‘Kadın Yoksulluğuna Hayır’ kampanyası: Yoksulluk kader değil

  • 09:10 9 Nisan 2021
  • Emek/Ekonomi
 
Habibe Eren
 
İSTANBUL - Başlattıkları “Kadın Yoksulluğuna Hayır” kampanyasına ilişkin konuşan HDP Kadın Meclisi üyesi Semiha Şahin, yoksulluk ve şiddet arasındaki bağa dikkat çekerek, “Kadın, işten atılmışsa evde çalışan erkeklerin ücretine bakar hale geliyor. Kadın, ev içinde şiddet gördüğünde kapıdan çıkarken neler yaşayabileceğini hesap ediyor” dedi ve ekledi: “Yoksulluğun ve işsizliğin bir kader olmadığını birlikte tartışmak istiyoruz.”
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi 10 Şubat’ta başlattığı “Kadınlar için adalet” kampanyasının “Kadın yoksulluğuna hayır” şiarıyla ikinci ayağının startını geçtiğimiz günlerde verdi. Ege Bölgesi'nde başlatılacak program kapsamında Kadın Meclisi üyeleri fabrikalarda, atölyelerde ve birçok alanda çalışan emekçi kadınlarla bir araya gelecek, sorunlara karşı çözüm önerilerini tartışacak.
 
HDP Kadın Meclisi üyesi Semiha Şahin, başlattıkları kampanyaya ve kadın yoksulluğunun geldiği boyuta ilişkin konuştu.
 
‘Kadınlar ölüm ve açlıkla karşı karşıya kaldı’
 
Pandemi sürecinin herkesi çok etkilediğini ancak kadınların etkilenme oranlarının daha fazla olduğunu dile getiren Semiha, bu süreçte çok sayıda kadının ölüm ve açlıkla karşı karşıya kaldığını belirtti. AKP-MHP iktidarının ekonomi politikalarından dolayı birçok kadının pandemi sürecinde işten atıldığını söyleyen Semiha, “Aynı zamanda uzun saatler süren bakım hizmetleri ile birlikte sömürü daha da arttı. Kadın yoksulluğunun yanı sıra pandemide şiddetin çok arttığını gördük” dedi.
 
‘Yerelden merkeze merkezden yerele doğru giden bir çalışma’
 
Kampanya fikrinin HDP’nin bütçe çalışmaları sırasında tartışıldığını aktaran Semiha, “HDP’nin bütçe sürecinde ‘kadınlara bütçe’ kapsamında yapmış olduğu bir çalışma vardı. Bu kapsamda uzman kadın arkadaşların çalışmalarının yanı sıra Meclis’te her alanda kadınlara bütçe ayrılması noktasında çağrılar oldu. Hem kadın yoksulluğuna karşı farkındalık, hem kadınları bir araya getirmek istedik. Tüm bunların yanında adalet sorununu öncelikle kadınların yaşamış olduğunu gördük. Türkiye’de kadınların istihdam dışına itildiği ve yoksulluk gerçeği ile karşı karşıya kaldıklarını gördük. Kadın Meclisi ile yerel yönetimler ve tüm kurumlarımızda yaptığımız tartışmalarla bu dönemde iki temel sorun olduğu ve buna bir yanıt vermemiz gerektiğini düşündük. Bu kapsamda ‘Kadınlar İçin Adalet’ kampanyası başlığı altında, her alanda şiddet ile karşı karşıya kalan kadınlarla çalışma yapmak, aynı zamanda kadın yoksulluğu kapsamında emek alanında birlikte çalışma yürütmek kararı aldık. Yerelden merkeze, merkezden yerellere doğru giden bu çalışmanın kararını almış olduk” ifadelerini kullandı.
 
‘Yoksul kadın şiddet gördüğünde neler yaşayabileceğini hesap ediyor’
 
“Kadın yoksulluğu” kavramına değinen Semiha, kadınların, yoksulluğu erkeklere oranla daha fazla yaşamasının temel sebebinin toplumsal cinsiyet rolleri olduğuna işaret etti. Bir diğer faktörün ise “kadın emeğinin hane içinde katkı emeği olarak görülmesi” olduğunu kaydeden Semiha, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınların erkeklerle eşit çalıştığı halde eşit ücret alamadığını biliyoruz. Yine pandemi döneminde ilk önce kadınların işten çıkarıldığını söyleyebiliriz. Bu anlamıyla cinsiyet ayrımı olduğunu belirtmek gerekiyor. Elbette ekonomik kriz, sadece kadınları etkilemiyor. Genel anlamda bir işsizlik ve yoksulluk var ama bunun içerisinde ayırt edici noktalardan biri, kadınlar aynı zamanda cinsiyetlerinden kaynaklı bir yoksullukla karşı karşıya kalıyor. Kadın, işten atılmışsa babasının, abisinin evde çalışan erkeklerin ücretine bakar hale geliyor. Şiddet olgusuna da buradan bakmak gerekir. Ekonomik bağımsızlığına sahip olamayan kadın, ev içinde şiddet gördüğünde aynı zamanda kapıdan çıkarken neler yaşayabileceğini hesap ediyor. Aşama aşama tüm alana yayılan bir durum var.”
 
‘Yoksulluk kadın rengine büründü’
 
Semiha, Türkiye’de kadınların yüzde 60’ının hizmet sektöründe çalıştığını aktarırken, kadınların sömürünün en yoğun olduğu alanlarda çalışıyor olmasının var olan eşitsizliği ve yoksulluğu arttırdığına dikkat çekti. Semiha, “’Erkek de işten atılıyor kadın da. Bunda neden bir ayrımcılık söz konusu oluyor’ deniliyor. Bir yanı doğru ama oranlara baktığımızda hangi kesimin daha fazla işsiz olduğunu görebiliyoruz. Bölgeler açısında da bu eşitsizlik benzer şekilde devam ediyor. Metropollerde yaşayan yurttaşlarla bölgede yaşayanlar aynı yoksulluğu yaşamıyor. Bu anlamda yoksulluk kadın rengine, mor renge bürünmüştür diyebiliriz. Benzer bir şekilde yoksulluğun etnik bir ayrımcılığa da büründüğünü söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
 
‘Mücadeleyi kadınlarla birlikte yürüteceğiz’
 
HDP Kadın Meclisi olarak farkındalık yaratmak ve kadınlarla kendi sorunlarını konuşmak istediklerinin altını çizen Semiha, İstanbul özelinde kadınların yaşadığı sorunlara değindi. Yoksulluğun kalbinin İstanbul’da attığını ifade eden Semiha,  sözlerine şöyle devam etti: “Üretim bakımından da temel bir merkez burası. Şöyle bir şey değil bizim meselemiz: Biz kadınlara gideceğiz ve bütün sorunları çözeceğiz. Böyle bir yaklaşım içerisinde değiliz. Sonuçta bu mücadeleyi kadınlarla birlikte yürüteceğiz ve yerellerden kadınların bu çalışma içerisinde kendi durumlarını görmeleri önemli. Yoksulluğun ve işsizliğin bir kader olmadığını birlikte tartışmak istiyoruz. Bu kapsamda İstanbul’da da benzer buluşmaları gerçekleştireceğiz.”
 
‘1 Haziran’a kadar sürecek’
 
Önümüzdeki günlerde kampanyayı sürdürecekleri üç bölgeye dair programlar hazırlayacaklarını belirten Semiha, “Bunun planlamasını, henüz somut tarihlendirmesini yapmış değiliz. Çalışmalarımız ve sendikalarla görüşmelerimiz devam ediyor. Bu alanda çalışan kadın, göçmen, mülteci dernekleri ve kadın örgütleri var. Bu kesimlerle ön görüşme yapıp ortak bir çalışma planı çıkaracağız.  Kampanyayı 1 Haziran’a kadar sürdürmeyi düşünüyoruz. Ancak bu meseleler sadece dönemsel politikalarla çözülebilecek ya da taleplerin sadece dönemsel ziyaretlerle, karşılanabilecek bir durum olmadığını biliyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Olumlu dönüşleri olacaktır’
 
Bütçe çalışmaları döneminde HDP Emek Komisyonu’nun yürüttüğü “İş ve Aş  Buluşmaları”nda olumlu dönüşler olduğunu aktaran Semiha,  kadınlar olarak başlattıkları kampanyanın da kendilerine olumlu yansıyacağını söyledi. Semiha, “Bu süreçte yoksulluk ve şiddet belki çok öne çıkıyor, her birimizin canını yakıyor, acıtıyor ama bunun bir sebebinin de ekonomik kriz olduğunun, bunların yoksulluk girdabı içerisinde kaldığının farkındayız. Bu anlamıyla olumlu geri dönüşleri olacaktır diye düşünüyoruz. En azından kadınlar yalnız olmadıklarını, kendisi gibi yaşayan nice insan, milyonlarca kadın olduğunu biliyor. Yalnızlık, çaresizlik duygusu onları daha atıl bırakıyor olabilir. Belki bu anlamıyla birbirlerini güçlendirmeye dönük, dayanışma ve mücadeleyle birbirini sarmalayacak bir hat oluşacaktır” sözlerine yer verdi.
 
‘Her mahalle bir kadın kurumuna dönüştürülebilir’
 
“Kadın Yoksulluğuna Hayır” kampanyasının deklarasyonunda yer alan “Kayyumun kapattığı kadın merkezleri ve kooperatiflerini yeniden açacağız” sözlerine değinen Semiha, şöyle dedi: “Kürt kadın hareketinin içinden gelmiş olduğu deneyim ve mücadele birikimi nasıl bunları ortaya çıkardıysa yine yapacağız. Feminist, sosyalist ve emek hareketleriyle birlikte yürütülen, kazanılan bu mevzilerin gasp edildiğini biliyoruz ve bunlar nasıl geçmişte mücadeleyle kurulduysa, yine kuracağız. Bu sözü sadece bir ajitasyon sözü olarak kurmuyoruz. Kapatılan, merkezlerin binaları ve tabelalarıdır. Aslında her mahalle bu anlamıyla bir kadın merkezi veya kurumuna dönüştürülebilir. Elbette çok büyük bir gasp olduğunun farkındayız ama mücadelemiz gaspla son verilmiş bir mücadele değil.”
 
‘Planlama çalışmanın sonucuna göre ortaya çıkacak’
 
HDP Kadın Meclisi’nin bu süreci aynı zamanda “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” şiarıyla yürüteceğini aktaran Semiha, “10 Nisan’da Amed’de bir yürüyüş olacak. Ardından Van’da bir yürüyüş gerçekleştirilecek, yine İstanbul’da tüm eylemlerde yer alacağız. Öte yandan İstanbul Sözleşmesi nedir, neden bizim için önemlidir, yoksullukla bağı nedir, şiddetle kurulan ilişkisi nedir? Bunlarla ilgili de yerellerde çalışmalarımız olacak. Değişik kesimlerle görüşüyoruz. Eve iş alan kadınlarla görüşme yapacağız. İş kolları çok farklı, bu iş kollarının kendi özgünlüklerine dair sorunlar ve taleplerini topladıktan sonra bir araya getirmenin yöntemini konuşuyoruz. Buna dair çalıştay veya kurultay olabilir ya da bölgesel çapta bir araya gelişler olabilir. Bu, çalışmanın sonucunda ortaya çıkacak” dedi.