Postallara takılan gözler… 2021-01-17 09:05:20   Mizgin Deniz   HABER MERKEZİ - Haydi çocuklar toplanın sizlere "militarizmin  zehir şerbetini tattıracağız" haberini ballandıra ballandıra veren bir medyayı anlatacağız…  Çek, yaz ve yayınla, ardından kafanı yastığa koy… Peki, postallara gözleri takılan çocukların fotoğraflarını medya  nasıl görecek?    “Ölmek, kırmızı olmaktan iyidir-Besser tot als rot-” bir dönemler Hitler’in sloganı olarak radyolarda yayınlanıyormuş.  Bu slogan çocuklar için söylenen ve özel kamplarda her sabah onlara verilen oyuncaklar yerine silahlar eşliğinde çocuklara bir gurur abidesiymiş gibi söylüyorlarmış. Hafızalara kazınan fotoğraflarda çocukların savaş ortamına nasıl vicdansızca kullanıldığını görünce iktidarların despotların medya yoluyla kendilerini nasıl meşrulaştırdığına tanıklık ediyoruz. Gün değişir dönem değişir ama diktatörlüğün adı da şekli de değişmez… Kimi bıyıklı kimi zayıf kimi ise uzun… Sonuç hep aynı, kapıdan baktıran fotoğraflar…   Yukarıda söz ettiğim bu durumu geçenlerde haber sitelerini taratırken karşılaştım. Evet okuduğum izlediğim birçok filmde bu sahneleri gördüm gördük. İşgal altında olan ve her gün binlerce hak ihlalleri ile karşılaşan çocuklar bir kez daha ana akım medyanın yani DHA’nın istismarı ile yüz yüze kaldıklarını görüyoruz.  Gün içerisinde yüzlerce bombanın patladığı  Serêkaniyê ve Girê Spî’de çocuklar militarizmin gölgesinde istismar edilerek haber adı altında servis ediliyor. Geçtiğimiz günlerde DHA’da geçen bir haberde  Serêkaniyê ve Girê Spî’de postallı Türk askeri  çocukları ders görecekleri sınıflara toplayarak “nasıl mayın patlatılacağı” adı altında çocukları istismar ediyor.   Bu tür sahneleri sınırın bu tarafında da çokça gördük ve şahit olduk. 90’lı yıllarında Kürt çocuklarını Kürdistan’da  toplayan askerler postallar eşliğinde ‘Ne mutlu Türküm” dedirterek kameralara çekti. Bu kameraların orada görevi yine bir Hit’ler dönemini hatırlatırken, o çocukların an’ların da ise bir travma yaşattığı hiç tartışılmayacak bir durum.   Bu konu üzerinde yazılıp çizilecek tonlarca haber ve görünler var. Benim, sizin  ve hepimizin devletin kurumlarında yaşadığı bu istismarın gerekçesi ise  diktatörler için çok basit. İşgal altında olan topraklar da herkes işgal edenin ideolojisini benimsemesi gerektiği mesajı verilirken 2 yaşında olan bir çocuğun gözlerini askerlerin postallarına bakarak fotoğraf karesinde yer alması fotoğrafı çeken yayınlayan sorumlulara ne hissettiriyor?    Her hafta medya kritik köşesinde gazeteci arkadaşlar “medya da olmaması gereken” durumları eleştirerek yazıyor. Okuduğum her yazıda “şaşma” telkinin de bulunuyorum kendime çevremdekilerine… Buna alışmak ve dayatılan medya dilini de kabul etmemek tabi ki de biz gazetecilerin görevi.