Genç kadınların nasıl fuhuşa sürüklendiğini anlattı 2025-11-02 11:36:25   Şehriban Aslan-Rabia Önver   AMED - Kürdistan’da yıllardır özel savaş politikaları yürütülürken bunun en çarpıcı örneğini güvenlik nedeniyle ismini vermediğimiz bir kadının, bir kafe işletmecisi olan R.G’nin devlet eliyle gençlere yaptıklarını dile getirmesinde görmek mümkün. Kadın, kendisine  “Eski gerillayım, devrimciyim” diyen R.G. tarafından genç kadınların kafesinde madde kullanımı ve fuhuşa sürüklendiğini belirtti.   Kürdistan’da uzun yıllardır sürdürülen özel savaş politikaları, toplumun sosyal dokusunu hedef alan çok yönlü yöntemlerle derinleştiriliyor. Gençlere yönelik uyuşturucu yaygınlaştırma girişimleri, kadın bedeni üzerinden yürütülen fuhuş ve kültürel asimilasyon politikaları, halkı kimliksizleştirme ve toplumu yozlaştırma amacını taşıyor. Bu politikaların en görünür etkilerinden biri, kadınların ajanlaştırma, şantaj, uyuşturucu ve fuhşa sürüklenme gibi yöntemlerle karşı karşıya bırakılması.   Son olarak Amed’in Yenişehir ilçesine bağlı Ofis semtinde bulunan “S.M Sanatçılar Derneği İktisadi İşletmesi” isimli dernek binasına geçtiğimiz günlerde silahlı saldırı düzenlendi. Üç katlı olduğu belirtilen binanın, bir katında kahvehane, diğerinde kafe, üst katında ise kumarhane olarak işletildiği iddia edildi. Binada faaliyet gösteren “Roj-Dem” adlı kafenin işletmecisi R.G. isimli bir kadın. R.G.’nin kendisini “eski PKK’li” olarak tanıtarak genç kadınları kafesine çektiği, burada çalıştırarak fuhuşa sürüklediği öne sürülüyor.   Konuya ilişkin yaptığımız araştırmada, Roj-Dem kafede daha önce çalışmış ve güvenlik gerekçesiyle isminin açıklanmasını istemeyen bir kadınla görüştük.   İlk olarak kafede üç ay çalıştığını, sonra işi bıraktığını kaydeden kadın, “Sonrasında gittiğimde ben mutfakta çalıştım. Daha önce garsonluk yapıyordum. İş kapanışı 23.40’ta oluyordu. Kapanışı yaptığımızda ben, iki kadın çalışan ve patronum olan içerde onunla otururduk. O ya alkol tüketirdi ya yemeğe götürürdü bizi. Yemeğe götürdüğünde de kendi parasını ödemiyordu. Ya da bazen annesinin evine götürüyordu, annesinin evi köy gibi bir yerdeydi. Oraya gider gece yarılarına kadar kadının annesi ve ablalarıyla sohbet ederdik. Ayrıca birlikte çalıştığım iki kardeş vardı. Ailesinden bazı kişilerin cezaevinde olduğunu belirtti. İki kızın annesi geldi. Çalıştığımız yerin tekin olmadığını, kızının eve geç gittiğini söyleyerek bağıra çağıra tepki gösterdi. Emniyeti arayacağını söyledi. Kızların annesi bu kadar tepki gösterdikten sonra gittiler. Fakat ne olduysa sonradan bu iki kardeş tekrar geldi. Bildiğim kadarıyla patronumuz iki kardeşi tehdit etmiş; bundan kaynaklı iki kardeş işe gelmek zorunda kaldı” dedi.   Kolundaki yaradan söz etti   R.G.’nin evinin anahtarının kendilerinde olduğunu söyleyen kadın, “Patronumuzun evinin anahtarı sürekli bizdeydi, biz üç çalışan arada evine gidiyorduk. Dükkanın anahtarını da veriyordu. Kadının evinin duvarında Kürdistan bayrağı vardı. Evin içi rakı şişeleriyle doluydu. Sarı, kırmızı, yeşil renklerinde bileklikler ve aynı renklerde çiçekler vardı. Mesela bize kolundaki yaranın gerilla iken bir çatışmadan dolayı olduğunu söylüyordu. Dükkanda asla Türkçe şarkı açmamıza izin vermezdi. Sürekli Kürdistan’a dair direniş şarkılarını açardı fakat emniyet mensuplarından biri geldi mi hemen bize kızıp neden bu şarkıları açtığımızı söyleyip Türkçe şarkı açmamız için uyarıda bulunuyordu” diyerek R.G.’nin gençleri ve genç kadınları nasıl düşürdüğüne dair anlatımlarda bulundu.   Bu işe nasıl girdiğini anlatan kadın, arkadaşı aracılığıyla canlı müzik dinlemek için R.G.’nin kafesine gittiğini belirtti. Kadın, “Arkadaşım bir tanıdığının kafe açtığını, alkollü mekan ve canlı müzik olduğunu söyleyerek oraya gittik. Kadın bizi gördü, masamıza geldi ve çalışıp çalışmak istemediğimi sordu. Ben de çalışmak istediğimi söyleyince beni mutfakçı olarak işe aldı. Orada çalıştığım süre içerisinde birçok aile geliyordu, kadına tepki gösteriyordu. Kadınla tartışıyorlardı, hatta saldırıyorlardı. Kadının çocuklarına kötü örnek olduğunu, çalıştıkları yerin tekin olmadığını söylüyorlardı” dedi.   Kadını fuhuşa zorlamaya çalıştığı iddiası   Kafeye gelen bir kadından söz eden kadın, bu kadının fuhuşa zorlandığını iddia etti. Kadın, “Patronumuz o kadını para kazanmak için kafeye getiriyordu. Erkekler kafeye geldiğinde o kadın masalara gidiyordu. Hem patronumuz hem de o kadın para kazanıyordu. Tabi sadece bu kadını değil, para kazanmak için başka kadınları da sürüklüyordu. Bir keresinde bana da MHP’li Mehmet ağa diye birinin kafeye geleceğini ve onunla konuşmamı söyledi. Patronum bana, ‘bu adam bana kredi kartını vermiyor, sen gidip kredi kartını al; bu işi yapabilirsin’ diyordu. Hatta numaramı Mehmet ağa denen adama verdi, adam bana mesaj attı, kafeye gelip benimle alkol içmek istediğini söyledi ama kabul etmedim. Ve de, bu Mehmet ağa denen adam kafeye geldiğinde silahını sürekli R.G.’ye veriyordu ve R.G. de silahı kafede bulunan kasasına koyuyordu” şeklinde belirtti.   ‘Gelenlerden yüklü miktarda para kaldırıyordu’   “Kafede çalışmaya başladığımda orada daha önce çalışan A. isimli kadın, R.G.’ye güvenmemem gerektiğini söylüyordu” diyen kadın, “R.G.’nin bir yakınının paralı olduğunu, kafeye geldiğinde ondan para koparmasını söylemiş. D. diye bir çalışan da vardı. D.’nin bir çocuğu vardı. Neyse, D. R.G.’nin erkek kardeşiyle sevgili olmuştu. R.G. D.’ye çok güvendiğini, oraya gelen erkeklerle oturduğunu, iyi para kopardığını, milletin kredi kartını, cüzdanını aldığını, pos cihazına vurduğunu, yüklü miktarda para kaldırdığını söylüyordu. Hem konuşma esnasında gelen müşterinin kartından para çekiyorlardı hem de kalkma sırasında karttan temassız şekilde ödeme yapılıyordu. R.G. tüm bunları yaptıktan sonra kameraya yansıyan tüm kayıtları siliyordu” dedi.   ‘R.G., gençlere madde temin ediyordu’   R.G.’nin arkadaşlarının, çevresinin ve bazı polislerin kafesinde uyuşturucu madde kullandığını öne süren kadın, “Gece yarısı biz kafeden çıktıktan sonra gelip içiyorlardı. Bir keresinde bir müşteri mutfakta maddeyi tabağa koyduğunu ve oradan içtiğini gördüm. Tabi R.G. kamera kayıtlarını yine siliyordu. Bir keresinde bir müşteri de hiçbir yerde içemediğini ama R.G.’nin kafesinde R.G. sayesinde içebildiğini söyledi. Yine kafenin altında kristal maddesi içenler vardı; o maddeyi gençlere temin eden R.G. idi. Yine kafede dikkat çeken bir diyaloğu anlatayım. Bir adam kafeye geldi ve R.G.’ye, ‘sen şehitlerin adına burada çalıştırma yapıyorsun, kadınları pazarlıyorsun’ diyerek tepki gösterdi. O adam öyle deyince R.G. beni direkt yukarı gönderdi; konuşmayı dinlememi istemedi. Adam öyle dedi diye adama saldırdı, başında şişeleri kırdı, sonra yine kamera görüntülerini sildi” diyerek yaşananları anlattı.   ‘Daha çok emniyet mensubu geliyordu’   R.G.’nin kafeye gelen polislerden para almadığını iddia eden kadın, “Polisler geliyordu, alkol tüketiyordu. Hem de yüklü miktarda hesap geliyordu ama asla para ödemiyorlardı; R.G. de para almıyordu. Hatta askerlik şubesinden gelen vardı ve oradan gelenler 17 bin TL’lik tüketim yapmıştı. Ben kimsenin ödediğini görmedim. Asker ya da polis mi bilmiyorum, bu hesabı ödemeyeceğini de söyledi. Yine bir polis kafenin üst katında kokain içiyordu. R.G.’ye tuvalete giderken polisin madde içtiğini gördüğümü söyledim, bana karışmamamı söyledi” ifadelerini kullandı.   Kadın konuşmasının devamında şu sözleri kaydetti: “Orada çalışan biri bana R.G.’ye güven olmayacağını, kadın pazarladığını söyledi. R.G.’nin özellikle genç kadınların yanında çalışması için teşvik ettiğini söyledi. Bana denilenlere inanmadım ama gerçekleri gördüm. İnsan bir çukura düşmeden bir şey bilmez ve görmez. Çok fazla yalan söylüyordu. Bizimle güzel güzel konuşup tatlı dille tuzağa düşürüyordu.   Bazen telefon konuşmalarına şahit oluyorduk. Konuştuğu kişilere, ‘Seni öldürürsem senin kemiğini bulamazlar’ tehditlerinde bulunuyordu. Yine bizimle çalışan başka bir kadın vardı. Bu kadın R.G.’nin bir arkadaşıyla flört ediyordu; R.G. bunu öğrenince kadını, çocuklarını ve ailesini ölümle tehdit etti. Kadın ailesine bir şey olmasın diye her şeyi bırakıp gitti. Ben de gerçekleri görünce ve ailem istemeyince işi bıraktım.”