‘Zordu ama başardım’

  • 09:02 22 Temmuz 2020
  • Emek/Ekonomi
AĞRI - Suzan Sürmeli, Ağrı’da çok uzun süredir esnaflık yapan kadınlardan biri. Arıcılık yaparak dükkânında bal satan Suzan, “Zordu ama başardım” diyor. 
 
Toplumsal cinsiyet kalıpları ve eril zihniyetin yaşamın her alanında soyutlamak istediği kadınlar, erkek egemen sisteme meydan okuyor ve kendini her alanda var etmeye devam ediyor. Feodal kalıpların  yoğunlukta olduğu toplumu değiştirmek kadınlara ön açıcı olmak isteyen Suzan Sürmeli (58) Ağrı’da 44 yıldır emeğiyle ekonomik alanda mücadelesini sürdürüyor. 
 
‘Bir kadın var’ deyip geri gittiler’
 
Hayatının her evresini arıcılık yaparak geçirdiğini ifade eden Suzan, bal satarak geçimini sağlıyor. Aynı zamanda öğretmen olan Suzan, öğretmenlik yaptığı dönemlerde okul çıkışlarında tezgâh başına geçerek yeni bir mesaiye başlıyor. Çalışmanın kendisine mutluluk verdiğini dile getiren Suzan, “Ağrı’da kadın olmak daha zor. Okul çıkışlarında tezgaha gelirdim insanlar başını kapıdan uzatır ‘Aa burada bir kadın var’ diyerek geri giderdi. Fakat çalışmak isteyen kadınlara ön açıcı olmak istedim. Beni görüp giden insanları buna alıştırmak zorundaydım. Bunu hedeflemiştim, bu basamakları yorulsam da çıkacaktım. Zordu ama başardım. Şimdi ben yokken dükkâna girmiyorlar, ‘Suzan hoca nerde’ diye soruyorlar. Çünkü onlara sevgi verdim, kazandım. Tezgâhımda mutluluk var, huzur var. Satışa sunduğum malımın içindeki kalitesini bildiğim için içim rahat pazarlayabiliyorum. Yemediğim ürünü tezgâhıma ne koyarım ne de satarım” diyor. 
 
‘Her köşeye bir kadın koysan sorunları çözer’ 
 
Birçok kişiye istihdam alanı oluşturduğunu söyleyen Suzan, çalışma hayatı boyunca insanlara dokunduğunu, sayısız dostluklar kazandığını ifade etti. Suzan, “Sokakta bağımlı madde kullanan çocukları iyileştirdim. Şimdi de kız çocuklarını okutmak için çalışmalar yürütüyorum. Kendi imkanlarım dahilinde  dokunabilirsem, onların o günkü harçlığını çıkarabilirsem ne mutlu bana. Ömrümün sonuna kadar da sürdüreceğim. Elinden tutuğum insanları yalnız bırakmayacağım, onların nasibini kesmeyeceğim. ‘Kürt yapamaz, Türk yapamaz’ diye bir şey yok. Biz birbirimizi kucaklamalıyız, hiçbir şey çözümsüz değildir. Her şeyi çok rahat çözeriz. Ben bazen düşünüyorum, benim gibi kadınlardan her köşeye bir tane koysak tüm sorunlar ortadan kalkar. Kadının dokunduğu her yerde çiçek açar, gül açar” ifadelerine yer veriyor. 
 
‘Kadın hiçbir sayfadan eksik kalmamalı’
 
“Kadın dört duvar arasında pasta börek yapmamalı, halı kilim yıkamamalı” diyen Suzan, kadının ev içi emeğinin hiçbir şekilde görülmediğini, parasının da güvencesinin de olmadığını vurguladı. Erkeklerin de kadına “Akşama kadar oturuyorsun” muamelesi yaptığını dile getiren Suzan, “Bu yüzden kadınlar kendi ekonomik özgürlüğünü sağlamalı. Evde çalışan kadınlar daha çok yoruluyorlar ama bir karşılığı yok. Oysaki o kadının sırtında Ağrı Dağı kadar yük var. Kadınlar yaşamın her alanında yer alsın” diye belirtiyor. 
 
‘İnsanlar hazıra kondu’
 
Eskiden çok daha zor zamanların yaşandığını sözlerine ekleyen Suzan, “1972 yılında Sivas’ın Koyulhisar Bahçeköy okulunda öğretmenlik yapıyordum. Aydınlanmak için gaz lambası bile yoktu, çıra yakıyordum. Onların örf adetlerine göre kıyafetlerini giydim, dağa, taşa çıktım, omuzumda su taşıdım, köy tandırlarında ekmek pişirdim. Şimdi bakıyorum insanlar hazıra alıştı, internet, telefon insanların hayatına girdi ve beyinlerini mahvetti. Küçük çocukların bile elinde telefon düşmüyor. Ne kadar yanlış bir şey. Artık her şey lezzetini kaybetti” diyor.