14 Eylül 2022: 22 ülkeden 350 avukat İmralı’ya gitmek için başvuru yaptı

  • 09:08 14 Eylül 2023
  • Tarihte Bugün
 
İmralı’da ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için 22 ülkeden 350 avukat Adalet Bakanlığı’na mektup gönderdi. Gönderilen mektubun ardından avukatlar Belçika’nın başkenti Brüksel'de düzenledikleri basın toplantısıyla mektubu kamuoyuyla paylaştı. 
 
Mektubu avukatlar adına, Demokrasi için Avukatlar Sendikası (SAD) Başkanı ve Avrupalı Demokrat Avukatlar’dan (AED) Hélène Debaty okudu.
 
Mektubun tamamı şu şekilde:  
 
“Hapiste tutulan Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde avukatlarıyla görüşmeleri hukuka aykırı olarak engelleniyor. Abdullah Öcalan'ın 7 Ağustos 2019'dan bu yana avukatıyla görüşmesine izin verilmezken, Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar'ın İmralı Adası'na nakledildikleri 2015 yılından bu yana bir kez bile avukatlarıyla görüşmesine izin verilmedi. İmralı Cezaevi'nde 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana özel ve ayrımcı bir tecrit uygulanıyor. Avukatla görüşme yasağı 27 Temmuz 2011'den itibaren 2 Mayıs 2019 tarihine kadar 8 yıldır aralıksız olarak sürüyor. 2019 yılında İmralı’ya 5 avukat ziyareti gerçekleştirilmiştir. Son avukat ziyaretinden sonra 7 Ağustos 2019’da yasak yeniden başladı.
 
Haber alınamaması endişe verici
 
Son olarak 25 Mart 2021’de gerçekleşen kısa bir telefon görüşmesinden bu yana Öcalan'dan haber alınamadığını belirtiriz. Bu endişe verici bir durum. Türkiye'deki meseleleri yakından takip eden bir avukat olarak, bu durumun siyasi ve sosyal etkisinin çok iyi farkındayız. CPT, İmralı Cezaevi'ne 2019 yılında yaptığı ziyarete ilişkin 5 Ağustos 2020 tarihinde yayınladığı raporunda, Öcalan ve diğer üç mahkumun dışarıyla temaslarının tamamen yasaklanmasını değerlendirdi. CPT, böyle bir durumun ilgili uluslararası insan hakları belgelerine ve bir tür iletişimsiz hapis cezası olarak dünya standartlarına aykırı olduğunu biliyor. Öcalan ve diğer tutuklulara yönelik savunma hakkına ve tecrit durumuna sürekli müdahale, ELDH, AED ve Avukatlar İçin Avukat gibi uluslararası hukuk örgütlerinin açıklamalarına ve geniş bir avukat ağının farklı vesilelerle eleştirileriyle tepkilere yol açtı.
 
775 avukattan Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru hatırlatması
 
10 Haziran 2022 tarihinde 29 farklı baroya kayıtlı 775 avukatın, Sayın Abdullah Öcalan, Sayın Hamili Yıldırım, Sayın Ömer Hayri Konar ve Sayın Veysi Aktaş'ın İmralı Cezaevi'nde hukuka aykırı avukat ziyareti yasağına son verilmesi için avukat ziyareti yapmak talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu hatırlatmak isterim. İmralı Cezaevi'ne avukat ziyareti yasağı, 2015 yılında güncellenen Birleşmiş Milletler (BM) Mahpuslara Uygulanacak Muameleye İlişkin Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları), CPT'nin tavsiyelerini ve Türkiye'nin İnfaz Yasasını (5275 Sayılı Kanun) açıkça ihlal etmektedir. Devletlerin bir tutuklu ve hükümlülerin kimlikleri ve cezalarının niteliği ne olursa olsun haklarını kullanabilmelerini sağlama yükümlülüğü vardır. Ayrıca, Birleşmiş Milletler avukatların rolüne ilişkin temel ilkelerinde, özellikle temel İlke 8 ve 16.1'de belirtilen avukatların hak ve ayrıcalıklarının da ihlalidir.
 
Temel ilkelere atıf
 
Temel İlke 8 çok açıktır; ‘Tutuklanan, gözaltına alınan veya hapsedilen tüm kişilere, gecikme, dinleme veya sansür olmaksızın ve tam bir gizlilik içinde bir avukat tarafından ziyaret edilmeleri ve bir avukatla iletişim kurmaları ve danışmaları için yeterli fırsat, zaman ve olanaklar sağlanacaktır. Bu tür istişareler, kolluk kuvvetlerinin görüş alanı içinde olabilir, ancak duruşma dışında olabilir.’ Benzer şekilde, Temel İlke 16’da ‘Hükümetler, avukatların, tüm mesleki işlevlerini gözdağı, engelleme, taciz veya uygunsuz müdahale olmaksızın yerine getirme ve yurt içi ve yurt dışı seyahat etme ve müvekkillerine hem kendi içlerinde özgürce danışmasını sağlamalıdır’ denilir. Hükümlü ve Tutukluların Ziyaretleri Hakkında Yönetmelik'in 25'inci maddesine göre, yabancı avukatlar, vekaletname olmaksızın da olsa, Türkiye Cumhuriyet'inin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve mütekabiliyet ilkesine uymak kaydıyla Türkiye'de hüküm giymiş bir kişiyi görme hakkına sahiptir.
 
Görüşme talebi
 
Türkiye'deki meslektaşlarımızın savunma hakkının tecridine ve ihlaline karşı süregelen çabaları, esasen Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde, özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde korunan hakların hayata geçirilmesi için verilen bir mücadeledir. Bu nedenle, Abdullah Öcalan ve İmralı'da tutulan diğer tutsaklar, Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar ile ilgili yönetmeliğin 25. maddesi kapsamında görüşme talebimi size sunuyorum.”
 
Tarihte bugün yaşanan diğer önemli gelişmelerden bazıları şu şekilde: 
 
1816: ABD’li yazar ve editör Mary Hall Barret Adams bugün doğdu. Hıristiyan evrenselciliğinin ilkelerine inan Mary için Rahip Dr. Sylvanus Cobb  şöyle demişti: “Her zaman mütevazi, cana yakın, entellektüel, yardımsever biriydi.” Mary, 8 Aralık 1860’da yaşama veda etti.  
 
1857: ABD’li embriyolog ve politikacı Julia Platt, bugün dünyaya geldi. Lisans derecesini Harvard Annex’te araştırma yapmak üzere taşınmadan önce Vermont Üniversitesi’nden alan Julia, birçok üniversitede çalıştı. Kafatası içini, köpek balıkları ve bölünmeyi inceleyen Julia, kafatası iskeletinin nöral krest kökenine illişkin hipotezi, ancak yaklaşık 50 yıl sonra Sven Hörstadius ve Sven Sellman tarafından onaylandığında kabul gördü. 
 
1934: ABD’li feminist yazar, eğitimci, sanatçı ve aktivist kimliğiyle bilinen Katherine Murray Millet bugün doğdu Oxford Üniversitesi’nde okuyan Katherine, birinci sınıf onur derecesiyle ödüllendirilen ilk ABD’li kadındı. İkinci dalga feminizm üzerinde ufuk açıcı bir etki olarak tanımlanan Katherine, aynı zamanda en fazla Columbia Üniversitesi’ndeki doktora tezine dayanan 1970 yılında yayımlanan “Cinsel politika”  adlı kitabıyla tanınır. Feminizm, insan hakları, barış, sivil haklar ve anti-psikiyatri hareketler Katherine’in özelliklerinden bazılarıdır.  Katherine’nin eserlerinden devlet onaylı işkenceyi konu alan kitap ve annesiyle olan ilişkisini anlatan kitap, 2011 ve 2013 yılları arasında Edebiyat Lamda Pioneer Ödülü aldı. 
 
2004: Türk Ceza Kanunu tasarısına yönelik itirazlarını dile getirmek üzere Ankara’da bir araya gelen kadınlar,  “Bedenimiz Cinselliğimiz Bizimdir - TCK’daki Kadına Yönelik Şiddete Karşı Yürüyoruz” pankartı arkasında Meclis’e yürüdü. 
 
Yürüyüşe Van’dan, Eskişehir’den, Diyarbakır’dan, Samsun’dan, Çanakkale’den, Batman’dan, İstanbul’dan, İzmir’den ve Ankara’dan kadınlar katıldı. Ka-Der Ankara Şube Başkanı İlknur Üstün, Meclis kapısı önünde kadın örgütlerinin ortak basın bildirisini okudu. İlknur, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin hükümet programını açıklarken kadın-erkek eşitliğine öncelik verileceğini söylediğini, ancak TCK’da kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık yapıldığını belirterek “Devlet cinselliğimizi baskı altına almak yerine haklarımızı korumak zorundadır” dedi.
 
Aynı gün Meclis’te görüşülmeye başlanan TCK tasarısında “namus” adı altında gerçekleşen katliamların faillerine verilen indirimlerin devam ettiğini, 15-18 yaş arasındaki gençlerin gönüllü ilişkilerine ceza getirildiğini, ‘müstehcenlik’ gibi bir maddeyle ifade özgürlüğünün kısıtlandığını, zinanın suç sayılmasının önerildiğini söyleyerek tasarıya karşı çıktılar. Ayrımcılık maddesine ‘cinsel yönelim’in eklenmesini ve nitelikli insan öldürme maddesine alınan ‘töre saiki’ ifadesinin ‘namus saiki’ olarak değiştirilmesini önerdiler. Bekaret kontrollerinin bütünüyle yasaklanması da talepler arasındaydı.
 
Ankara’da Yüksel Caddesi’nde toplanan grup Meclis’e yürüdü. Yürüyüşleri ses getirdi, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan yürüyüşten sonra şöyle bir açıklama yaptı: “Ben Türk kadınının geleneklerine, ahlak anlayışına yakışmayan bazı pankartları gördüğüm zaman Türk kadını adına buna çok üzüldüm.”
 
TCK tasarısı Meclis’te kabul edildi. Bunun sonucunda ‘töre saiki’ ifadesiyle birçok namus cinayeti adı altında gerçekleşen ‘faili nitelikli insan öldürme’ maddesi kapsamı dışında kaldı. Bekaret testi için hâkim ve savcı kararı çıkarmak kolaylaştı, 15-18 yaş arası kişilerin kendi rızalarıyla girdikleri cinsel ilişkilere hapis cezası getirildi, ayrımcılık maddesine cinsel yönelim eklenmedi.
 
2015: KHK ile kapatılan Digi Medya Platformu’ndan RTÜK lisanslı yayın yapan Özgür Gün TV’nin de aralarında bulunduğu yaklaşık 40 kanalın ekranı karartıldı. 
 
2016: KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yayın Danışma Kurulu üyesi olan ve “Örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan yazar ve dilbilimci Necmiye Alpay, İsviçre’nin Almanca Pen Merkezi (DSZP) tarafından onur üyeliğine seçildi. DSZP’nin Türkiye’deki yazarların ve gazetecilerin içinde bulunduğu zor koşullara dikkat çekti.
2021: Dünya Belediye Başkanı Ödülü (World Mayor Award) her yıl dünyanın dört bir yanındaki belediye başkanlarının faaliyetleri izlenerek veriliyor. Özellikle belediye başkanlarının seçmenlerine yönelik hizmet kalitesi, ulusal ve uluslararası olarak şehirlere katkıları göz önüne alınıyor. Organizatörler Belediye Başkanı Ödülü’nün ücretsiz olduğunu ve bu seçimin ne bir reklam ne de ticari bir eğilim tarafından yönlendirilmediğini belirtiyor.
 
Covid-19 salgını ve iklim krizi nedeniyle 2021 Dünya Belediye Başkanı projesinde daha güçlü, daha adil ve daha yeşil kentler esas alındı. 2021 yılı ödülü için dünyanın farklı yerlerinden dokuz belediye başkanı seçildi. Seçilen dokuz belediye başkanı arasında Reqa Belediye Başkanı Leyla Mustafa, Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb de var.
 
Açıklamada, “Dünya Belediye Başkanı Jüri Ödülü, Reqa Belediye Başkanı Leila Mustapha'ya, IŞİD'in işgalinden sonra Reqa'yı yeniden inşa etme çabalarından dolayı verildi” denildi.
 
2021: Afganistan’da kadınlar, Taliban’ın getirdiği burka zorunluluğu ve bunun sanki ülkenin kültürüymüş gibi yansıtılmasına tepki gösterdi. Kadınlar, renkli kıyafetleriyle #KıyafetimeDokunma kampanyası başlattı. Afganistanlı kadınlar, sanal medya üzerinden #KıyafetimeDokunma kampanyası başlattı. Kampanya, vücutlarının tamamını kapatarak Kabil’de Taliban yanlısı bir yürüyüş yapan kadınların medyaya yansıması sonrası başladı.