Narin davasında kamuoyu sahiplenmesi belirleyici rol oynayacak

  • 11:14 14 Kasım 2024
  • Güncel
Şehriban Aslan
 
AMED - Katledilen Narin Güran davası kamuoyunun yoğun ilgisi ve sahiplenmesiyle karşılanırken, dava avukatlarından Asya Cemre Işık, “Açıkçası bu kadar güçlü bir takibi beklemiyordum, bu durum beni de şaşırttı. Bu dosya aynı şekilde sahiplenilmeye devam ederse, bence yargılama en nihayetinde hakkaniyete uygun bir şekilde sonuçlanacaktır" dedi.
 
Amed’in Rezan ilçesine bağlı Çûlî (Tavşantepe) Mahallesi'nde 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesiyle ilgili davanın ilk duruşması, 7 Kasım 2024 tarihinde Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde gerçekleştirildi. Duruşmada, tutuklu failler hazır bulunurken, mahkeme, faillerin tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, bir sonraki duruşmayı 26 Aralık 2024 tarihine erteledi.
 
Duruşmaya, kamuoyu, barolar, avukatlar, siyasetçiler, kadın ve çocuk dernekleri ile sivil toplum kuruluşları yoğun ilgi göstererek, sahiplendi. Failler ve yakınları, bu yoğun ilgiden rahatsızlık duyduklarını ifade ettiler. Faillerin duruşma boyunca genellikle "Görmedim, duymadım, bilmiyorum" şeklinde ifadeler kullanmaları, olayın aydınlatılması konusundaki endişeleri artırdı.
 
Davaya katılımı kabul edilen Amed Barosu ve dava avukatlarından Asya Cemre Işık, duruşmaya dair izlenimlerini aktardı.
 
Aile kamuoyu baskısını hissetti
 
Duruşmada iyi bir ilerleme kat edildiğini söyleyen Asya Cemre Işık, dosyada sanık ve tanıkların tümünün dinlendiğini belirterek, uzun ve zorlu bir periyotta ilerleyen duruşma sürecinin kendilerini memnun ettiğini de ifade etti. Dosyanın kamuoyu tarafından çok ciddi bir sahiplenme ile karşılandığına dikkat çeken Cemre Işık, “Duruşmanın ve adliyenin kalabalık olacağını biliyorduk ama beklentimizin çok çok üstüne çıktı. Kalabalık artık bir izdiham boyutuna ulaşmıştı. Narin’in duruşmasının bu kadar izleniyor ve sahiplenilmiş olması sanık ve sanık yakınları tarafından biraz rahatsız edici şekilde karşılandı. Çünkü sanık müdafi beyanlarında da sıkça bahsi geçti. Çok suçlandıklarını, bütün kamuoyunun gözlerinin kendi üstlerinde olduğuna dönük eleştirileri de oldu. Bunu kendilerine verilen her sözde her fırsatta dile getirdiklerinde gördük” dedi.
 
‘Aile işkence için suç duyurusunda bulunmadı’
 
Duruşmada faillerin işkence meselesini sık sık dile getirildiğine dikkat çeken Cemre Işık, “İşkence Diyarbakır Barosu’nun en hassas olduğu bir noktadan itham edildiğini gördük. Bu da haksız bir ithamdır. Diyarbakır Barosu tarihi boyunca her zaman hak ihlallerine karşı, insan hakları ihlallerine karşı sağlam duruşuyla bilinen bir kurum. Bu meselede de hiçbir kuşkum yok ki dönemin baro başkanı ve yönetimi de bu mevzuyu öğrendiğinde olması gereken şekilde davrandıklarına eminim. Ki zaten o dönem baro başkanı olan Nahit Eren bu iddialara karşı detaylı bir açıklama yaptı. Kısaca değinmemiz gerekirse de; aile baroya destek talepli ziyarete geldiğinde bu hususu dile getirmiş. Baro başkanı ile beraberindeki yönetim kurulu üyeleri gerekli işlemleri başlatmak istediklerini ancak bunun için yazılı başvuruya ihtiyaçları olduğunu belirtmiş. Yazılı başvuru yapmaları halinde gerekli başsavcılığa suç duyurusunda bulunarak işlemleri başlatacaklarını söylemişler fakat aile o noktada geri durup şikâyet etmek istemediklerini ifade etmiş” şeklinde belirtti.
 
‘Baroya karşı olan ithamlar haksız ithamlardır’
 
Cemre Işık,  işkenceye dair iddialara ilişkin, “Biz avukatız resen harekete geçme gibi bir yetkimiz yok. Müvekkillerimizin beyanlarına dayanarak hareket ederiz. Burada zaten aile ile yapılan görüşmede baro başkanımız ve beraberindeki heyet bunu ifade etmiş. Diyarbakır Barosu’nun böyle bir şeye kayıtsız kalması kabul edilir bir şey değil. Baroya yönelik bu ithamları haksız ithamlar olarak yorumluyorum” sözlerine yer verdi.
 
‘Şaşırtıcı olmayan bir durum gelişti’
 
Sonrasında yargılama sürecine değinen Cemre Işık, “Bizim için çok da şaşırtıcı olmayan bir durum gerçekleşti. Biz zaten böyle bir şey bekliyorduk. Tamamıyla, ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum’ üzerinden savunmaların gerçekleşeceğini tahmin ediyorduk. Yani orada bir itiraf, ‘bunu gördüm, şunu gördüm, buna tanıklık ettim’ şeklinde bir beyan ile karşılaşmayacağımızı tahmin ediyorduk. Biz de dosyalar üzerindeki çelişkiler üzerine çok çalıştık. Bu çelişkileri ortaya koyabilmek istiyorduk. Verilen beyanlar üzerine incelemeler yaptık, bunun üzerine çok yoğunlaştık, çapraz sorgu yaptık. Çelişkiler bakımından da değerlendirince duruşma bizim dosya stratejimizi doğrular bir şekilde ilerledi” ifadelerini kullandı.
 
‘Mahkeme heyetinin dosyaya iyi hazırlandığını gördük’
 
Mahkemenin yaklaşımının kamuoyu tarafından olumlu karşılandığına vurgu yapan Cemre Işık, heyetin bir denge kurmaya çalıştığını söyledi. Türkiye yargı pratiği açısından farklı bir heyetle ve savcı ile karşılaştıklarını belirten Cemre Işık, “Kişisel mesleki tecrübeme dayanarak hem heyetin hem de savcının dosyaya hazırlandığını hissettim. Sordukları sorularla ne kadar hakim olduklarını gördük. Çoğu zaman sorulan sorular çok yerindeydi.  O yüzden bu dosyada heyetin de hakkaniyetli bir karar vermek için çaba göstereceğine inanıyorum” dedi.
 
‘Kamuoyu sahiplenmeye devam etmelidir’
 
Asya Cemre Işık, son olarak, “Böyle dosyaların bu çizgide ilerliyor olmasının en önemli nedenlerinden biri güçlü bir kamuoyu baskısı olması. Çünkü kamuoyu baskısı heyete bu dosyayı çalıştırdı, savcıya bu dosyayı çalıştırdı ve bizlere bu dosyayı çalıştırdı. Biz her ne kadar gerçeğin açığa çıkması için harici diğer dosyalarda da mücadele ediyor olsak bile, Diyarbakır Barosu’nun var olduğu günden beri gönüllü takip ettiği belki binlerce dosya vardır. Fakat biz de dosyadaki karanlığın aydınlatılması için ekstra çaba gösterdik. Açıkçası bu kadar güçlü bir takibi de beklemiyordum bu durum beni de şaşırttı. Bu dosya aynı şekilde sahiplenilmeye devam ederse bence bu yargılama da en nihayetinde hakkaniyete uygun bir şekilde sonlanacaktır” çağrısında bulundu.