Kurduğu kooperatifle kadınlara dayanışma alanı açtı

  • 09:02 19 Kasım 2023
  • Emek/Ekonomi
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Her kadının kendi yaşamında başlattığı mücadelesinin, adım adım ördüğünde, örgütlendiğinde daha görünür olduğunun bir örneği Şimel Beyik. Özellikle ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde bir kadın kooperatifi kuran Şimel, birçok kadının da üretim sürecine dahil olmasını sağlıyor.
 
Erkek-devlet şiddetinin, karşısındaki her bireyi hedef alma hali her geçen gün büyürken, bu şiddet karşısındaki en derin mücadeleyi kadınların verdiğini söylemek mümkün. Özellikle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken, şiddet ve şiddetle mücadele daha fazla gündemde. Sadece fiziki değil, bireyden ve toplumdan gelen baskı aracılığıyla da psikolojik şiddet gören kadınların buna karşı yine hem bireysel hem de örgütlü bir direnişi var. Bu kadınlardan kimisi alanlarda slogan ve pankartları ile mücadelesini verirken, kimisi ise ekonomik bağımsızlığını eline alarak mücadelesini yürütüyor. Amed’de kadın kooperatifini kuran Şimel Beyik de mücadelesine kendi yaşamından başlayan kadınlardan.
 
Kadın emeğinin örneği
 
5 yıl önce Dicle Üniversitesi’nde bir kafede çalışan Şimel, sonrasında yine üniversite yerleşkesinde ev yemekleri lokantası açıyor. Şimel, yakınlardaki kafelerin bütün yiyeceklerinin fast food olduğunu belirtirken, ev yemeklerini özleyen öğrenciler için burayı açtığını dile getiriyor. Kadının ekonomide önemli bir yerde olduğunu söyleyen Şimel, mevcut işyerlerindeki kadın-erkek oranlarına bakıldığında erkek sayısının daha fazla olduğunu kaydediyor. Şimel, buna rağmen kadınların kendini var ettiğine işaret ederek, “Özellikle biz kadın kooperatifi kurarak bu değerin, gücün ortaya çıkması konusunda çalışmalar yapıyoruz” diyor.
 
Kadınların bir arada olduğu bir kooperatif
 
“Bir ülkede en önemli şey eğitim ve ekonomidir” diyen Şimel, “Maalesef son zamanlarda eğitimin içi boşaltıldı. Mezun olan gençler okudukları meslekleri yapmıyorlar. Şu an kooperatifte bizimle çalışanların çoğu üniversite mezunu. Atanamadıkları için, kendi alanında çalışma yürütemedikleri için kooperatif adı altında toplanmaya karar verdik. Birçok kadın arkadaşımız bir iş sahibi olmak istiyordu, bir yer açmak istiyordu. Maalesef maddi sıkıntılardan dolayı birçoğunun gücü buna yetmedi. Biz de kadınların bir arada olduğu, iş sahibi olacağı bir kooperatif kurduk” sözlerine yer veriyor.
 
Cinsiyetçi bakış açısı ticarette de hakim
 
Toplumda çalışan kadınları yer yer baskılamaya yönelik bir algı olduğunu dile getiren Şimel, özellikle ticarette hakim olan cinsiyetçi bakış açısına dikkat çekiyor. Şimel, “Toplumda şöyle bir ön yargı var, ‘Erkektir kaybetse de bir şey olmaz’ ama kadın kaybettiğinde ‘Sen kadınsın kaybettiğin zaman ne olacak’ ön yargısı var. Ben bu durumu hem aile içinde hem de çevremde çok yaşadım” ifadelerini kullanıyor. Hayatı boyunca her alanda bir kadın olarak mücadele verdiğini söylerken kadınlarının emeklerini görünür kılmak adına da bu mücadelesini sürdürdüğünün altını çizen Şimel, “Maalesef şu an ülkede kadının emeği görünür değil. Aslında en çok kadın emek veriyor ama sistem onu görünür kılmıyor. Kadını evden çıkarmak istemiyor. Devletin, ‘Evinde otursun, kocasına itaat etsin, çocuklarına baksın’ gibi bir bakış açısı var” diyor.
 
‘Kadınlar işini severek ve hissederek yapıyor’
 
6 ay önce kurdukları kadın kooperatifinde çıkan bütün ürünlerin kadın eliyle hazırlandığını, hazır gıdanın olmadığını vurgulayan Şimel, “Oraya gelen insanların bizim yemeğimizi yemeleri ya da kahvaltılarını orada yapmaları çok değerli. Oradan memnun ayrıldıklarında kaliteli ürün ortaya çıkardığımız için çok mutlu oluyoruz. Kadın orada işini hissederek ve severek yapıyor. Öyle olduğu için de diğer yemek sektörlerinden çok farklı. Ayrıca yemeklerimiz eski tadı damakta bırakıyor” şeklinde konuşuyor.
 
Çalışma hayatında cinsiyet ayrımcılığı
 
Şimel, sosyal hayatında olduğu kadar çalışma hayatında da birçok sorunla karşılaştığını söylerken, kadın kooperatifini kurduklarında da çeşitli sorunlarla karşılaştığını ve hala da bu sorunların devam ettiğini aktarıyor. Şimel, “Ekonomik krizin pik yaptığı döneme denk geldi. Bu kriz bizi çok sarstı ama direndik ve bu mücadelemiz devam ediyor. En büyük sıkıntımız şu an ekonomik kriz. Özellikle iş alanında erkekler kadınları çok istemez. Çünkü erkek o gücü kaybedeceğinden korkuyor. Gerekli bir ürün aldığımızda bile erkeklerle muhatap oluyoruz ve erkekler o kadar çok bize sıkıntı çıkarıyor ki. Bir makine ya da deterjan alımında bile kadın olduğun için el altında kalmış ya da onların işine yaramayan ürünleri sana satmaya çalışıyorlar. Bu da başlı başına bizim esnaflıkta mücadele vermemiz gerektiğini gösteriyor” sözleriyle bu sorunlara işaret ediyor.
 
Şimel’den kadınlara mesaj
 
Kadınların yıllarca din adı altında sömürüldüğünü ve evlere hapsedildiğini kaydeden Şimel, “Şu an da o durum devam etmekte. Kadınlar modern bir şekilde eve hapsediliyor” diyor. Sistemin, “Kadını daha fazla nasıl eve hapsedebilirim” mücadelesi olduğuna değinen Şimel, 25 Kasım vesilesi ile de şu mesajı veriyor: “Kadınlar asla bu baskıya boyun eğmemeli, gücünün farkına varmalı. Kadınlar evin içinde de büyük bir emek sarf ediyorlar ve emekleri görülmüyor. Kadınlar ‘Yapamayız, evden hiç çıkamadık nasıl yaparız’ kaygısına düşmesin. Zaten dışarıda yapılan çalışmalarla evde yaptıkları çalışmalar arasında çok fark yok. Kadınlar gücünü göstermeli.”