
Bu yangını ortak mücadeleyle söndürelim: Zaman kısıtlı, işimiz çok
- 09:01 1 Haziran 2018
- Siyaset
Beritan Canözer
İSTANBUL - İstanbul’da ilçe ilçe, sokak sokak dolaşarak HDP’ye oy isteyen kadınlar, 24 Haziran’ı “son kurtuluş kapısı ve son şans” olarak görüyor. Adeta seçim mesaisinde olan kadınlar, “Korksak da kaçsak da saklansak da bu yangın hepimizi yakıyor. Ortak mücadele ile bu yangını söndürmeye başlamalıyız. Zaman kısıtlı, işimiz çok” diyor.
Türkiye’nin sandık başına gideceği 24 Haziran seçiminin en sert geçeceği il hiç kuşkusuz İstanbul olacak. Bir bakıma seçimin kaderini de belirleyecek İstanbul’a bu yüzden her parti özel bir önem veriyor. Çünkü ağırlıkla İstanbul'u kazanmak iktidar olmak anlamına geliyor. Merkezleri parti bayraklarıyla, billbordlar ise seçim afişleriyle donatılan İstanbul’da yoğun bir tempoda seçim çalışmaları yürütülüyor. Bu atmosfer içerisinde ırkçı saldırılara maruz kalmalarına ve engellenmek istenmelerine rağmen HDP’liler, sonuca odaklanmış durumda. Kapı kapı dolaşan HDP’liler, neredeyse girilmeyen sokak, mahalle ve ev bırakmayarak, destek istiyor.
24 Haziran’ı AKP’den kurtuluş için son şans olarak değerlendiren kadınlar, bu sürecin de öncülüğünü yapıyor. HDP çalışanları, üyeleri ve yöneticileri olsalar da kendilerini HDP gönüllüsü olarak gören kadınlar, “Bizler aslında HDP’nin insanlık mücadelesine gönül vermiş insanlarız, kadınlarız. Tüm bu baskı ve saldırı furyası karşısında bizler HDP ile adım atıyoruz, çünkü korkmuyoruz. Hem korksak da kaçsak da saklansak da bu yangın hepimizi yakıyor. O zaman daha fazla yanmadan bu yangını ortak mücadele ile söndürmeye başlamalıyız. Zaman kısıtlı, işimiz çok” diyor.
‘HDP sadece Kürtler için tüm halklar için bir şans’
Çalışma yürüten kadınlardan Sultan Bozkurt, 55 yaşında ve yıllardır İstanbul’da yaşıyor. İstanbul’da doğmadı ama çocuklarını İstanbul’da doğurmak zorunda kaldı. Baskı ve ırkçılığın içinde çocuklarına yurtseverliği aşılama mücadelesi veren Sultan, yıllar önce köy boşaltmaları ile İstanbul’a göç ediyor. Sultan, istemeyerek geldiği İstanbul sokaklarında bugün canla başla HDP için oy istiyor. HDP’nin Kürtler için olduğu kadar Türk, Arap, Ermeni, Alevi yani Türkiye’de yaşayan tüm halklar için son şans olduğunu belirten Sultan, “Kendim için değil çocuklarım, torunlarım, torunlarımın torunları, sokaktaki kimsesizler, atanamayan öğretmenler, ihraç edilen insanlar, kadınlar, analar, tüm halklar için HDP’ye oy istiyorum” diye belirtiyor.
‘AKP karanlığından kurtulmak için son şans’
AKP’nin artık bu ülkeye kazandıracağı hiçbir şeyin kalmadığını dile getiren Sultan, herkesin de bunun farkına varmasını istiyor. “Ölüm, gözyaşı, katliam, kan, açlık, işsizlik dışında ne verdiler bu insanlara” diye soran Sultan, kalan zamanı iyi değerlendirmek gerektiğini söylüyor. Kürt olduğu için ve Türkçe bilmediği için çok zorluk çektiğini belirten Sultan, “Dışlandım. Şimdi Türkçeyi AKP’lilerden iyi konuşuyorum ama hala Kürdüm. Değişmeyen tek şey budur. Bugün de HDP için korkmadan kapı kapı dolaşıyoruz. HDP umuttur, HDP gençler için, kadınlar için gelecektir. HDP bizi karanlıktan da AKP’den de kurtaracak. Yeter ki herkes gece gündüz demeden çalışsın, mücadele etsin. Bir kişi bile ikna etsek ne güzel olur” diyor.
‘HDP diyoruz çünkü son kurtuluş kapısı’
50 yaşlarında olan Nesrin Koçyiğit de Sultan gibi köy boşaltmalarından dolayı İstanbul’a gelip yerleşmek zorunda kalanlardan. Aynı zamanda Barış Anneleri İstanbul Meclisi üyesi de olan Nesrin, tüm gün adaylarla dolaşıyor ve seçimleri HDP’nin kazanması için çalışıyor. HDP’nin barışın ve kardeşliğin simgesi olduğuna dikkat çeken Nesrin, “Kadınların özgürlüğü için, köleliğin son bulması, karanlıkların aydınlığa çıkması, birlik ve beraberlik için HDP diyoruz. HDP diyoruz çünkü çocuklar, gençler ölmesin istiyoruz. Gençlerimiz cezaevlerinde ömür çürütmesin istiyoruz. İnsanlar aç kalmasın, açıkta kalmasın istiyoruz. Kimse yoksulluktan kendini öldürmek zorunda kalmasın istiyoruz. HDP diyoruz çünkü HDP bizim için son kurtuluş kapısı ve bu seçim de son şans” ifadelerini kullanıyor.
Nesrin, şöyle devam ediyor: “Biz bu toprakların ekilen fidanlarıyız ve kendi suyumuzu kendimiz veriyoruz. Kendi kendimizi yeşertiyoruz. Bizim suyumuz direnişimizdir. Direndiğimiz sürece kimse kökümüzü kurutamaz. Ancak yapraklarımızı koparabilirler.”