'Barışı kadınla birlikte toplumsallaştıracak mekanizmalara ihtiyaç var'

  • 09:04 17 Aralık 2025
  • Güncel
Melike Aydın 
 
İSTANBUL - Kürt kadınların barış sürecine güçlü biçimde sahip çıkarken, Türkiye’nin batısındaki örgütlü kadınların süreci henüz kendi politik öznelikleri içinde kuramadığını belirten SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, barışı kadınla birlikte toplumsallaştıracak yeni mekanizmalara ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
 
Türkiye’de yıllardır tartışılan barış sürecinin adil, kapsayıcı ve kalıcı bir zemine oturabilmesi için kadınların rolü hayati önem taşıyor. Sosyo-Politik Saha Araştırmaları Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç, özellikle Kürt kadın hareketinin sürece yönelik güçlü bir sahiplenme ve politik irade ile yaklaştığını vurgularken, batı illerindeki kadın örgütlerinin barışa daha mesafeli ve edilgen bir tutum sergilediğine dikkat çekti. Yüksel Genç’e göre, kadınların yalnızca çatışmasızlığa değil, eşitliğe dayalı bir toplumsal barışa dair talepleri merkeze alınmadan, bu sürecin toplumsallaşması mümkün değil.
 
‘Barış ve kadın ilişkisi iç içe bir konu’
 
Sürecin güvenli ve adil biçimde ilerlemesinde kadınların doğrudan ve etkin katılımının belirleyici olduğunu belirten Yüksel Genç, Kürt kadın hareketinin geliştirdiği sahiplenme ve talep üretme pratiklerinin, sürecin ilerlemesinde ve adil bir karakter kazanmasında kritik rol oynadığını vurguladı. Yüksel Genç, “‘Barış en çok kadına gerekir’ gibi bir klişeden girmek istemiyorum. Ancak barış ve yaşamın yeniden inşası söz konusuysa, kadınların bu sürecin öncelikli aktörleri olmasının; kadının yaşamla kurduğu ilişki ve sistemin kadınla kurduğu ilişkiyle doğrudan bağlantısı var. Şiddet ve şiddetin toplumsal yeniden üretimi öncelikle kadını hedef alıyor; aynı zamanda cinsiyetçiliğin örgütlenmesi için güçlü bir zemin yaratıyor. Bu nedenle barış, toplumsal cinsiyetçiliğin aşılmasında ve kadının eşit bir özne olarak kendini yeniden inşa etmesinde çok önemli bir imkân sunuyor. Tam da bu nedenle barış ve kadın ilişkisi iç içedir” dedi.
 
‘Kadınlar sürece daha temkinli yaklaşıyor’
 
Araştırmalarında kadın kotası uyguladıklarını ve güncel siyasal gelişmeler karşısında kadınların tutumlarını ölçme imkânına sahip olduklarını belirten Yüksel Genç, verilerin kadınların barışın yanında konumlandığını gösterdiğini ifade etti. Ancak sürece yönelik temkinliliğin kadınlarda, erkeklere kıyasla bir nebze daha yüksek olduğunu söyleyen Yüksel Genç, bunun kadınların geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan kaygılarla yakından ilişkili olduğunu vurguladı. Yüksel Genç, “Bozulan her barış süreci, patriyarkal düzenin ve toplumsal cinsiyetçiliğin hızla yeniden inşa edilmesine yol açıyor. Savaşın gündelik hayata sirayet eden, yaşamı militarize eden karakteri, kadını doğrudan hedef hâline getiriyor. 2013–2015 sonrasında yaşananlar; toplumsal cinsiyetçiliğin yeniden inşasından, sosyal hayatın militarizasyonuna kadar pek çok sürecin, kadınların mücadeleyle kazandığı alanları nasıl daralttığını gösterdi. Bu yaşanmışlıklar, kadınların sürece daha temkinli ve sorgulayıcı yaklaşmasına neden oluyor” diye konuştu.
 
‘Kadınlar özne olarak konumlandırıyor’
 
Kadınların temkinli tutumuna rağmen, süreci geliştirmeye yönelik en hareketli ve etkileşimli kesimin yine kadınlar olduğunu belirten Yüksel Genç, kadınların barışı birilerinin yapmasını bekleyen bir pozisyonda durmadığını ifade etti. Yüksel Genç, “Kadınlar, barışın ancak kendi güçleriyle mümkün olabileceğine inanıyor. Barış ve Özgürlük Yürüyüşleri, Barış Anneleri’nin açıklamaları, düzenlenen konferanslar ve Barışa İhtiyacım Var İnisiyatifi gibi platformlar, kadınların barışta kendilerine biçtiği rolü açık biçimde ortaya koyuyor” sözlerini kullandı.  
 
‘Türkiye’nin örgütlü kadın yapısı kendini özne olarak görmüyor’
 
Henüz Türkiyeli kadın hareketlerine dair özel bir saha çalışması yapmadıklarına vurgu yapan Yüksel Genç, ancak Türkiye’yi kapsayan araştırmalarda batı illerinde yaşayan kadınların barışla daha edilgen bir ilişki kurduğunun ortaya çıktığını söyledi. Yüksel Genç, Türkiye’deki örgütlü kadın yapılarının kendilerini, Kürt kadınları kadar sürecin öznesi olarak konumlandırmadığını ifade etti. Yüksel Genç, “Savaş gibi yıkıcı ve eril şiddetin en yoğun yaşandığı süreçlerin sonlanması için, Türkiye’de farklı kimliklerden kadınların el ele vermesi; güçlü bir patriyarkal yapıya karşı mücadele anlamı taşır.” diyen Yüksel Genç, kadınların ortaklaşa kuracağı bir barış mücadelesinin, barışın toplumsal bir inşa süreci olarak yeniden deneyimlenmesine olanak sağlayacağını vurguladı.
 
‘Kadınların güçlü bir barış birliğine ihtiyacı var’
 
Araştırmalarında kadınların, sürecin seyrini yüksek oranda ilgiyle takip ettiğini belirten Yüksel Genç, kadınların yalnızca izleyici değil, sürecin yönlendiricisi olabilmesi için katılım mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Yüksel Genç, “Türkiye’de, sorunun ağırlığıyla uyumlu, yaygın ve güçlü bir kadın barış hareketinin henüz yeterince kurulduğunu söylemek zor. Oysa savaşın beslediği ataerkil muhafazakârlık, artan şiddet ve kadın cinayetleri, çok güçlü bir kadın barış birliğine duyulan ihtiyacı açık biçimde ortaya koyuyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Barışın kadınla toplumsallaşması için mekanizmalar kurulmalı’
 
Türkiye’nin batısında, barışın kadınlarla birlikte toplumsallaşabilmesi için savaş, yoksullaşma ve kadına yönelik şiddet arasındaki ilişkinin güçlü biçimde anlatılması gerektiğini vurgulayan Yüksel Genç, savaşın pratik yükünün büyük ölçüde kadınların sırtına yüklendiğini söyledi. Bu anlatının toplumsal belleğe dönüşmesini sağlayacak inisiyatif süreçlerine ihtiyaç olduğunu dile getiren Yüksel Genç, “Sadece kamuoyu algılarını kadın üzerinden güncellemekten bahsetmiyorum. Barışın hedeflediği demokratik Türkiye’nin, kadın-erkek eşitliğiyle uyumlu ve kadınların eşitlik beklentilerini karşılayacak biçimde şekillenmesi gerekiyor. Ancak bugüne kadar kadınların politik taleplerinin örgütlü, yaygın ve görünür biçimde dile getirildiği sınırlı örnekler var. Bu alanın yoğunlaşması ve genişlemesi şart” şeklinde konuştu. 
 
‘Kadınların güç birliğini büyütmesine bağlı’
 
Türkiye’deki toplumsal ve siyasal kutuplaşmanın, kadın hareketlerine de yansıdığını belirten Yüksel Genç, bazı örgütlü kadın yapılarının sürece yönelik temkinliliğinin bu kutuplaşmadan beslendiğini ifade etti. Yüksel Genç, kadın hareketlerini sürece dahil edecek, katılımı artıracak mekanizmaların geliştirilmesi gerektiğini belirterek, “Kaygılar ve itirazlar, barış mücadelesinden geri durmaya gerekçe olmamalı. Barışın kadınlar için arzulanır bir toplum yaratabilmesi, kadınların güç birliğini büyütmesine bağlı” sözlerini kullandı.