Ailelerin sürgüne yanıtı: Yolumuzdan dönmüyoruz!
- 09:04 7 Ekim 2024
- Güncel
Derya Ren
RIHA - Riha’da bulunan cezaevlerinden sürgün edilen tutsakların aileleri cezaevine gidip gelme noktasında zorladıklarını belirterek, “Bizi korkutmaya çalışıyorlar. Sürgün ederek pişman olmamamızı istiyorlar. Ancak bizim pişmanlık duyacak bir şeyimiz yok. Nereye götürürlerse götürsünler ben onları görmeye giderim. Yolumuzdan dönmüyoruz” dedi.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şubesi Hapishane Komisyonu, son süreçlerde Riha cezaevlerinden başka cezaevlerinde sürgün edilen tutsakların yaşadıklarına dair “Sürgünler Hakkında Rapor” hazırlamıştı. Hazırlanan rapora göre son bir yıl içerisinde Riha cezaevlerinden toplamda 56 tutsak, Erzincan, Adana, Erzurum, Antalya, Samsun ve Elazığ’da bulunan cezaevlerine sürgün edildi.
Tutsaklara işkence!
Ayrıca raporda yer alan verilere göre sürgün edilen birçok tutsağın cezaevi girişinde işkence gördüğü, birçoğunun eşyalarına el konulduğu, yine aynı şekilde sürgün edilen tutsaklar arasında ağır hasta, yaşı ilerlemiş olanların S Tipi ve Yüksek Güvenlikli (Y Tipi) cezaevlerine götürüldüğü kaydedildi. Yine aynı şekilde hazırlanan rapora göre tutsakların ailelerinin yaşadığı kentlerden çok uzak cezaevlerine sürgün edildiği ve birçok ailenin uzaklık ve maddi nedenlerden kaynaklı görüşe gidemediğinin altı çizildi.
Aynı kentten farklı kentlere sürgün
Ailesi Riha’nın Wêranşar ilçesinde yaşayan Bahoz Cin ile Ali Ulutaş’da Riha cezaevlerinden farklı cezaevlerine sürgün edilen tutsaklardan sadece ikisi. Bahoz Cin, Osmaniye T Tipi’ne; Ali Ulutaş ise Antalya Yüksek Güvenlikli (Y Tipi) Kapalı Cezaevine sürgün edildi.
‘3 ayda bir revire çıkarılıyor’
Wêranşar ilçesinde 2015 yılında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezası alan Bahoz Cin, hasta tutsaklardan yalnızca biri. Bahoz’un annesi Saddet Cin, oğlu sürgün olmadan önce her hafta görüşüne gittiklerini ancak Osmaniye T Tipi Cezaevi’ne sürgün olduğundan bu yana ayda bir ancak görüşe gidebildiklerini söyledi. Saddet, “Gidip gelme noktasında çok zorlanıyoruz. Hem oğlumun hastalığından kaynaklı hem de cezaevinin uzak olması bizi hayli zorluyor. Bahoz tutuklanmadan önce bir böbreği iflas ettiği için doktorlar tarafından kesildi. Şuan tek böbrekle yaşıyor. Ancak bu böbreğinde de kalınlaşma var, yani o da iflas etmeye yakın. Tedavisi de yapılmıyor. Oğlum 3 ayda bir revire çıkarıldığını söylüyor” dedi.
‘Tutsaklar yalnız bırakılmasın’
Oğlunun yakın kentlerde bulunan cezaevlerine sevkini istediğini ancak sevklerine herhangi bir cevap verilmediğini belirten Saddet, “Öte yandan oğlum hasta olduğundan kaynaklı tahliye olması için başvuruda bulunduk, ancak talebimize cevap verilmedi. İstediğimiz tek şey tutsaklarımızın yalnız bırakılmamasıdır” diye konuştu.
‘Devlet hata yapıyor’
2017 yılında Wêranşar’da tutuklanan Ali Ulutaş’ın annesi Bedriye Ulutaş, tutsakların sürgün edilme nedenlerinin Kürt kimliğine sahip olmaları olduğunun altını çizdi. Bedriye, “Bizi korkutmaya çalışıyorlar. Sürgün ederek pişman olmamamızı istiyorlar. Ancak bizim pişmanlık duyacak bir şeyimiz yok. Nereye götürürlerse götürsünler ben onları görmeye giderim. Cezaevinde bulunan tüm tutsaklar benim evladımdır. Gözümüzü korkutmaya çalışıyorlar ancak bize yapılanlara karşı daha da güçleniyoruz. Yolumuzdan dönmüyoruz. Devlet bu uygulamaları ile hata yapıyor. Geçtiğimiz günlerde oğlum ile beraber 4 kişi hastaneye götürülüyor. Ancak her 5’i birbirine kelepçeleniyor. Daha sonra da uygulamaya karşı çıktıkları için de darp ediliyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Ne kardeşliğinden bahsediyorlar’
“Türk Kürt birdir diyorlar yalandır, eğer bir olsaydı bu kadar tutsağımız olmazdı” diyen Bedriye, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Ne kardeşliğinden bahsediyorlar. Her gün saldırılara maruz kalıyoruz. Ayrımcılıktır bu. Allah hakkımızı bırakmasın.”