İşletme sahipleri: Devlet sorumluluktan kaçmak için mekanları açtı

  • 09:05 16 Mart 2021
  • Emek/Ekonomi
 
ANKARA - Kabare Platformu’nda yer alan işletmeciler, kafelerin en çok iş yaptığı saat olan 19’da kapanmasına tepki göstererek, işletmelerin açılma kararının nedeninin devletin kendi sorumluluğunu üzerinden atmak olduğunu belirtti. 
 
Koronavirüs (Covid-19) salgını son bir yılda yalnızca sağlık krizine değil ekonomik krize de yol açtı. Özellikle işletmelerin uzun süredir kapalı olması ciddi gelir kaybıyla birlikte esnafı borç içine soktu. Kabare Platformu’nda yer alan işletmeciler, mekanların açılmasının ekonomik olarak kendilerini daha fazla zorladığını belirterek, devletin sorumluluğunu yerine getirerek;  faizsiz kredi, kira yardımı gibi destek sunması gerektiğini vurguladı.
 
‘Geçmiş borçlarımız birikti ve hala da birikmeye devam ediyor’
 
Yaklaşık bir yıldır işletmecilerin pandemiyle mücadele ettiklerini belirten ‘Vengo Cafe’ işletmecisi Solmaz Saçılık, asıl mücadelenin şimdi başladığını vurguladı. Solmaz, “Geçmiş borçlarımız birikti ve hala da birikmeye devam ediyor. Kafeler açıldı ama sınırlı sure ve kapasiteyle açıldığı için açılmamızın bize bir avantajı olmadı. Hatta daha kötü şeylere yol açtı. Çünkü boşalttığımız kafelerimiz, mutfaklarımız, dolaplarımızı tekrardan doldurduk. Ama gelen misafirlerimiz çok az. Akşama 5, 6’dan sonra arkadaşlarımızın gelmesi kafenin kapanması bir oluyor.  Pandemi sürecinde biz kafeleri ara dönemlerde açtık ama bar ruhsatı olan arkadaşlarımız hala açılmadı. Biz Kabare Platformu olarak mücadeleye devam ediyoruz. Asıl mücadelemiz şimdi başlıyor ve zor bir süreç atlattık ama daha zor önümüzde diye düşünüyorum. Yani çok az iş var, yüzde 70 iş kaybımız var ve geriye kalan yüzde 30 gelirle de burayı çevirmek gerçekten çok zor, hatta imkansız. Aslında bizim şu an iyi işler yaparak hiç değilse geçmiş borçlarımızı kapatmamız gerekiyordu oysaki işletmelerimizi açtığımız günden itibaren zarar ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
 
‘Bütün toplumda geleceğini göremez ve umutsuzluk hakim’
 
İşletme sektöründe çalışan insanlar moral motivasyonu yüksek insanlar olduğunu ancak bu sürecin kendilerini kötü etkilediğini söyleyen Solmaz, sadece maddi olarak başlayan bir süreç değil, etkisi manevi olarak da süren bir süreç olduğunu ifade etti. Solmaz gidişata ilişkin, ‘Bütün toplumda geleceğini göremez ve umutsuzluk hakim’ diye belirterek, Ankara’da tekrar kafelerin kapanması söylentilerinin olmasının çalışanların motivasyonlarını düşürdüğünü söyledi. 
 
‘Haritaların renk değişimini kafeler üzerinden tartışmaya açıyorlar’
 
Pandemi sürecinin tamamlanmadığını ve zorlu geçeceğini ifade eden Solmaz, bundan kaynaklı işletmeciler için platform olarak destek istediklerini hatırlatarak,“Bizim açık olmamız devletin bize dair bir sorumluluğunun olduğu anlamına geliyor. Bizler hala vergilerimizi, SGK’lerimizi, kiralarımızı, faturalarımızı ödemeye devam ediyoruz. Devletten bunlara yönelik bir destek bekliyoruz Devlet şu an kendi sorumluluğunu üzerinden atmak için mekanları açtı. Aslında bu da sağlık olarak bir tehlikeye yol açtı. Haritaların rengi değiştiğini ve vaka sayısında artışın olduğu yine söyleniyor. Ama bunu da yine kafe, bar, restoranlar üzerinden tartışmaya açmaya çalışıyorlar ki bu da bilimsel olarak çok mümkün değil. Çünkü hastalık hemen bir gün de ortaya çıkmıyor. Biz şu an kongrelerin sonuçlarını yaşıyoruz” diye konuştu.
 
‘Kafelerin açılması real bir açılış değildir’
 
Kafelerin açılmasının real bir açılış olmadığına dikkat çeken ‘Sentez Kültür’ işletmecisi Dilek Işık, kapanış saatinin 7 olmasından kaynaklı iş yapamadıklarını belirterek,  “Uzun zamandır insanların içeriye kapanması, özgürlüklerin kısıtlanması kafelerin kısıtlı açılmasının biraz mutluluk yaşıyoruz. Müşteriler 
7 gibi gelmeye başlıyor, ancak 7 kapanış saati olunca ekonomik olarak bir geri dönüş sağlamıyor.Aslında bu kafelerin açılmasının durumu şu: Onlar bize karşı nasıl yapmaları, nasıl bir tavır sergilediklerini çok iyi biliyorlar ama biz karşılık olarak ne yapmamızla ilgili eğitilmiş değiliz. Çünkü biz bu süreci yeni yeni yaşayarak öğreniyoruz. Tabi ki saat 7 denmesinin sebebi, insanların işten çıkıp gelemeyecekleri biliyor olmalarıdır. Bu nasıl bir kasıt, bu nasıl bir açılma fikri anlamış değiliz açıkçası” ifadelerine yer verdi.
 
‘Ciro normalde yaptığımız işin onda biri’
 
Pandemide kafelerinin cirosunun normal zamana göre kazandıklarının onda biri olduğunu kaydeden Dilek, “Onda biri karşılamak için de gelen paralar yaptığımız harcamalara gidiyor. Bizim cebimize gelen bir artı değer yok ama şanınız var, açmak zorundasınız, çünkü ayaktasınız ve öyle bir duruş sergilemek zorundasınız. Bir de şunu önemsiyorum birbirimizi özledik, birbirimize bakıp sohbet etmek, biz varız ve hala buralardayız, diyebilmek için mücadele ediyoruz. Ankara’da tekrar kafelerin kapanması konuşulması bir suru parametre var. Bizler ilk açıldığımız günden itibaren zaten rakamlar yükselmeye başladı. Ama ‘o büyük yetkili dostlarımızın’ bize söylediğine göre bir kuluçka süresi var. Diyelim ki ortalama 9 gün, eğer kafelere bağlı olarak bir artış söz konusuysa 9 gün sonraki veriler bizim üzerimizden söylenebilir. Ama dün, bugün, bir önceki haftanın artıştan ‘kafeleri açtık da bakın böyle oldu’ gibisinden birileri bir şeyler söyleyecek olursa kendilerini yalanlamış olurlar. Ya da bu virüsün kuluçka dönemi yok gibi bir şey algılamamız gerekiyor” dedi.
 
‘Geleceği de göremiyoruz’
 
‘Destar Cafe’ işletmecisi Nurcan Aktay, bu zamana kadar kimsenin işletmecilere yardım etmediğini, yetkililerin bir ara kira konusunda yardımcı olacaklarını söylediklerini ancak hiçbir konuda yardımcı olmadıklarını ifade etti. Nurcan, “Zaten bizim borçlarımız var ki biz kiramızı da veremiyorduk. Kafe sahibine ‘kapalıyız ne yapabiliriz’ diye söylüyorduk. Ancak şu an kafeler 7’ye kadar açık. Oysa kafe toplum yeridir, sohbet yeridir. İş de çalışan bir insan 5-6 gibi işten çıkıyor. Kimse yarım saat için kafeye gitmek istemez. Sizin de şu an gördüğünüz gibi kafenin içi boş, kimse yok. Sabahtan akşama kadar 5 kişi ya gelir ya da gelmez. Şu an kafe açık gözüktüğü için kafe sahibi ‘artık kiranızı yavaş yavaş ödeyin’ diyor. Yetkililerden hala da bir yardım yok. Dolayısıyla geleceği de göremiyoruz. Biz şu an ne kapalıyız ne de açığız. Durumumuz bundan ibaret” dedi.
 
‘Gelecek günlerin kaygısını yaşıyoruz’
 
İşletmecilerin sıkıntı yaşadıklarını vurgulayan Nurcan,  sözlerine şöyle devam etti: “Ben ailemden yardım alıyorum ve kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Ben 40 yaşımı geçiyorum hala öğrenciler gibi, çocuklar gibi, gençler gibi abimin, ablamın eline bakıyorum. Devletin kadınlar politikaları olmak zorunda, çünkü bu süreç en çok kadını etkiledi. Ben 40 yaşını geçen biri olarak, 20 yaşımdan beri çalışarak ömrümü geçirdim. Aslında şu an artık biraz rahat etmem gerekiyordu. Hala da çalışıyorum, gelecek günlerin kaygısı olmasaydı günü gününe yaşayacaktık ancak endişeliyiz. Şu an kafelerin açılıp kapatma gibi söylemlerin olması ideolojiktir. Çünkü AVM’ler, spor salonları açık, yine bakıyoruz maçlar yapılıyor. Siyasetçiler bu yasakları getiriyorlar ama toplantılarını, salonlarını dolduruyorlar.Aslında her şey meydandadır ve devlet, ben bir sosyal devletim, diyor. Bir yıla yakındır mekanlarımız kapalıydı. Ama şu anda açık olmasıyla kapalı olması pek bir farkı yok. Bize destek vermeleri gerekiyor. Biz hibe ve faizsiz kredi istiyoruz, kira için de yardım istiyoruz.”