KESK'ten açıklama: Sefalete teslim olmayacağız

  • 13:48 16 Temmuz 2024
  • Emek/Ekonomi
 
AMED - KESK Amed Şubeler Platformu, işçilerin emeklerinin sömürülmesine ilişkin yaptığı açıklamada, “Tüm kamu emekçilerini güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz" dedi.
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu(KESK) Amed Şubeler Platformu, işçi ve emekçilerin emeğinin sömürülmesine karşı Maliye binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Sefalete teslim olmayacağız” pankartının açıldığı açıklamaya çok sayıda sendikalı ve yurttaş katılım sağladı. Sık sık “İnsanca yaşamak istiyoruz” ve “Sefalete teslim olmayacağız” sloganlarının atıldığı eylemde açıklamayı Büro Emekçileri Sendikası (BES) Amed Şube Eşbaşkanı Güneş Özel okudu.
 
‘Bir avuç asalak iktidar eliyle besleniyor’
 
Güneş, yıllardır iktidar eliyle her alanda işçinin yoksullaştırıldığını belirtirken, “Yıllardır bu ülkeyi yönetenlerin kısa vadede de orta vadede de uzun vadede de tek bir programı vardır. O da emeği ile geçinenlere ve halka dayatılan köleliğe ve yoksulluğa uyum programdır. Geldiğimiz noktada Türkiye’de iki tablo ile karşı karşıyayız. Birinci tablo faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen bir avuç asalağın ve arkasındaki iktidarın tablosudur. Bu tabloda bir avuç asalak iktidar eliyle besleniyor. Bir taraftan emek sömürü diğer taraftan vergi afları, muafiyetleri, teşvikler, ihaleler, dövize endeksli hazine garantileri ile semirdikçe semiriyor. Servetine servet katıyor. İkinci tablo ise onlar zenginleşirken her geçen gün daha fazla yoksullaştırılan, güvencesiz hale getirilen milyonların tablosudur” ifadelerine yer verdi.
 
'Sadece 10 bin TL ile geçinmeye çalışıyorlar'
 
Yoksulluğun her geçen gün daha da derinleştiğine dikkat çeken Güneş, Türkiye'de her 4 kişiden birinin işsiz, çalışan her 2 kişiden birinin  ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalıştığına vurgu yaptı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca açıklanan Mayıs 2024 verilerine göre ülkede 17 milyon 114 bin 912 yurttaşın yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalıştığına vurgu yapan Güneş, “9 milyon 444 bin 458 kişinin aylık geliri brüt asgari ücretin üçte birinin altında kaldığı için GSS primleri bütçeden karşılanıyor. Milyonlarca kamu emekçisine yoksulluk sınırının yarısını bulmayan bir maaş reva görülüyor. Kamu emekçilerinin eline geçen maaşın yarısını ilave seyyanen ödenek başta olmak üzere emekliliğe yansıtılmayan kalemler oluşturuyor. Milyonlarca kamu emekçisi çalışırken aldığı maaş emekliliğinde en az yarı yarıya düşeceği için emekli olamıyor. Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla, sadece 10 bin TL ile yaşam mücadelesi veriyor” sözlerini kaydetti.
 
Talepler sıralarındı
 
Güneş, “Bizler artık içi boş müjdeler, bugün kaşıkla verileni yarın kepçe ile alan hileler, sadaka, ulufe değil, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz” diyerek talepleri şu şekilde sıraladı:
 
“* Öncelikle bugün tüm kamu emekçilerine 14 bin 493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılması için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansımasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz.
 
* Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz.
 
* Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz. Bunun için mevcutta iktidarın 'en düşük maaş' olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
 
* Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Bunun için: 
 
* Tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini, kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.
 
* İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz.
 
* Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren 'toplu satış sözleşmeleri' değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği grevli gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz.
 
* Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını istiyoruz.”
 
Güneş, taleplerinin ardından tüm kamu emekçilerine, “Emeklileri, yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz” diyerek dayanışma çağrısında bulundu.