Bin yılların çok kültürlü mirası: Sûr 2025-12-01 09:04:32     Şehriban Aslan   AMED- Yüzyıllardır halkların ortak yaşam sürdüğü Sûr ilçesinde halklar tarihsel dokusunu ve toplumsal kimliğini bugünlere taşımaya devam ediyor.   Amed’in tarihsel hafızası olan Sûr, yüzyıllardır halkların ortak yaşamını, kültürel çoğulculuğunu ve komünal örgütlenme geleneğini koruyan nadir mekânlardan biri olmasına rağmen, devletin sistematik yıkım ve asimilasyon politikalarının en ağır hedeflerinden biri. “Hewş” kültüründe şekillenen çok dilli ve çok kimlikli yaşam, “güvenlik” adı altında yürütülen kuşatma, yerinden etme ve imha stratejileriyle parçalanmak istense de, Sûr halkı binlerce yıllık ortak yaşam iradesinden vazgeçmiyor. “Çöktürme Planı’nın” en görünür uygulama sahasına dönüştürülen ilçede halk, “Bir taşımızı bile hiçbir yere değişmeyiz” diyerek hem toplumsal hafızasını hem de direniş geleneğini koruma ısrarını büyütüyor.   Sûr, Mezopotamya’nın kadim halklarının bir arada yaşadığı, farklı kültürlerin ve inançların yan yana şekillendiği eşsiz bir toplumsal dokuyu temsil ediyor. Kürtlerden Ermenilere, Süryanilerden Keldanilere, Asurilerden Müslüman topluluklara kadar geniş bir mozaiğin yüzyıllarca aynı sokakları, aynı ev tiplerini, aynı sofraları paylaştığı Sûr, bu yönüyle insanlığın medeni topluma geçişinde nadir görülen demokratik bir ortak yaşam geleneğini yansıtıyor.   Hewş kültürü   “Hewş” olarak bilinen avlulu evlerde farklı kimliklerden ailelerin bir araya gelip aynı sofrayı paylaşması, papaz ile imamın aynı mahalle kültüründe birlikte anılması ve toplumsal dayanışmanın komün bir yaşam anlayışıyla iç içe olması, Sûr’un tarihsel kimliğinin en belirgin özellikleri arasında yer alıyor. Örneğin Sûr’un mahallelerine ayak bastığınız ilk anda sokakların, evlerin, iş yerlerinin tarihsel dokusu gözünüze çarpıyor. Sokaklarda gördüğünüz her taş, her duvar içinde barındırdığı binlerce yıllık Sûr tarihini anımsatıyor. Buna bir nevi tarihte yolculuk da diyebilirsiniz.   ‘Bunu nesilden nesile aktaracağız’   Sûr’da her mahalle çok ayrı bir renk taşırken yine her mahallenin kendine özgü bir komşuluk ilişkisi ve bir komün örneği var. Biz de sokakları gezdiğimizde evlerin kapılarında oturan kadınların sohbetlerine dahil olduğumuzda bunun örneğine birebir tanıklık ediyoruz. Kapıda oturan kadınların yanına yaklaştığımızda Kürtçe ne yaptıklarını soruyoruz. Kürtçe konuştuğumuzu gören kadınlar büyük bir sevinçle bize dönerek, “Kürtçe konuşmayı biliyorsun, nerelisin, artık eskisi gibi Kürtçe konuşan kimse göremiyoruz” diyerek mutluluklarını dile getiriyor. Konuşmanın devamında eski Sûr ile yeni Sûr’u soruyoruz. Neler değişti deyince kadınlar, “Eskiden saat kaç olursa olsun bu sokaklarda bizler de çocuklarımız da geziyorduk, dolaşıyorduk. Fakat son yıllarda dışarı çıkmaya korkar olduk, sadece gece değil gündüz dahi bu sokaklarda gezmek bize ürkütücü geliyor. Tabi tüm olumsuzluklara rağmen bizler burada yaşamaya, direnmeye devam ediyoruz edeceğiz de. Sûr’un tek bir taşını hiçbir yere değişmem. Komşuluk ilişkilerimizi, birlikte yaşamayı nesilden nesile aktaracağız” diyor.   Sûr’un hedef haline gelmesinin arka planı   Sûr, 1980’lere kadar Amed’in bütün kimliğini içinde barındıran şehir merkezini oluşturuyordu. Ancak bölgedeki toplumsal yapı ve kültürel çeşitlilik, siyasi gerilimlerle birlikte zaman içinde baskı altına alındı. Köy boşaltmalarıyla başlayan demografik değişim süreçleri, Sûr’un nüfus yapısını ve geleneksel mimari dokusunu etkiledi.   Derin tahribatlar meydana geldi   İlçenin çok dilli, çok inançlı ve çok kültürlü yapısının korunmasına yönelik toplumsal direnç, Sûr’u dönem dönem gerilim ve çatışmaların odağı haline getirdi. Özellikle özyönetim dönemlerinde yaşanan çatışmalar Sûr’un tarihsel dokusunda derin tahribatlara yol açtı. Birçok mahalle yeniden yapılandırılırken, yerinden edilme ve yıkım tartışmaları bölgenin toplumsal hafızasında önemli bir kırılma noktası oluşturdu.   Neden bu kadar önemliydi?   Sûr’u benzersiz kılan, sadece farklı halkların yan yana yaşamış olması değil; bu yaşamın uyum, karşılıklı saygı ve diyalog temelinde sürdürülebilir bir kültürel pratik haline gelmiş olmasıydı. Hırsızlık ve bireysel çatışmaların son derece düşük olması… Barış ve diyalog mekanizmalarının güçlü olması… Dayanışmanın toplumsal bir refleks olarak işlemesi… Her inanç ve kimliğin mahallenin doğal ve kabul gören bir parçası olduğu bir yaşam biçimi, Sûr’da uzun yıllar boyunca kendini korudu. Bu durum, Sûr’u yalnızca bir ilçe değil, demokratik toplumun yerel bir model örneği haline getiriyordu.   Bugüne katkısı   Bugün Sûr’un tarihsel mirası, sadece bölgesel bir kimlik tartışmasının ötesinde, Türkiye ve Orta Doğu için çok kültürlü toplumsal yaşamın mümkünlüğünü gösteren bir hafıza alanı niteliği taşıyor. Bölgenin uğradığı tahribata rağmen; kültürel çoğulculuğun, toplumsal dayanışmanın, inançlar ve kimlikler arası diyalog geleneğinin Sûr’da köklü bir geçmişe sahip olduğu gerçeği, bölgenin geleceğine dair tartışmalarda önemli bir referans noktası olmaya devam ediyor.   Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Sûr, sahip olduğu toplumsal çeşitliliği bir çatışma değil, bir zenginlik olarak benimsemesiyle öne çıkan nadir örneklerden biri oldu.   “Arap Baharı’nın” başlaması ve sürecin Suriye ile Rojava’ya sıçramasının ardından Türkiye, Kürtlere yönelik önce çözüm süreci adını verdiği bir siyasi diyalog hattını başlattı. Ancak aynı dönemde, perde arkasında “Çöktürme Eylem Planı” olarak bilinen kapsamlı güvenlik stratejisinin hazırlıkları da yürütülüyordu.   Bu planın devreye sokulmasından hem toplumsal dokusu hem de fiziksel yapısı itibarıyla en derin şekilde etkilenen yer ise Sûr oldu. Tarih boyunca farklı kimlikleri, inançları ve kültürleri bir arada barındırması nedeniyle her dönemde hedef haline gelen Sûr, bu süreçte bir kez daha ağır bir yıkımla karşı karşıya kaldı.   Yarın: Saldırılar, yıkım ve özyönetim direnişleri