
Katledilen kadınların aileleri konuştu: Gelin el ele mücadele edelim
- 14:41 16 Kasım 2018
- Güncel
İSTANBUL- KCDP Genel Temsilcisi Gülsüm Kav'ında katılımıyla katledilen kadınların aileleri ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada aileler, yargı tarafından faillere verilen "iyi hal" indirimlerine dikkat çekerek, "Gelin el ele mücadele edelim" dedi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Genel Temsilcisi Gülsüm Kav'ın da katılımıyla, katledilen kadınların aileleri ve şiddete maruz bırakılan kadınların yer aldığı basın toplantısı The-Ritz Carlton Oteli'nde düzenlendi. Toplantıda konuşan Gülsüm, şiddetin çok yönlü ve katmanlı boyutlarını yaşayanların, cezaevinde öz savunma sonucu hapis yatan kadınların ve katledilen kadınların kurtarılabileceği yönünde bir çözüm yolunun olduğunu söyledi. Gülsüm, "Ancak şu an yüreği yananların sesini 25 Kasım'a giderken duyurmak istedik. Basın toplantısını bu yüzden ailelerle düzenlemek istedik" diye belirtti.
'Şiddet artarak devam ediyor'
Şiddetin artarak devam ettiğini kaydeden Gülsüm, "Buna ilişkin çok yönlü raporlar ve veriler var. Sadece fiziki şiddet değil; ekonomik, psikolojik, cinsel olarak her türlü boyutta devam ediyor. Şiddeti önlemek için İstanbul Sözleşmesi var. Ve bu sözleşme uygulanıyor mu diye kontrol eden heyetin açıklamalarına göre Türkiye ortalamanın altında puan aldı" şeklinde konuştu.
'Çözüm belli'
2018 yılı içerisinde açıklanan kadın katliamları sayısının 393 olduğunu hatırlatan Gülsüm, "Çözüm için asıl muhataba sormak gerekiyor. Bu yüzden buradayız. Çözüm belli, bizim çok iyi bir yasamız var. 6284 sayılı koruma kanunu. Bunların etkili ve tam kapsamlı uygulanmasını istiyoruz. Bunu da sadece uzaklaştırma olarak değil her anlamda ekonomik ve psikolojik destek de sağlansın istiyoruz. Pek çok önlem var, bu kanun içerisinde kreş yardımı dahi var. 6284'ü unutturmak değil her kadının ihtiyaca göre uygulanmasını talep ediyoruz. Bunun için de vazgeçmeyeceğiz. Her kadının da hakkını aramaya davet ediyoruz" diye kaydetti.
'Kadın-erkek eşittir; insanlar eşittir'
Gülsüm, her kuşaktan kadının şiddete maruz kaldığını belirterek şu şekilde devam etti: "Sözleşme diyor ki, önce toplumu şiddetten uzak tutun, bunun adı da eşitliktir. Kadın-erkek eşittir, insanlar eşittir diyoruz. Bir kadın tehdit gördüğünde ve uzaklaşma talep ettiğinde bu kanuna göre onu koruyun diyor. Ancak korurken aktif koruyun. İkisinde de başarılı olup koruma sağlanamadıysa devlet tarafından o zaman son çare ceza vereceksin, cezasız kalmayacak diyor. Ve son olarak bunları yaparken kadınları geleceğe dönük güçlendirmelisiniz."
"Kadınların öldürülmediği ve çocukların güldüğü bir Türkiye inanın mümkün" diye devam eden Gülsüm, "Bütün toplumu burada yer alan ailelerimizin yanında yer almalarına ve yargının, savcının, polisin, kadınların, erkeklerin herkesin görevini yapmaya davet ediyorum" dedi.
'Bu ülkede koruma kanununu uygulayan yok'
Koruma altındayken katledilen Muhterem Göçmen'in kız kardeşi Çiğdem Evcil, kardeşinin eşinden boşanmak istediği için katledildiğini söyledi. Çiğdem, "13 yıl boyunca eşinden şiddet gördü ve en sonunda kendi gücünü fark edip boşanmak için yola çıktı. Karşı taraf buna izin vermedi. Tehditler, saldırılar arttı. Muhterem avukatına koruma isteği talebinde bulundu. Ve koruma çıkmasına rağmen sanık gelip iş yerinde kardeşime saldırıyor. Savcı, daha öncesinde birçok darp raporunun olmasına rağmen sanığı serbest bıraktı. Sonra bu böyle devam etti ve son saldırıda 8 bıçak darbesiyle yaşamını kaybetti. Öldürüldüğü zaman çantasından çıkan evraklarda hem darp raporu hem koruma kararı vardı. Bu ülkede koruma kararı uygulanmıyor, uygulayan yok çünkü" sözlerine yer verdi.
'Katil avukatıyla birlikte mahkemede şov yaptı'
Her mahkemede farklı ifadelere yer veren sanığın "katil şovu" gerçekleştirdiğine vurgu yapan Çiğdem, "Avukatıyla birlikte bu şovu başarıyla tamamladılar. Son duruşmada gelip 'ben karımı seviyorum, pişmanım' dedi ve hâkimden iyi hal indirimini kaptı. Pişmanlık durumundan faydalandı ve indirimden faydalandı. Benim kardeşimin ne yaşadığını, nasıl öldüğünü kimse düşünmedi" dedi.
'Beni kızımdan ayırdılar'
Şule Çet'in babası İsmail Çet, Şule'nin annesini 2009 da kaybettiğini ve kızını okutmak için gönderdiği Ankara'dan cenazesini almaya gittiğini söyledi. İsmail, "Şule'nin ölüm nedenini öğrenmek için adli tıptan rapor bekliyoruz. Cumhurbaşkanının, hükümetin, savcıların herkesin bu konuya el atmasını istiyoruz. Boynuna kravat takıp, takım elbise giyip mahkeme karşısına gelerek indirim almalarını kabul etmiyoruz. İki patronuyla birlikte binadan yukarı çıkarken kameralar görüntülüyor. Gecenin bir yarısı da ölüm haberini aldım. Şule ile baba kız olarak aramız çok iyiydi. Beni kızımdan ayırdılar" diye konuştu.
'Kızımı öldüren kişi kadar polis de katildir'
Antalya'da katledilen Deniz Ertaş'ın annesi Figen Yetişkin, "4 Mart 2015'te öldürülen kızımın katili bana telefon ederek zaten öldürdüğünü söyledi. Bu konuda çok sıkıntı yaşadık. Benim destekçilerim olduğu için ailesi bana düğüne gelir gibi davalara geldiğimizi söylediler. Kravat indirimi, tahrik indirimi her türlü indirimin peşine düştüler duruşmalarda. Bu davayı KCDP ve kadın destekçilerimizle beraber yürüttük. Kızımın katiline hiçbir indirim almadan müebbet verildi. Ama benim gözümde kızımı öldüren kişi kadar polis de katildir. Kızım öldürüldüğü zaman polis kapıdaydı. 'Bu silah sesi miydi, değil miydi' diye kendi aralarında konuşmuşlar. Bunu anlamayıp kendi aranda konuşacaksan bu görevi yapmayacaksın. Sonuç olarak kızımın davası bitti ve sonuçlandı. Diğer kadınlara sesleniyorum. Kadın örgütlerinden korkmayın, gelin el ele mücadele edelim" dedi.
'İndirime mahkeme başkanı karar veremez'
Uzun bir süre kayıp olan ve sonrasında ormanlık alanda cenazesi bulunan Ecem Balcı'nın babası Gökhan Balcı da, "Kızım Ecem, 5 Ocak tarihinde katili tarafından ormanlık alana gömüldü ve birkaç gün sonra kendi itirafıyla bulundu. İlk duruşmada çok rahat hareket eden katil kamera karşısına geçip 'bana işkence yapıldı, ben bunları yapmadım' diyerek açıklama yapıyor. Ancak yeri de kendi itirafıyla bulunmuştu zaten, nasıl sen yapmadın? Karakoldaki ilk şokumuz şu oldu: 'kızınız zengin birini bulmuş ve kaçmış.' Ne zaman annesi intihar etti, ondan sonra işin ciddiyeti fark edildi ve peşine düşüldü. Şimdi de en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz. Yaklaşık 10 buçuk ay oldu ancak adli tıptan neden öldürüldüğüne dair otopsi raporu henüz gelmedi. Kızımın katilinin en iyi şekilde cezalandırılmasını istiyorum, indirim kabul etmiyorum. Önce gelip bana soracaklar, benim kabul etmediğim indirimi mahkeme başkanı kendisi karar veremez" şeklinde konuştu.
'Sıla kadınsa biz neyiz?'
Boşanmak istediği erkek tarafından 10 yaşındaki oğlu Yiğitcan Deniz katledilen Neriman Deniz, "Ağırlaştırılmış müebbet verildi sanığa evet ama içimiz soğumadı. İçeride şu an bizden daha iyi bakılıyor. Türkiye'de her zaman af tartışmaları oluyor, indirim oluyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. 10 yaşında oğlum öldürüldü, hiçbir görevli görevini yapmıyor. Sıla kadınsa biz neyiz? Ona yardım ediliyor bize neden edilmiyor?" diye konuştu.
Toplantıda söz alan Helin Palandöken'in babası Nihat Palandöken ise "Benim canım yandı başkasının yanmasın diye meclise gittim önerge verilmesi için yasa çıkarılması için oraya kadar gittim. Gözümün içine baka baka önerge reddedildi. Ben başka canlar yanmasın dedim, başka hiçbir şey istemedim" ifadelerini kullandı.
Toplantı ailelerin konuşmalarının ardından sona erdi.