Gurbetelli’nin izinde hakikatin sesi oluyorlar…

  • 09:04 6 Ekim 2024
  • Güncel
 
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - Kürt basın geleneğinin öncülerinden Gurbetelli Ersöz’ün mirasını devralan Kürt kadın gazeteciler, 7 Ekim Kürt Kadın Gazeteciler Günü’nün yaklaşmasıyla sahada karşılaştıkları baskılara ve kadın bakış açısıyla gazetecilik yapmanın önemine dikkat çekti. “Gerçeklerin karanlıkta kalmaması için daha güçlü bir dayanışma gerekiyor” diyen gazeteciler, özgür basının hakikat arayışına vurgu yaptı.
 
Özgür basın geleneğinin öncülerinden biri olan ve hakikat arayışını toplumun sesi ve aynası haline getiren Gurbetelli Ersöz, 7 Ekim 1997’de Güney Kürdistan’da yaşamını yitirdi. Onun anısına, 7 Ekim 2014 tarihinde Kürt Kadın Gazeteciler Günü ilan edildi. Kurdistan ve Türkiye'nin ilk kadın genel yayın yönetmeni olarak tarihe geçen Gurbetelli, yüzlerce kadına ilham kaynağı oldu. Onun mirasını devralan Kürt kadın gazeteciler, hakikat peşindeki mücadelelerinde özgür ve özgün duruşlarından taviz vermeden ilerlemeye devam ediyorlar. Gurbetelli’nin yanı sıra Nagihan Akarsel, Deniz Fırat, Nujiyan Erhan ve Gulistan Tara gibi öncü kadın gazetecilerin izinde yürüyen ardılları, aynı kararlılık ve inançla hakikatin izini sürmeyi sürdürüyor.
 
7 Ekim Kürt Kadın Gazeteciler Günü’nün yaklaşmasıyla birlikte, sahada çeşitli ihlallerle karşı karşıya kalan kadın gazeteciler, kadın bakış açısıyla gazetecilik yapmanın önemini bir kez daha vurguladılar. Bu çerçevede gazeteciler Diren Yurtsever ve Yadigar Aygün, deneyimlerini ve değerlendirmelerini paylaştı.
 
‘Gurbetelli’nin bizi güzelleştirdiğini düşünüyoruz’
 
Gurbetelli’nin, hakikati kadın bilinci ile topluma ulaştırma mücadelesi verdiğini ve devrimci gazetecilik geleneğinin öncülerinden biri olduğunu belirten Diren Yurtsever, şunları söyledi: “Gurbetelli Ersöz, hakikati ve gerçekleri topluma ulaştırmak adına nasıl mücadele edilmesi gerektiğini öğretti bize. Gurbetelli Ersöz’ün bize bıraktığı bu mirasta, biz de hakikat uğruna nasıl savaşılması gerektiğini öğreniyoruz. 'Kadını kendimde başlatarak güzelleştireceğim' demişti, bizler de Gurbetelli’nin bizi güzelleştirdiğine inanıyoruz. Bu açıdan bakıldığında, Kürt kadın gazetecilerin günümüz faşizm koşullarında oynadığı rol ve misyon, hayati derecede önemlidir. Baskı, sindirme, şiddet, tahakküm ve kadın düşmanlığının bu kadar arttığı bir süreçte, bizler de hakikati topluma ulaştırma mücadelesini veriyoruz. Bunu yaparken de Gurbetelli’nin yaptığı gibi, kadın bilinciyle, kadın bakış açısıyla, kadın dili ile hakikati topluma ulaştırmaya çalışıyoruz. Nasıl ki Gurbetelli direnişin sesi olduysa, biz Kürt kadın gazeteciler de bu zorlu koşullarda direnişin sesi oluyoruz. Yok edilmek istenen, sesi kısılmak istenen kadın gerçekliğini, kadın hakikatini ve kadının sesini topluma ulaştırmak gibi bir görevimiz ve sorumluluğumuz var.”
 
Kürt kadın gazeteciler: Alternatif bir duruş
 
Cinsiyetçi medyaya karşı kadın bilinciyle, kadın bakış açısıyla “devrimci” bir duruşla şekillenen Özgür Basın geleneğinin sürdürücüleri olduklarını belirten Diren, var olan duruşlarının ilkelerini şöyle sıraladı: “Bu ilkeler nedir? Kadın bilinciyle, kadın bakış açısıyla hakikati toplumla buluşturmak, kadının örgütlülüğü ve mücadelesini görünür kılmak. Eril medya ve diline karşı, kadın dili ve bakış açısıyla alternatif bir yayın politikası geliştirmek. Sistemin kadını parçalayan tüm politikalarına karşı meydan okumak. Üretime, emeğe, doğaya karşı tüm saldırıları görünür kılmak. Örneğin, nerede bir doğa kıyımı varsa kadın gazeteciler oradadır. Nerede kadınlara yönelik cinsiyetçi politikalar varsa kadın gazeteciler oradadır. Yaşama dair her haberi kamuoyuna, kadın bilinci ve bakış açısıyla sunmak Kürt kadın gazetecilerin ilkelerindendir. Kürt kadın gazeteciler, bu ilkeler doğrultusunda kendi yayıncılıklarını yapmaya çalışıyor.”
 
‘Cinsiyetçi medya ve devlet baskısına karşı mücadele ediyoruz’
 
Kürt kadın gazetecilerin mesleki faaliyetlerini sürdürürken birçok baskıya maruz kaldığını aktaran Diren, şunları ekledi: “Hem kadın gazeteci olmak hem de Kürt kadın gazeteci olmak, başlı başına bir saldırı ve baskıları da beraberinde getiriyor. Erkek egemen, cinsiyetçi bir medya var. Bu medyaya karşı mücadele etmek bile Kürt kadın gazeteciler için çok önemli bir yerde duruyor. Çünkü bu alan her zaman erkeğe ayrılmış bir alandır. Kadının kendisini burada var etme mücadelesi de söz konusu. Bu mücadele doğrultusunda belirli bir aşama kaydedilmiş olsa da, hâlâ bu yönde yaşanan sorunlar var. Cinsiyetçi, eril medyanın kadını 'nesneleştiren' anlayışına karşı, kadın gazeteciler hem hakikat mücadelesi veriyor hem de kendilerini özneleştiriyorlar. Bunun yanı sıra, feodal normlar da kadın gazeteciler üzerinde bir baskı oluşturuyor. Hâlâ kadınların gazetecilik yapmasını engellemeye çalışan aile gerçekliği ve toplumsal baskılar var. Kürt kadın gazeteciler bunlara karşı da bir mücadele yürütüyor. Aynı zamanda, kadın gazetecilere yönelik devlet baskısı da söz konusu; gözaltı, tutuklama gibi.”
 
Örgütlü mücadele çağrısı
 
Tüm baskılara karşı, kadın gazetecilere daha güçlü bir örgütlü mücadele çağrısı yapan Diren, “Tüm sindirme politikalarına karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini Gurbetelli Ersöz’den, Ayfer Serçe’den, Nagihan Akarsel’den, Gülistan Tara’dan öğrendik. Kürt kadın basını, müthiş bir deneyim ve birikim elde etti. Bu tarihsel deneyimle Kürt kadın gazeteciler olarak, başta kadınlar olmak üzere toplumun sesi ve hakikatin arayıcıları olmaya devam edeceğiz. Bütün Kürt kadın gazetecilerin 7 Ekim Kürt Kadın Gazeteciler Günü’nü kutluyorum” dedi.
 
Kürt kadın gazeteciler görünmeyeni görünür kılıyor
 
Gazeteci Yadigar Aygün ise, Türkiye’deki medyanın kadını yok sayan, failleri aklayan diline karşı, özgür basının kadın bakış açısıyla yazdığı haberlerin, gerçeklerin toplumla buluşmasını sağladığını belirtti. Yadigar, “Türkiye’de her geçen gün basın özgürlüğü daha da kötüye gidiyor. Bunu uluslararası ve Türkiye’de yayınlanan raporlarda da görüyoruz. Kadın gazeteciler, hem sahada polis şiddetine maruz kalıyor hem de tutuklanabiliyor. Yükselen bir kadın hareketi var ve bundan rahatsız olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Kadınları eve kapatmak isteyen, yok sayan, işsizlikle, açlıkla, yoksullukla terbiye etmeye çalışan bir iktidar var. Tutuklamalarla, gözaltılarla veya baskılarla kadın gazetecileri susturmaya çalışıyorlar. Gazeteler bombalandı, Gurbetelli Ersöz, Nagihan Akarsel, Gülistan Tara mesleklerini yaparken katledildi. Ne yaparlarsa yapsınlar, Kürt basını susmayacak ve gerçekleri yazacak” dedi.
 
‘Gerçeklerin karanlıkta kalmaması için dayanışmamız gerekiyor’
 
Yadigar, hem toplumun hem de tüm gazetecilerin, Kürt kadın gazetecilerle daha fazla dayanışma göstermesi gerektiğini vurguladı: “Toplumun da haber alma hakkına sahip çıkması gerekiyor. Meslek örgütleri, sendikalar, siyasi kurumlar ve toplumun daha fazla Kürt kadın gazetecileri sahiplenmesi gerekiyor. Gerçeklerin açığa çıkması ve karanlıkta kalmaması için dayanışmamız şart. Bizlerin daha çok Kürt basındaki kadın meslektaşlarımızla dayanışmayı büyütmesi ve onlarla birlikte hareket etmesi gerekiyor.”