Gazetecilerden polis şiddetine karşı suç duyurusu

  • 17:00 16 Ekim 2024
  • Güncel
 
AMED - “ Özgürlük" mitinginde polis şiddetine uğrayan kadın gazeteciler, İHD’ye başvurdu. Burada açıklama yapan gazeteciler, kendilerine dönük şiddetin, halka dönük saldırının ifşa edilmemesi için yapıldığını belirtti. 
 
Demokratik Kurumlar Platformu (DEKUP) öncülüğünde 13 Ekim tarihinde “Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” şiarıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle Amed İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirilen “Özgürlük mitingi” için binlerce kişi AZC Plaza önünde tüm engellemelere rağmen bir araya geldi. Burada halkı abluka altına alan polis, gazetecilerin de aralarında olduğu birçok kişiyi şiddete maruz bıraktı.  Polis şiddetine ilişkin Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), İnsan Hakları Derneği (İHD), İHD üyesi Suzan Mehmetoğlu Aksoy, İHD başkanı Ercan Yılmaz katıldı.
 
‘Gazetecilere saldırılıyorsa ülkede demokrasi yoktur’
 
Açıklamada konuşan MKG Başkanı Roza Metina, gazetecilerin yönelik saldırının, fikir özgürlüğüne ve demokrasiye dönük olduğuna dikkat çekerek, “Mitingde gazetecilerin sahada çalışmasına ve mesleklerini yapmasına izin verilmedi. Bugün burada meslektaşlarımızın haklarını savunmak için bulunuyoruz. Her özgür basın emekçisi, gazeteci özgür bir şekilde alanlarda haber takibi yapabilmeli. Özgür bir şekilde düşüncelerini ifade edip mesleğini yapabilmeli.  Bu saldırılar aynı zamanda fikir özgürlüğüne, toplumun haber alma özgürlüğüne, demokrasiye yapılmış saldırıdır. Bugün bir ülkede gazetecilere saldırılarla yüz yüze kalıyorsa o ülkede demokrasinin olmadığı, düşünce özgürlüğünün olmadığı anlamına gelir” dedi.   
 
‘Yaptıkları saldırıyı ifşa etmeyelim diye bize saldırdılar’
 
Ardından haber takibi yaparken saldırıya uğrayan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ceylan Şahinli, haber takibi sırasında gün boyunca engellemelere maruz kaldığını dile getirirken, ”13 Ekim’de Amed’de bir miting gerçekleşti, bizler de orada haber takibi yapan gazetecilerdik. O gün bu sebeple sokaklarda çekim yapıyorduk.  Kameralarımız kayıttaydı. Gün boyunca engellemenin her boyutuyla karşılaştık. Bu müdahalelerle karşılaşan bir de eylemciler vardı. Onları da çekmeye çalıştık. Bu çekimler sırasında saldırıya uğradık. Orada yapılan ilk saldırı bizim çekimimizi engellemeye dönüktü. Özellikle eylemcilere karşı yaptıkları saldırgan tavırları. Yaptıkları saldırıyı ifşa etmeyelim diye yapılan saldırılardı. Biz, haber yaparken şunun bilinci ile yapıyoruz. Hakikati ile oynanan bir halkın gözü ve kulağıyız. Onların sözünün taşıyıcı köprüsüyüz. Sadece bu sözün taşıyıcısı olmanın bile bir bedeli oluyor.  Sokakta şiddet  olmadığında ise tutuklama yargılamalarla hatta öldürmeleri görmüş bir gelenek özgür basın geleneği. 13 Ekim’de PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan’ın  üzerindeki tecride  dönük  bir eylem düzenlenmişti. Bu tecrit sadece İmralı’da değil, cezaevlerine ve Kürt halkının üzerinde uygulanıyor. Biz bunları çok iyi biliyoruz.  Bunun söylenmesinin bile bir yargılama meselesi olduğunu da çok iyi biliyoruz. Biz, bunların hepsini göze alarak gazetecilik yapıyoruz. Bu geleneğin mürekkebini kağıda dökmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Şiddet ve engellemelere karşı geri adım atmayacağız’
 
Daha sonra konuşan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri, Heval Önkol, miting günü haber takibi yapan bütün gazetecilerin polisler tarafından darp edilerek, engellendiğini belirtti. Heval, “Sizin de bildiğiniz gibi 13 Ekim Pazar günü ‘Özgürlük Mitingi’ gerçekleştirildi. Biz de bu miting için sokaklarda yapılan yürüyüş kollarının haber takibini yapıyorduk. Haber takibini yaptığım sırada sivil bir erkek polis tarafından basın kartım soruldu. Ben de basın kartımı gösterdikten sonra basın kartımı tanımadığını ve kabul etmediğini söyledi. Basın olduğum konusunda ısrarcı olduğumda ise basın kartımın fotoğrafını çekerek, ‘Seninle sonra görüşeceğiz’ şeklinde tehdit edildim. Ardından ofis AZC Plaza yanında bulunan İş Bankası önünde bulunan yüksek bir yerde çekim yaparken biri kadın olmak üzere 2 erkek polis tarafından haber takibi yapmam engellenerek bulunduğum yüksek yerden itilmeye çalışıldım. Görüntülere de yansıdığı üzere 13 Ekim’de gerçekleşen mitingde özelde kadın gazeteciler olmak üzere tüm gazeteci arkadaşlarımıza benzer fiziki ve sözlü şiddet uygulandı. Biz özgür basın olarak Gurbetelli Ersöz ve Ape Musa ardılları olarak hiçbir baskı, şiddet ve engelleme karşısında geri adım atmayacağımızı belirtmek isteriz. 13 Ekim’de Amed mitinginde bizi engelleyip, darp eden kolluk güçleri Silopiya'da 3 gazeteci arkadaşımızı darp ederek gözaltına aldı. Buradan bir kez daha özgür basına karşı yürütülen saldırıların son bulmasını ve 3 arkadaşımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz” sözlerine yer verdi.
 
Olayın takipçisi olacaklar
 
Son olarak konuşan İHD Başkanı Ercan Yılmaz, dün gece cenazesine ulaşılan Rojin Kabaiş’in ailesine başsağlığı dileklerini iletirken, gazetecilere ve yurttaşlara yapılan şiddetin hukukun hiçbir yerinde kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Ercan, gazetecilere dönük polis şiddetine karşı suç duyurusundan sonra olayın takibinde olacaklarını belirtti.
 
Ardından gazeteciler İHD’de suç duyurusu ve hukuki destek talebinde bulundu.