ettiğimiz ama somutlaştıramadığımız hem taşınmazların devredilmiş olması, kimi kurumların tahsis edilmiş olmasının yaratmış olduğu, birçok kamu hizmetinde kullanılmak üzere oluşturulan yapıların farklı bakanlıklardan tutalım vakıflara kadar birçok alana veriliyor olması aslında kısıtlayıcı bir yönü de ortaya koyuyordu. Yine geldiğimiz gün hepinizin hatırlayacağı üzere hem temizlikte kullanılan araçların büyük ölçüde hasar almış olması, hem şantiye alanına tonlarca çöpün aktarılması gibi bir durum söz konusuydu. Geldiğimiz süreç bahar ayıydı. Aynı zamanda kitlenin yoğun olarak dışarıda artık bahar ve yaz aylarının getirmiş olduğu iklimsel koşullardan dolayı daha dışarıda olduğu bir süreç içerisinde ilaçlamadan tutalım, temizliğe ve çim biçme araçlarına kadar bütün araçların sözleşmelerinin, bakım onarımlarının tamamen ihmal edildiği, enkaz diye tabir ettiğimiz bir tablonun devri durumu söz konusuydu.
 
“2016 sürecinde Kayapınar Belediyesi’nin yüzde 80-90 oranında personelinin tasfiye edilmesi gibi bir durum yaşanmıştı. O günden bugüne baktığımızda yüzleri, binleri bulan yeniden kadrolaşmanın oluştuğu, mevcut teknik taşınmaz ve hizmet politikaları boyutuyla daha çok kişiye göre iş konumlandırmasından kaynaklı olarak yeterli verim alamama durumuyla karşı karşıya kaldığımız gerçekliği söz konusu.”
 
* Kayyım tahribatları çalışmalarınızı nasıl etkiledi ya da etkiliyor?
 
Esasında bizler diyelim ki bu süreç içerisinde baktığımızda 8 yıllık tahribatın çok kısa sürede tolere edilemeyeceği gerçeğiyle karşı karşıya olsak da bunu daha hızlı nasıl giderebiliriz noktasında yürüttüğümüz bir süreç vardı. 2016 sürecinde Kayapınar Belediyesi’nin yüzde 80-90 oranında personelinin tasfiye edilmesi gibi bir durum yaşanmıştı. O günden bugüne baktığımızda sayısı yüzleri, binleri bulan bir rakamla yeniden kadrolaşmanın oluştuğu, mevcut haliyle baktığımızda aslında mevcut teknik taşınmaz ve hizmet politikaları boyutuyla fikirsel, düşünsel olarak, halk esaslı olmaktan, liyakat esasından ziyade daha çok kişiye göre iş konumlandırmasından kaynaklı olarak yeterli verim alamama durumuyla karşı karşıya kaldığımız gerçekliği söz konusu. Yine mevcut taşınmazlara baktığımızda hem eğitim, spor, kültür-sanat kurumlarının büyük bir kısmının devredilmiş ve tahsis edilmiş olması, yaratmış olduğu boyutu da göz önüne aldığımızda hizmet üretebilme ve geliştirebilmede çok sınırlı bir alana hapsolma gibi bir durumla da karşı karşıya kaldık.
Yine bunun akabinde biliyoruz ki hemen sonrasında Tasarruf Tedbirleri Genelgesi diye bir genelge yayınlandı. Hem elinde olan yerel halkın katkılarıyla kamunun ihtiyaçlarını gözeten alanların büyük bir kısmının devredilmesi hem elde olan imkan ve olanakların tekrardan bu halka hizmet olarak yansıtılması konusunda çok ciddi engellemelerle karşı karşıya kaldık. 3 yıl boyunca birçok noktada kısıtlama, üretim, inşaat yapamama, çeşitli projelerin geliştirilememesi ve atılan her bir adımın bakanlıklar nezdinde bir onaya tabi olması durumu aslında burada tıkama, yerel yönetimlerde halkın ihtiyaçlarını ve taleplerini gözeten politikalarımıza denk üretim alanlarına dönük bir yönelim olarak da gördüğümüzü ve değerlendirdiğimizi düşünüyoruz. Ama buna rağmen bizler elimizde olan ana binamız ve dış birimlerimizle birlikte mümkün olduğunca halkla bir arada olabilmek, kadınlar, gençler, çocuklar ve engellilere dönük ve kentin diğer dinamikleriyle nasıl bir arada olabiliriz, bu sorunları bertaraf edebiliriz, kısıtlı imkan ve olanaksızlıklara rağmen olanakları nasıl geliştirip, güçlendirebiliriz noktasında önemli çalışmalar yapıyoruz.
 
“Hem kadının sağlık, eğitim, mesleki istihdam, mesleki yeterlilik ve benzeri alanlarına aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında yine sağlık alanına kadar birçok alanda eğitimsel ihtiyaç ve talepleri vardı. Bu taleplerini gerçekleştirmeye dönük başlattığımız kimi çalışmalar var.”
 
* Peyas'ta kadınlar hangi sorunlarla yüz yüze ve bunlar için çözümcül projeleriniz var mı?
 
Bizde bir eşbaşkanlık sistemi var. Eşbaşkanlıkta kadın kimliği olarak tabii ki kentimizin içinde yaşanan kadın sorunlarına karşılık hassasiyet düzeyimizin çok daha fazla olduğunu belirtmek istiyorum. Bu noktada gelişen uzun yıllara dayalı süreç içerisinde kadının kendi rengini görünür kılmasının yaratmış olduğu ciddi eksiklikler ve bariyerler vardı. Öncelikle bu güvensiz ortamı giderebilme noktasında bir güven oluşturabilme ve kadınlar cephesinde de bir özgüven oluşturabilme noktasında pasif olan kadın müdürlüğümüzü aktifleştirmekle yola koyulduk. Yine devri yapılan kadın birimlerinin yerine alternatif birimleri tekrardan oluşturabilmeye dönük gerekli adımlar ve başlangıçlar da yaptık. Kültür birimimize ait olan bazı birimleri kadın birimine, kadın danışma ve dayanışma merkezlerinin oluşturulabilmesi noktasında bazı çalışmalara başladık. İlk etapta geldiğimiz süreçten şu yana yerel yönetimlerdeki Avrupa Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitlik Şartı (CEMR) Sözleşmesi’ne bizler de imzada bulunduk. Avrupa’da yerel yönetimlerde eşitlik şartnamesi boyutuyla önümüzde böyle bir hedef var. Hem eşbaşkanlık yönetiminde, kadının daha güçlü ve görünür olabilmesi meselesinde kadının tüm yaşam alanlarında deneyimlerini, tecrübelerini yansıtabildiği bakış açısı ve üretim esasında dahil edebilme noktasında bir yaklaşımımız olacak.  Aynı zamanda müdürlüğümüzde ifade ettiğim şiddet, ekonomi ve eğitim boyutuyla da hem kadının sağlık, eğitim, mesleki istihdam, mesleki yeterlilik ve benzeri alanlarına aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında yine sağlık alanına kadar birçok alanda eğitimsel ihtiyaç ve talepleri vardı. Bu taleplerini gerçekleştirmeye dönük başlattığımız kimi çalışmalar var.
 
“Kadınların kendilerini muhatap kılacakları, sorunlarını çözüme kavuşturabilecekleri alanların olmayışı, sorunların gün geçtikçe daha da derinleştirilmesi, cezasızlık politikaları sorunlarını yerel yönetimlerdeki kadın yöneticiler ve partimiz olarak aşmanın sözünü vererek geldik.”
 
* 8 yılın sonunda, kayyıma taleplerini ulaştıramayan halk bu anlamıyla ciddi bir hizmet beklentisi içinde aynı zamanda. Yönetime geldiğinizden beri neler yaptınız?
 
İlk etapta geldiğimiz süreçten şu yana mesela bir stratejik plan oluşturabilme aşamasında bizler yönetim düzeyinde aynı zamanda kadın birimimiz ve müdürlüğümüz düzeyinde kentteki bütün kadın kurumları ve kuruluşları, sivil toplum örgütlenmeleri ile bu kentin biriken sorunlarına dair neler yapabiliriz boyutuyla ciddi görüşmeler ve tartışmalar yürüttük. Yine, kimi mahallelerimize kadın buluşmalarını gerçekleştirerek somut sorunlarımızı nasıl giderebiliriz konusunda ciddi tartışmalar geliştirdik. Bu minvalde baktığımızda müdürlüğümüz içerisinde çeşitli başlıklar altında görev dağılımımızı gerçekleştirdik. Hatırlarsanız, 2016'da ilk yönelim kadın kurumlarına ve alanlarına olmuştu. Kadınların kendilerini muhatap kılacakları, sorunlarını çözüme kavuşturabilecekleri alanların olmayışı, sorunların gün geçtikçe daha da derinleştirilmesi, cezasızlık politikaları ve kadınların kendine muhatap bulma sorunlarına karşılık birinci görevimizin şiddete karşı 6284'ün yaratmış olduğu boşluğu bizler yerel yönetimlerdeki kadın yöneticiler ve partimiz olarak aşmanın sözünü vererek geldik. Bu noktada da çeşitli adımlarımız ve girişimlerimiz sürüyor.
 
“Gelen öneriler doğrultusunda mesleki yeterlilik ve işgücüne katılım oralarını arttırmaya dönük çeşitli çalışmalara başladık. Ekonomik anlamda katkı boyutuyla da bizler önümüzdeki dönemlerde kadın kooperatiflerini oluşturmayı önümüze hedef olarak aldık. Mesela son bir aydır kadın emeği buluşması çalışmasını yapıyoruz.”
 
* Bundan sonraki süreçte Peyas Belediyesi olarak Peyaslılar için ne tür projeler geliştireceksiniz?
 
Yoksullukla denkleştirilen bir kadın gerçeği ve hakikati var ne yazık ki. Buna dair de sürdürdüğümüz temaslar içerisinde kadın istihdamını, kadının mesleki yeterliliği ve gelişimi noktasında hem sahadan hem de kurumlardan gelen öneriler vardı. Gelen öneriler doğrultusunda mesleki yeterlilik ve işgücüne katılım oralarını arttırmaya dönük çeşitli çalışmalara başladık. Ekonomik anlamda katkı boyutuyla da bizler önümüzdeki dönemlerde kadın kooperatiflerini oluşturmayı önümüze hedef olarak aldık. Mesela son bir aydır kadın emeği buluşması çalışmasını yapıyoruz. Kadınların hane ekonomisine nasıl katkı sunabileceği, kamusal alanda kendini daha fazla nasıl görünür kılabileceği ve kendi ürettiği ürünlerin pazarının nasıl oluşabileceği noktasında yürüttüğümüz tartışmalar sonucunda zaman kaybetmeksizin en azından bu algıyı, ortaklaşmayı, geliştirebilmek adına 3’üncüsünü de gerçekleştirdik. Sonbahara  kadar da her hafta mahallelerde bir gün kadınların kendi ürettiği ürünlerin satışı ile kendi ekonomisine küçük de olsa katkı sunabilecek kadın emeği buluşmalarına başladık. Bunun sonucunda da sonbaharda daha farklı, daha kapsamlı projelerimiz olmakla birlikte esas hedeflerimizden bir tanesi kadının ekonomik anlamda kendi var oluşunu daha da geliştirebilmesi, güçlendirebilmesi. İstihdam alanında da kentteki kadın kurumlarıyla kuruluşlarıyla da yaptığımız görüşmelerde kadın istihdamını arttırmaya dönük çeşitli ön görüşmelerimiz sürüyor. 
 
Halkla stratejik plan dahilinde toplantılar ve görüşmeler oldu. Aynı zamanda kentimizde bulunan tüm muhtarlıklarımızla görüşmeler sonucu yerel halkımızın temel sorunları ve talepleri altyapı, üst yapı, sosyal ve kültürel ihtiyaçlar noktasında çeşitli görüş ve öneriler vardı. Bu doğrultuda bizler süreç içerisinde çalışmalarımıza başladık. Çocuklarımızın, gençlerimizin sportif faaliyetlere ilgisini arttırabilmeye dönük spor kurslarını oluşturduk. Futbol, basketbol, yüzme, atletizm ve benzeri birçok alan içerisinde 10 bini aşkın çocuğa erişim sağladık. Yine çeşitli spor şenlikleri gerçekleştirdik.  Ardından kendimizin belediye hizmet binasında bir kafe açtık, halk lokantaları sürecine giderken bir aş evimiz de geçtiğimiz hafta faaliyete koyuldu. Bu süre içerisinde kentin çeşitli mahallelerinde halk lokantalarımızı açmayı düşünüyoruz. Şu an hazırlıklarını sürdürdüğümüz bir halk lokantası var, önümüzdeki süreç içerisinde diğerlerini de faaliyete geçirmek gibi bir düşüncemiz var. Yine hizmet binamızda yeni bir kreş alanını yeniden oluşturuyoruz. Eğitim döneminde 2 tane kreş faaliyeti ile çocukların kendi dilinde, kültüründe kendini geliştirebileceği bir kreş faaliyeti gibi bir çalışma sürecinde de yer alıyoruz. Aynı zamanda sağlık müdürlüğümüzü oluşturduk. Buna dair buna dair sürdürdüğümüz faaliyetler var. Ama kentte en önemli bulgulardan bir tanesi de çölyak hastalığı. Geldiğimizden bu yana buna dair de sürdürdüğümüz bir proje var. En kısa sürede bir glutensiz fırın açarak hem kendi hizmet alanımız hem de kentin tamamı ve bölgenin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir çölyak fırınını açmak gibi bir proje çalışmamızın son aşamasına geldik. Umut ediyoruz ki sonbaharda iyi bir şekilde faaliyete girecektir.
 
* Son mesajınız ne olur?
 
Son olarak önümüzdeki süreçte doğrudan demokrasinin gerekliliği olarak, kent uzlaşısı yöntemi olarak aynı zamanda kentin bütün bileşenleri, dinamikleri ile gençlerle kadınlarla toplumun dezavantajları kesimleri ile birlikte “Kentimizi de kendimizi de biz yönetiriz” şiarının arkasında bundan sonraki süreçte hem stratejik planımızda hem de önümüzdeki 5 yıllık sürecin bütün pratik politikalarının tamamında mevcut kurumlarımızın dahiliyeti ile bu süreci sürdüreceğiz. Bu noktada herkesin desteği ve katkısıyla önemli fikirleri, projeleri ile bu sürece göğüs gereceğimize,  o tahribatları giderip gerçek anlamda yaşanılabilir bir kent ve bir kent hakkı kavramını nasıl yaşamsallaştırabiliriz boyutuyla da ciddi çalışmalar yapmayı düşünüyoruz, bu noktada da önemli hedeflerimiz var.”