Abdullah Öcalan Lozan Antlaşması için ne dedi?

  • 09:01 22 Temmuz 2024
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - İmralı Adası’nda Lozan Antlaşması’na ilişkin birçok kez değerlendirmeler yapan PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Toplumsal Lozan” ve Lozan’ın güncellenmesine işaret etti, Kürtlerin ve Türklerin kazanmasının da bununla olacağının altını çizdi. 
 
Kurdistan’ın Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında dört parçaya bölünmesine neden olan Lozan Antlaşması 101 yılı geride bıraktı. 20 Kasım 1922 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde başlayan ve 24 Temmuz 1923’te sonuçlanan görüşmelere Fransa, İtalya, Britanya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Türkiye ve Yugoslavya katıldı. Görüşmelerin ardından alınan karar, Kurdistanın parçalanması ve statüsüz bırakılması oldu. 
 
Lozan Antlaşması'nın yüzüncü yılında başta kadınlar olmak üzere Kürt halkı Kurdistan, Türkiye ve dünyanın birçok yerinde çalıştaylar, konferaslar, toplantılar gerçekleştirdi, ortaya çıkan sonuçları kamuoyu ile paylaştı. 
 
Bu gün de Kürt halkının inkar ve imha edilmesi üzerine inşa edilen Lozan’a karşı Kürt halkının mücadelesi ve tartışmalar sürerken, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda yaptığı değerlendirmeler ve Lozan tespitleri güncelliğini koruyor. Aynı zamanda “Toplumsal Lozan”, “Lozan’ın güncellenmesi” değerlendirmeleri de çözümün yolunu gösteriyor. 
 
‘İkinci Lozan veya Lozan’ın tamamlanması’
 
Abdullah Öcalan 2008 yılı Aralık ayı başında avukatları ile yaptığı görüşmede “Sevr Antlaşması’nı İngilizler dayattı, ben Sevrci değil, Lozancıyım. Lozan’a gidilirken iki Kürt milletvekili götürülmüştü. Orada ‘Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak buradayız’ denilmişti ama gereği yapılmadı. Türkler açısından Lozan tamamlanmıştır. Kürtler açısından bugün tamamlanması gerekiyor. Ben buna İkinci Lozan veya Lozan’ın tamamlanması süreci diyorum. Lozan’ın tamamlanması cumhuriyetin demokratikleşmesiyle olacaktır” değerlendirmesi ile Lozan Antlaşması’nın Kürt halkı açısından tamamlanması gerektiğine vurgu yaptı.  
 
‘Kürtler kendi Lozanımızı güncellemek istiyoruz demeli’
 
Abdullah Öcalan, aynı yıl 10 Aralık günü yaptığı görüşmede de “Kürtlerin Sevr Antlaşması’nı kabul etmiyoruz, kendi Lozan’ımızı güncellemek istiyoruz” vurgusu yaparak şu değerlendirmeyi yaptı:  “Lozan imzalanırken İsmet İnönü, yanında iki Kürt milletvekili de götürerek, ‘Bunlar Kürt’tür, Kürtlerin temsilcisidir’ diye tanıtmış; ‘Biz sorunu kendi içimizde çözeceğiz’ demiştir. İsmet İnönü’nün yanında götürdüğü milletvekilleri Diyarbakır milletvekilleriydiler. Bunlardan biri Fevzi Bey’di. Lozan’ı güncelleyerek İkinci Lozan’ı hayata geçirmeliyiz. Böylece Misak-ı Milli de genişletilir. Suriye, Irak ve İran’daki Kürtler de dâhil edilir.” 
 
‘Ortak yaşam mümkün’
 
“Benim Misak-ı Milli anlayışım, İdris-i Bitlisi’nin anlayışı değildir. Ben Suriye, İran, Irak ile gönül bağı, dostluk bağından söz ediyorum” diyerek hem Misak-ı Milli hem de birliğe dikkat çeken Abdullah Öcalan, “Özgünlükler korunarak birlikte yaşayabilecekleri alanlar yaratmak için söylüyorum. Demokratik Konfederal sistem dediğim de budur. Parçalar özgünlüklerini koruyarak, bir araya gelip, tüm halklarla, Araplarla, Azerilerle, Farslarla, Türklerle bu temelde birlikte yaşam mümkündür. Bakın, dikkat edin, bölücülük demiyorum. Ben gönül bağı diyorum, kötülük bunun neresinde, bölücülük bunun neresinde?” çözüme işaret etti. 
 
Kürt halkının haklarına vurgu
 
Abdullah Öcalan’ın Lozan Antlaşması’na vurgu yaptığı avukat görüşmelerinden biri de 14 Ocak 2009 tarihindeki görüşme. Abdullah Öcalan, şu noktalara dikkat çekti: “Misak-ı Milli güncelleştirilebilir derken Irak’taki ya da başka yerdeki topraklar Türkiye’ye katılmasını kastetmiyorum. Misak-ı Milli, o zaman şu an Irak’taki toprakların bir kısmını Süleymaniye’ye kadar kapsıyordu. Musul-Kerkük 1926’da İngilizlerin müdahalesiyle Irak’a bağlanıyor. Parmak kadar bir ada ülkesi olan İngiltere, tüm dünyayı parmağında oynatıyor. Bugün de İngiltere, dünya siyasetine egemendir. Sykes-Picot anlaşmasının da gündemleştirilmesi lazım. Kasrı Şirin Antlaşması’nın da güncelleştirilmesi lazım. Kasrı Şirin Antlaşması da o zamanki feodaller tarafından yapılmıştır. Lozan Antlaşması’nın altında Kürt milletvekillerinin de imzası bulunmaktadır. Lozan Kürtler açısından eksik kalmıştır. Misak-ı Milli Kürtler bakımından eksik kalmıştır. Bugün bunların demokratik çözüm ve yöntemlerle tamamlanması, Kürtlerin haklarının tanınması lazım.” 
 
Cumhuriyetin demokratikleşmesi
 
Orta Doğu’da demokratik konfederal bir sistemin geliştirilmesinin halklar açısından önemine işaret eden Abdullah Öcalan, aynı görüşmede şu değerlendirmeyi yaptı: “Halkları bir araya getiren kurumlar oluşturulabilir. Mesela Kerkük’te halkların demokratik ilişkisini sağlayan bir dernek kurulabilir. Hewlêr’de kurulabilir. Beyrut’ta kurulabilir. Bunların içinde Türkmenler, Süryaniler de olabilir. Bir başlangıç da olsa, bunlar yapılabilir. Halklar arasındaki bu demokratik ilişkiler geliştirilirse, Orta Doğu’daki ulus-devletler aşılabilir. Ben cumhuriyete karşı değilim, mevcut cumhuriyetler demokratikleştirilmelidir. Türkiye katı ulus-devlete dönüştürüldü. Orta Doğu’da ulus-devletlerin aşılması lazım. Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılmasıdır bizim isteğimiz.” 
 
Cumhuruyetin kuruluş felsefesi
 
Hemen hemen her görüşmede Lozan’a işaret eden ve değerlendirmeler yapan Abdullah Öcalan, 21 Ocak 2009 tarihli görüşmede de “Büyük Kurdistan projesi de Sykes-Picot ile hazırlanmıştır. Her türlü oyunu oynuyorlar. Ben bunun için Misak-ı Millinin güncellenmesi lazım dedim. Peki, bu bölücülük mü? Hayır, bizim çözüm anlayışımızda bölücülük yok. Cumhuriyete, sınırlara karşı değiliz. Benim amacım Misak-ı Milli döneminde, cumhuriyetin ilk yıllarındaki ruhu, ilkeleri görünür hale getirmektir. Benim çağrım, Cumhuriyetin kuruluş özüne, kuruluş felsefesine çağrı yapmaktır” dedi. 
 
5 ilke
 
Abdullah Öcalan, Kürtlerin Lozan’ın güncelleştirilmesi için konferans ve çalıştaylarla ilkeler etrafında tartışması gerektiğine işaret eden Abdullah Öcalan, “Beş İlke Şartı” vurgusu yaparak, ilkeleri de şu başlıklarla dile getirdi: 
 
Savaş ve barış ilkesi
 
“Savaş neyi getirir neyi götürür, ne anlam ifade ediyor? Barış neyi getirir neyi götürür, kime ne kazandırır? Barış nasıl sağlanır? Bunların açıklığa kavuşturulması lazım. 
 
Birlik ilkesi
 
Türkiye’deki Kürtler, İran’daki Kürtler, Suriye ve Irak’taki Kürtler kendi aralarında bu durumu tartışırlar. Bu, Kürtlerin kendi aralarındaki birliktir. Bulundukları devletin sınırlarına karşı değildir. Türkiye’deki Kürtler, Türkiye’yle sorunlarını demokratik şekilde çözme yöntemini tartışırlar. İran’daki Kürtler, İran’la kendi sorunlarının demokratik çözüm yöntemini tartışırlar. Ancak Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki Kürtler, kendi aralarındaki ilişkilerini ve birliklerini kurarlar. Bu durum o devletlere karşı değil, Kürtlerin kendi demokratik konfederal sistemlerinin kurulmasıdır. Burada çözüm ulus-devlette değil, ulus-devlet çözümsüzlüktür. Büyük Kurdistan çözüm değil, kan gölüne dönüştürür. Küçük Kurdistan da çözüm değil. Çözüm olan demokratik konfederalizm ilkeleri çerçevesinde örgütlenmektir.
 
Demokratiklik ilkesi
 
Bu ilkenin uygulanması şudur; Kürtlerin haklarının ve örgütlenmelerinin önündeki bütün engellerin kaldırılmasıdır. Anayasal, yasal bütün engellerin kaldırılıp demokratik dönüşümün hayata geçirilmesidir.
 
Kültürel Haklar ilkesi
 
 Kürtlerin kültürlerinin bir bütün olarak tanınması ve hayata geçirilmesidir. Bütün bu ilkelerin açıklığa kavuşturulması lazım. Bunların ne anlama geldiği, bunların sınırlarının ne olduğu hepsi belirlenmelidir.
 
Demokratik siyaset-sosyal şart
 
Demokratik Siyaset İlkesi eklenebilir. Sosyal Şart da ileri sürülebilir. Sosyal, eğitim ve ekonomi de ilke şartı olarak bunlara eklenebilir.”
 
Lozan’ın Kürt ayağının tamamlanması
 
4 Şubat 2009 tarihinde de avukatları ile yaptığı görüşmede Abdullah Öcalan, Lozan Antlaşması’nın güncellenmesini, Lozan’ın yarım kalan Kürt ayağının tamamlanmasını şöyle değerlendirdi:  “Lozan sürecinde Kürtler Cumhuriyetle birlikte hareket ettiler. Bu dönem de Lozan’ı yeniden inşa ederek yarım kalan Kürt ayağını tamamlamalılar. Bu da Kürtlerin demokratik özgürlüklerinin, haklarının tanınması, anayasal-yasal güvenceye alınmasıyla olur. Kürtler bunun için çalışmalıdır” diye önerdi. 
 
Demokratik Lozan ‘Kürtlerin Lozan’ı’
 
27 Mart 2009 tarihli görüşmede cumhuriyetin Lozan ile kurulduğunu hatırlatan Abdullah Öcalan,  Demokratik Cumhuriyet'in de "Kürtlerin Lozan'ı" ile kurulabileceğinin altını çizdi. Demokratik Cumhuriyet'in demokratik uzlaşı olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, "İki halkın uzlaşısı demokrasiyi getirir. Cumhuriyetin kurulması ne kadar önemliyse, cumhuriyetin demokratikleşmesi de cumhuriyetin kurulması kadar önemli ve anlamlıdır. Kürtlerle Türklerin stratejik ortaklığıdır; iki toplumun bir arada yaşaması, hatta kardeş olmasıdır. Bu yapılırsa, Orta Doğu’da öncü bir rol oynanır. Kürtler demokratizmi sağlarsa, demokratizm tüm Orta Doğu’ya yayılır" değerlendirmesi yaptı. 
 
‘Toplumsal Lozan’ önerisi
 
Abdullah Öcalan, 1 Temmuz 2009 tarihli avukat görüşmesinde, tüm sorunların çözümü için “Toplumsal Lozan” önerisinde bulunarak "1920'lerdeki Lozan, ulusal Lozan'dır. Bu Lozan’la, cumhuriyet kuruldu. Bu cumhuriyet bugüne kadar demokratikleştirilmedi, şimdi demokratikleştirilmeye ihtiyacı var. Bu nedenle Toplumsal Lozan diyorum. Bu toplumsal Lozan’la, toplumun tüm kesimleri demokratikleştirilecek. Bugün bunun zemini de vardır. Ancak çok çalışılması gerekiyor. Bunun derinliğine iyi anlaşılması lazım. Kürtler Toplumsal Lozan’a iyi hazırlanmalıdır. Bu Toplumsal Lozan’la, Kürtler demokratikleşmenin öncülüğünü yapacak. Kürtler, toplu halde, toplum olarak bir savaşa hazırlanır gibi Toplumsal Lozan’a hazırlanmalıdır" çağrısı yaptı.
 
Lozan’ın güncellenmesi: Kürtlerin ve Türklerin kazanması
 
Lozan’ın güncellenmesiyle Kürtlerin de Türklerin de kazanacağına 17 Mart 2010 tarihli avukat görüşmesinde vurgu yapan Abdullah Öcalan, şunları belirtti: “Lozan’ın güncellenmesi demokratik ulus, demokratik cumhuriyet, demokratik vatandır. Ben bu temelde buradan demokratik çözüm için, barış için çok çabaladım. Ama çabalarım ortada kaldı. İyi anlatılırsa Türk halkının yüzde 90’ı bu sürece gelir. Sorumluluk alınmalıdır.”