Salgın yaşamında yeni bir sayfa açtı! 2025-03-10 09:03:25   Neslihan Kardaş   QERS - Salgın süreci ile birlikte köyüne dönen Sevda Yıldız, yaşamını hayvancılık ve topraktaki üretimle sürdürmeye çalışmanın yanında aktif olarak da siyasetin içerisinde yer alıyor.    Kimi dönemler insanların hayatında dönemeçleri oluşturur. 2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını da Sevda Yıldız’ın hayatında yeni bir dönemeç oluşturmuş. İstanbul’da ailesi ile yaşayan Sevda Yıldız, salgınla birlikte yüzünü Qers’in (Kars)  Qaxizman (Kağızman) ilçesine bağlı Qewekom (Kuruyayla) köyüne döner.  Köye ilk gelişinde iki kovan arı alan Sevda Yıldız, sonrasında bir akrabasından aldığı fikir ile de 10 koyun satın alıyor ve 5 yıldır tek başına büyük bir mücadele ve emekle hayvancılık yapıyor. 10 koyun satın alarak hayvancılığa başlayan Sevda Yıldız’ın şu a yaklaşık 70-75 koyunu var. Beslediği koyunlardan et, süt, yağ, bahçesinden de meyve, sebze ihtiyaçlarını karşılıyor.    Siyasetin içinde de yer alıyor   Sevda Yıldız, bu emek ve yaşam mücadelesinin yanında aynı zamanda siyasetin içinde de yer alarak Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Qaxizman İlçe Eşbaşkanlığı da yapıyor.   Sevda Yıldız’ın evine giderek yaşamından bir kesite tanıklık ettim.  Evine gittiğim zaman bahçesindeki kocaman ceviz ağacı ve etrafındaki çeşit çeşit meyve ağaçları en dikkat çeken şeylerdi. Yağan karla beraber bahçe insanın içine huzur veriyordu. İçeri girdiğimde ise salonda bahçeyi gören kocaman bir pencere hemen yanında yanan soba, pencerenin kenarına konulan koltuk, sehpa ve sehpanın üzerinde duran Jineolojî Dergisi ilk olarak gözüme çarpıyor.    Ardından yaşam serüvenini ondan dinlemeye başlıyorum.    10 koyundan yaklaşık 80 koyuna     2019 yılında pandemiden sonra köye gelen ve bir daha İstanbul’a geri dönmeyen Sevda Yıldız, uzun süre içeride kalmanın verdiği sıkıcılıktan dolayı tekrar kente dönmek istemiyor. Köyde kalınca da uğraşacak bir şeyler arayan Sevda Yıldız, ilk olarak iki tane arı kovanı alıyor. Böylece hayvancılık yapma serüveni başlıyor. İki arı kovanının kendisini tatmin etmediğini ve başka bir şeyler yapmak istediğini ifade Eden Sevda Yıldız, bunu da “Bir akrabam koyun almak istiyordu. Ve bana ‘gel beraber alalım ben bakarım’ dedi. Beraber koyun aldık. Ben on, o ise 40 koyun aldı. Birkaç sene beraber sürdürdükten sonra akrabam kendi koyunlarını sattı. O sattıktan sonra ise ben tek başıma devam etmek istedim. Yaklaşık üç senedir tek başıma devam ediyorum hayvancılığa. 10 taneyle başladığım hayvanlarım şu an kuzularla birlikte 70-75 koyun civarı. Aldığım arı kovanları ise bazen 10-12 kovana çıkıyor, sonra tekrar düşüyor. Şu an yedi tane arı kovanım var. Bir yandan da arıcılık yapıyorum” sözleriyle anlatıyor.    ‘Hem hayvancılık hem ilçe eşbaşkanlığı yapıyorum’   Yaz aylarında hayvanları yaylaya gönderen Sevda Yıldız, çobanı olan birilerinin sürüsüne kendi koyunlarını da katıyor. Sevda Yıldız, hayvancılığın yanı sıra bahçe, bostanla uğraşıyor, ekim yapıyor. Bahçesinde kayısı, kiraz yetiştirdiğini anlatan Sevda Yıldız, “Onları kurutuyoruz, reçelini yapıyoruz, buzdolabına saklıyoruz. Aslında bir şeyler üretmeyi seviyorum. Aynı zamanda DEM Parti Qaxizman ilçe eşbaşkanlığı da yapıyorum. Tabi bazen aksaklıklar oluyor. Her şeye yetişebilmek zaman zaman zor oluyor çünkü yalnız yaşıyorum. Hem hayvancılık yapmak hem de ilçe eşbaşkanlığı bazen zor olsa da bir şeyler yapmak, uğraşmak gerekiyor” diyor.   ‘Bu işin zevkli yanları da zor yanları da oldukça fazla’     Sevda Yıldız, hayvancılığa ilk başladığı zamanlarda yakınlarından “duygusal bağ kuracaksın” sözlerini çok duyduğunu söylüyor ve zamanla o canlılarla duygusal bağ da kurduğunu belirtiyor. Sevda Yıldız, “Bu işin zevkli yanları da çok ama zor yanları da bir o kadar fazla. Yaptığım işin güzel yanları, bir şeyler üretmek. Aynı zamanda ekonomik anlamda da bir sorun yaşadığımda bir koyunumu satmak beni oldukça rahatlatıyor. Aynı zamanda hayvanın etinden sütünden de faydalanabiliyoruz. Zor yanları ise öreğin çoban olmadığı zaman zor oluyor. Ben bu sene kasım, aralık aylarında hayvanları kendim otlatmak zorunda kaldım. Çünkü çoban yoktu ve kimse kendi hayvanlarına katmak istemedi. Yani aslında meşakkatli bir iş” sözleriyle de işinin zahmetli ve ama aynı zamanda güzel yanlarını dile getiriyor.    ‘Yediğim çoğu şeyi kendim yapıyorum’   Köyde yaşamanın kendisine ekonomik katkısı da olduğunu belirten Sevda Yıldız, “Yazın bahçede yetişen tüm meyvelerden reçel yaparım. Meyvelerin bir kısmını da kurutuyoruz. Kuruttuğumuz meyvenin ise kışın kompostosunu yapıyorum. Sofra kurduğum zaman kendi yaptığım şeyi sofraya koyunca mutlu oluyorum. Yediğim çoğu şeyi kendim yapıyorum” diyor.    Sevda Yıldız’ın bir günü nasıl geçiyor   Her gün sabah saat 07.00’de kalkan Sevda Yıldız, sobasını yaktıktan sonra çayını sobanın üzerine bırakıyor ev üstüne iş kıyafetlerini giyip evden çıkıyor.  Hayvanların suyunu, yemini veriyor. Bu işleri yapmak yaklaşık kırk dakika sürüyor işini bitirdikten sonra ise eve gidip kahvaltı yapıyor. Sevda Yıldız, bir gününü şöyle anlatıyor: “Sabah işlerini hallettikten sonra bazen keyif kahvemi yapıp içiyorum. Televizyon izliyorum, kitap okuyorum. Öğlen saatlerinde tavukların yemini veriyorum. Saat 15.30, 16.00 gibi tekrar gidip hayvanların yemini, suyunu veriyorum. Kuzuların bulunduğu yeri kurutmak için gübre serpiyorum. Onların da yemini verdikten sonra o günkü işlerim bitiyor. Sonra eve gelip yemek yapıyorum. Yemeğimi yiyorum. İlçeye her zaman gidemediğim için arkadaşlarımdan o gün ilçede olanları konuşuyoruz, tartışıyoruz. Köy şartlarından kaynaklı her gün ilçeye gidemiyorum.”    ‘Bir şeyler üretmek insanı mutlu ediyor’   Her zaman kadınların üretmelerinden yana olduğuna dikkat çeken Sevda Yıldız, bunu bütün arkadaşlarına da söylediğini belirtiyor ve şunları diyor: “Bir şeyler yapmak, üretmek insanı mutlu ediyor. Ben kendi kazancımla elimden geldiğince tutuklu ailelerine de yardımcı olmaya çalışıyorum. Kendi kazancımla bir şeyler yapmak beni mutlu ediyor. Kendim kazanınca kimseden istemek, almak zorunda kalmıyorum. Bir kadın isterse hayatı her anlamda güzelleştirebilir.”