Amed’deki yurttaşların zamlara isyanı

  • 09:05 26 Temmuz 2023
  • Emek/Ekonomi
AMED - Ardı arkası kesilmeyen zamlar karşısında zor durumda kalan yurttaşlar, “Her şeyin sorumlusu Erdoğan. Çünkü tek adam rejimiyle ülkeyi yönetiyor” dedi.
 
Üst üste gelen zamlar durmak bilmezken, ürünlerde fahiş fiyatların önü kesilmiyor. Suya, ekmeğe, giyime, ulaşıma ve akla gelen her şeye zamların yağdığı bugünlerde yurttaşlar en temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorlanıyor. Yurttaşları psikolojik açıdan da yıpratan kriz, insan ilişkileri üzerinde de olumsuz etkilere yol açıyor. Yediden yetmişe tüm toplum kriz karşısında geleceği için kaygılı. Krizin sorumluları ise hala çözüm üretmekten uzak. Amed’de mikrofon uzattığımız kadınlar, gelen zamlar ve ekonomik krizin yaşamlarına etkilerini anlatıyor.
 
‘Kaygılarım bitmiyor’
 
Ailesi Êlih’te yaşayan, ancak çalışmak için kardeşi ile Amed’e gelen Dilan Uruç, kendisinin sosyoloji, kardeşinin ise tıp okuduğunu paylaştı. Bu dönemde geçinmek için kardeşiyle bir işte çalıştığını söyleyen Dilan, “Öğrenci olduğumuz için ekonomik kriz en çok bizi etkiliyor. En çok eğitim konusu üzerinde durmamız gerekirken yarına nasıl çıkacağız derdine düştük” dedi. Ek iş yapmalarına rağmen geçinemediklerini dile getiren Dilan, “Bugün bir kafede oturmak istesek bir çay için 10 TL ödememiz gerekiyor. Yapabildiğimiz tek şey çay içmek. Çünkü her şeye çok zam geldi, çok pahalılaştı. Toplu taşıma ücretleri 10 TL oldu. Bu yüzden birçok yere yürüyerek ulaşmaya çalışıyorum. Eskiden babam hepimize yetişmeye çalışırdı ama şu an 5 kardeşiz ve 5’imiz de okuyoruz. Hangimize yetişebilir, para gönderebilir ki? Euro 30 TL oldu, her şey yurt dışından geliyor. Ekonominin düzelmesini nasıl bekleyebiliriz ki” diye sordu.
 
‘Hayallerimi çok sonraya erteledim’
 
Dilan, artık hayallerine çok uzak olduğunu eklerken, “Çocukluğumdan beri bir karavanım olsun istedim, onunla gezmek istedim. Şu an bırakın karavan hayalini ben ailemin yanına, Batman’a gidip gelirken zorlanıyorum. Çünkü yol masrafı 70 TL oldu ve dönüşle beraber 140 TL ödüyorum. Gezmeyi geçtim, artık ailemin yanına gidip gelirken bile yol masrafı yüzünden gidip gitmemek arasında kalıyorum. Gezme hayallerimi yıllar sonrasına erteliyorum. Onu da şöyle düşünüyorum, eğer bir gün yurt dışına çıkarsam Euro bazında para kazanmaya başlarsam gezebilirim. Şu an burada öğretmenler bile gezemiyor, ben kafede çalışarak nasıl gezebilirim ki” sözlerine yer verdi.
 
‘Tek adam rejimiyle ülke yönetiliyor’
 
Krizden etkilenenlerden biri de Aynur Işık. Kirada oturan Aynur, ev içi masraflarını en minimal düzeye indirmek zorunda kalmasına rağmen geçinemediğini ifade etti. Aynur, krizin asıl nedeninin iktidar olduğuna dikkat çekerken, “Durum o kadar kötü ki 150-200 lira gibi düşük bir fiyatla iki haftada bir pazar yüzü görüyoruz. Yapmış olduğum pazar sadece günü atlatmaya yetiyor. Şu an yine bir şeyler yiyebiliyoruz, gittikçe her şey daha da kötüleşiyor. Ayda 700 lira elektrik faturası, 350 lira su faturası ödüyorum. Eve giren asgari ücret hiçbir şeye yetmiyor. Asgari ücreti artırıyorlar fakat onunla birlikte her şeye de zam üstüne zam biniyor. Her şeyin sorumlusu Erdoğan. Çünkü tek adam rejimiyle ülkeyi yönetiyor” sözleriyle Tayyip Erdoğan’ın uyguladığı politikalar nedeniyle yoksulluğun derinleştiğini vurguladı.
 
‘Hayatım çalıştığım kafeden ibaret’
 
Pınar Yüce de, sadece ekonomik krizle değil, bu krizin kendisiyle getirdiği birçok krizi de yaşadığını dile getirdi. Pınar yaşadığı krizi şu şekilde anlattı: “Amed’e ilk yerleştiğimde ev kiram bin 500 TL’ydi, şu anda 4 bin TL ödüyorum. Faturalar önceden 120-200 TL gelirken şu an 400 TL geliyor. Yönetim tarafından maddi–manevi, duygusal ve fiziki anlamda sömürüldüğümüzü düşünüyorum. Gençler olarak bu durumun farkındayız ama değişime açık olmadığımızı düşünüyorum. Bize bir fırsat verildi, eğer değişime açık olsaydık değiştirebilirdik. 2 üniversiteden mezun olmuş biri olarak hepimizin bir kariyer hedefi var ama ben kariyer hedefimi gerçekleştirmek yerine kafede çalışıyorum. Bu durum gerçekten duygusal olarak insanı yıpratıyor. 4 yıl önce keman ve piyano kursuna gidiyordum, bu kurslar için ödediğim toplam ücret bin TL’ydi, şu an ikisinin toplam ücreti 5 bin TL.  O yüzden ara vermek zorunda kaldım. Şu an hayatım çalıştığım kafeden ibaret.”
 
‘Tahammülsüzleştik’
 
Ekonomik krizin insan ilişkilerini de etkilediğini belirtirken, insanların artık birbirlerine karşı tahammülünün kalmadığına değinen Pınar, “Kafe sektörlerine baktığımızda part-time çalışma süresi 8 saat ben 10 saat çalışıyorum. Sabah 10.00’dan akşam 20.00’ye kadar çalışıyorum. Sürekli koşuşturuyorum. Aldığım ücret 6 bin TL. Tek başıma evin hiçbir ihtiyacını karşılayamıyorum. Bu yüzden ev arkadaşı arıyorum.  Ekonomik anlamda çöküşte olduğumuz için hepimiz birbirimize tahammülsüzüz. Ev sahibiyle anlaşamıyorum, çalıştığım yerde patronumla anlaşamıyorum. Ekonomik kriz gençliğimi aldı. Sevdiğimiz her şeyden yoksunuz” dedi.
 
‘İzin günümde part-time çalışmayı düşünüyorum’
 
Mikrofonumuza konuşan bir diğer yurttaş da 3 farklı işyerinde çalışan 24 yaşındaki Evin Cengiz. Evin, birkaç yıl önce çalıştığı tek işyerinden aldığı maaşın kendisine yettiğini, ancak şimdi 3 farklı yerde çalıştığını söyledi. Evin, ekonomik krizin, kendisine etkilerini şöyle paylaştı: “Önceden ben 19.00’da eve giderken şu an 22.00’de eve gidiyorum. Sosyal hayatım kalmadı. Ayrıca ekonomik kriz yüzünden işyerlerinde küçülmeye gidildi. Bir işyerinde 3 kişi çalışırken, şu an 1’e inmiş durumda. Haftada 1 gün izin günüm var. Onda da acaba part-time bir işte mi çalışsam diye düşünüyorum. Çünkü buna mecbur kaldığımı görüyorum. Bir önceki ulaşım ücretinin 6.50 olduğunu daha sindiremezken, bir anda 10 liraya yükseldi. Günde kaç defa minibüslere biniyorum, yemek yiyorum. Kalanla da hangi giderimi karşılayacağım diye düşünüyorum.”
 
‘Kriz hepimizi yokluğa sürükledi’
 
Gülsüm Fidan, krizin herkesi yokluğa sürüklediğine işaret ederken “Artık hepimiz yok yaşıyoruz” sözlerini kullandı. Gülsüm kriz için, “ Her şeye yok demek zorunda kalıyoruz. Yaşam kalitemiz eskiye nazaran 10’dan 1’e düştü. Önceden bir şeyden 10 tane alabiliyorken şu an 1 tane alabiliyoruz. Yeni şeyler alma konusunda da küçülmeye gittik. Yeni şeyler almak yerine eskiyi tamir etme yolunu seçiyoruz. Çözümün gelmesi, yönetenin değişmesine bağlı” değerlemelerinde bulundu.
 
Bir savaştan başka bir savaşa…
 
Seniha Süslü 2015'te Sûr ilçesinde başlayan sokağa çıkma yasakları sonucu evinden çıkmak zorunda kaldığını paylaştı. Yeşil kartlı olduğunu hatırlatan Seniha, “Oğlum öğretmen ve o bana yardım etmezse aldığım 2 bin lirayla ben ve çocuklarım asla geçinemeyiz. Eşimi on yıl önce kaybettim ve tek başıma savaşın ortasından çıkıp bir yaşam inşa ettim. Hep zorlanmıştım fakat şu an zorlukların zirvesini yaşıyorum” sözlerini kullandı.