
Leyla Güven: Kadınlar özgürlük trenine bineli çok oldu
- 10:01 31 Mayıs 2018
- Siyaset
DİYARBAKIR - Tutuklu DTK Eşbaşkanı ve Hakkâri milletvekili adayı Leyla Güven, kadın cinayetlerinin arttığı bir dönemde siyaset alanındaki kadınlara daha fazla görev düştüğünü belirterek, “Kadınlar özgürlük trenine bineli çok oldu. Ve bu trene bütün kadınlar bininceye kadar yolculukları devam edecektir. Amed zindanında ki halayımızı en yakın zamanda Berçelan Yaylası’nda Hakkârili kadınların halayıyla birleştireceğiz” dedi.
Tutuklu bulunan DTK Eşbaşkanı ve Hakkari milletvekili adayı Leyla Güven, “Benim mitinglerim Selahattin Başkan’ınkinden daha kalabalık oluyor. En az 30 kadın katılıyor. Amed zindanında ki halayımızı en yakın zamanda Berçelen Yaylası’nda Hakkarili kadınların halayıyla birleştireceğiz” dedi.
Diyarbakır’da 22 Ocak 2018 tarihinde gözaltına alınarak 31 Ocak 2018 tarihinde ise çıkarıldığı mahkemece “Örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla tutuklanan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Hakkâri milletvekilli adayı Leyla Güven, 4 ayı aşkındır Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde. Ajansımızın sorularını yanıtlayan Leyla, 24 Haziran seçimlerini, DTK’de yaptığı her faaliyetin suç sayılması ve kadınlara dönük saldırıları değerlendirerek, milletvekili adayı olduğu Hakkâri’deki kadınlara da çağrıda bulundu.
26 Mart 2016 tarihinde gerçekleştirilen DTK Kongresi’nde eşbaşkanlığa seçildiğini belirten Leyla, görevini yürütürken 22 Ocak’ta gözaltına alındığını ve 10 günlük gözaltı süresinde sonra tutuklandığını hatırlattı. DTK’nin 2007 yılında kurulduğu günden bu yana yürüttüğü tüm faaliyetlerin illegalize edilip, klasörler halinde dosyasına yerleştirildiğini ifade eden Leyla, kamuoyuna açık yapılan seminer, konferans, panel, söyleşi, kongre ve genel kurul toplantılarının hukuksuzca dinlendiğini ve konuşmaların ters yüz edilerek suç unsuru çıkarılmaya çalıştığını aktardı. Leyla, “Çözüm süreci olarak adlandırılan dönemde dahi DTK dinlenmişse, AKP bu süreci başından itibaren zaman kazanmak ve delil biriktirmek için kullanmış demektir” dedi.
‘Sistem kadından her zaman korkmuştur’
AKP’nin “çöktürme planı” ile devreye koyduğu siyasi soykırım operasyonlarıyla binlerce Kürt siyasetçinin tutuklanarak rehin alındığını ifade eden Leyla, “Bu operasyonlarda en fazla da kadınlar hedef alındı. Kadınlara dönük özel konsept uygulandı. Kadının siyasette elde ettiği kazanımlar her zaman erkek egemen iktidarı zorlamış, dolayısıyla iktidar kadını bir tehdit olarak görmüştür. Erkek egemen sistem güçlü kadından her zaman korkmuştur. Hazırlanan iddianameler de çok net ortaya çıkıyorki istinat edilen suçlamanın niteliği çok da önemli değil. Amaç Kürt siyasi temsilcilerini itibarsızlaştırma ve siyaseti öncüsüz bırakmadır. Ancak AKP’nin hesaba katmadığı daha doğrusu siyasi anlayış kıtlığının anlamadığı gerçekler var” dedi.
Kürt halkı ve temsilcilerinin inkâr ve asimilasyona karşı direndiği için hep yargı eliyle cezalandırıldığını belirten Leyla, “Türkiye toplumu ve siyaseti, istiklal mahkemelerinden, DGM’lerden ve özel güvenlik mahkemelerinden kurtuldu ama Kürtler yargılanmaktan kurtulamadı. Her türlü yargı ve yasa kanun araçlarıyla üzerimize gelinse de sonuç alınamadı. Bizleri bugün de ağır ceza mahkemelerinde yargılamaya devam ediyorlar. Diğer önemli bir gerçek politikleşen halk gerçekliğimizdir. Dolayısıyla kapatılan ve boşaltılan kurumlarımızı halkımız sahiplenir ve boş bırakmaz. Hatta daha da işlevli hale getirirler. Bugün OHAL koşullarında bile kurumlarımız, partilerimiz her türlü faaliyetlerini sürdürüyorlar. Kadınlar tüm bu amansız koşullarda emek ve fedakarlıklarıyla öncülük ediyor ve halka moral-güç veriyor. Kürt siyasetçileri tutuklayarak, ellerine kelepçe takıp bunları haber olarak servis edip küçük düşürmeye, itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Ancak hesapları boşa çıktı. Halkın sevgisini, güvenini kazanan bir gelenekten geliyoruz. Bu zulme boyun eğmeyen, düşüncelerinden, bildiği hakikatten taviz vermeyen siyasetçi en itibarlı siyasetçidir. Kısacası bu operasyonlar asla sonuç alamayacaktır” ifadelerini kullandı.
Kadınlar özgürlük trenine bineli çok oldu
Hakkâri’nin hem genel mücadele hem de kadın mücadelesi açısından son derece önemli bir kent olduğunu kaydeden Leyla, mektubunda şöyle devam etti: “Şu an ki vekilimiz Sayın Selma Irmak Hakkari halkı tarafından seçilmiş ve büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Selma Irmak kadın mücadelesinin ve Kürt siyasetinin yetiştirdiği önemli isimlerden biridir. Tutuklanıp cezalandırılması onun şahsında Hakkâri kadınının iradesine de müdahaledir. Belediye Eşbaşkanı Dilek Hatipoğlu’nun tutuklanıp cezalandırılması kadınlara verilen bir mesajdır. ‘Siz kadınların siyasette yeri yok. Gidin evinizde oturun’ mesajı veriliyor. Kadını eve kapatma, erkeğin alanına hapsetme politikaları devrededir. Büyük bedeller ödeyerek siyasette, yaşamın her alanında iradesiyle, duygu ve düşüncesiyle olmayı hak etmiş mücadeleci Kürt kadınının bu saldırılar karşısında pes etmesi, geri adım atmasını beklemek nafile bir çabadır. ‘Demirden korkan trene binmez’ denilir. Kadınlar özgürlük trenine bineli çok oldu. Ve bu trene bütün kadınlar bininceye kadar, nihai hedeflerine varıncaya kadar yolculukları devam edecektir.
Dilek başkanıma, Selma vekilime ve tutuklu bulunan tüm kadın yoldaşlarıma sevgi ve selamlarımı yolluyorum. Tutsak arkadaşlarımızın bıraktığı yerden Hakkârili kadınlarla mücadelemize devam edeceğiz.
Hasta tutsaklar koşulsuz serbest bırakılmalı
Cezaevlerinin en büyük yarası hasta tutsaklardır. Cezaevi koşullarında sağlıklı insanlar bile yaşayamazken, hasta arkadaşlarımız çok ciddi zorluklar yaşıyorlar. Yaşamını tek başına sürdüremeyecek düzeyde olan arkadaşlarımız var. AKP’nin bu konuda çok özel bir politika uyguladığı biliniyor. Sayın Öcalan bu konunun hassasiyetini defalarca kez dile getirmesine rağmen olumlu bir gelişme sağlanmadı. Bu durumun adaletle, vicdanla, Müslümanlıkla, insanlıkla alakası yoktur. Bu durum ne insani ne de vicdani değildir. Hasta tutsaklar hiçbir koşul öne sürülmeden bırakılmalıdır. Partimizin bu konu da önemli çabaları, girişimleri oldu. Bu mücadeleyi daha büyük bir kararlılıkla sürdürmeliyiz.
Özgürlüğün bedelsiz olmadığını biliyoruz
Mücadelenin her aşamasında yer alan Kürt kadınları cezaevlerindeki tarihi direnişlerde de yerlerini layıkıyla yerlerini almışlardır. Başta Sakine Cansız olmak üzere birçok kadın yoldaşımız işkenceci zihniyetin yüzüne tükürerek direnişini büyütme ve kalıcılaştırmada sınır tanımamıştır. Özgürlüğün bedelsiz olmadığını biliyoruz. 25 yılı aşkın cezaevlerinde olan arkadaşlarımız bulunuyor. Yaşamını halkının ve ülkesinin özgürlüğüne adayan tüm yoldaşlara selam olsun…
Türkiye parlamentosu Anayasası gibi Türk, erkek ve Suni
Türkiye parlamentosu da Anayasası gibi Türktür, erkektir, sunidir. Parlamentoda Kürt siyaset geleneği sayesinde birçok yenilik yaşandı. Kadın vekil sayısının artışı, parlamentodaki renksizliği, griliği kadın bakış açısıyla renkliliğe kavuşturdu. Bu sayede parlamento bir halklar mozaiğine dönüştü. Türkü, Kürdü, Arap’ı, Ermeni’si, Laz’ı, Çerkez’i, Roman’ı, Alevi’si ve Sunni’siyle renk cümbüşü oluştu. Kadınlar parlamentonun tekçi tahakkümcü, cinsiyetçi, eril ve militarist yapısını değiştirmek için bugün adaylar. Sayı olarak eşitliği sağlayamadığımız gerçeği olsa da siyaseten ortaya koyduğumuz etkili mücadele önemli bir yerde duruyor. Muhalif partilerden seçilen kadınlar, kadın bakış açısıyla siyaset yürütmek için eril zihniyete karşı ortak tutum sahibi olmuşlardır. İktidarın erkek söylemleri olan ‘kadın mı kız mı’ ve ‘sen bir kadın olarak sus’ zihniyetine karşı kadınlar ortak tutum ve duruş sergilemiştir. Ancak kadın cinayetlerinin arttığı bir dönemde siyaset alanındaki karar mekanizmalarında yer alan kadınlara daha fazla görev düşüyor.
Toplumun kurtuluşu yeni yaşamda
Biz Türkiyeli ve Kürt kadınlar olarak kadın kurtuluş ideolojisi ve feminist bakış açısıyla kadınların yaşadıklarının kader olmadığını, bu durumdan çıkışın mümkün olduğunu, henüz ulaşılamayan milyonlarca kadının olduğunu ve onların umudu olduğumuzun bilinci ile hareket edersek başarılı oluruz. Demokratik özgür eş yaşam modeli ile bütün toplumun yeni ve özgür yaşamını inşa edebiliriz. Toplumun kurtuluşu yeni yaşamdadır. Bu ütopya değil hakikatin kendisidir. Hakikat her zaman var olmuşsa o zaman bu bir ütopya değildir.
Toplumumuzda yoğunca yaşanmaya devam eden geri geleneksel yaşam ölçülerine karşı parlamentoda güçlü çalışmalar yapabiliriz. Kadınlara yönelik pozitif kararlar, politikalar oluşturulmalıdır. Cinsiyetçi dil, eril dil siyasetin dili olmaktan çıkmalı buda ancak parlamentoda yer alacak kadınların duruşu ve tutumuyla öncülük ederek sağlanabilir. Biz kadınlar toplumun yarısıyız yaşamın her alanında varız, biz özgürlükçü, eşitlikçi komünal yaşamın teminatıyız. Biz bütün dünya kadınları iradeleşerek eril zihniyete karşı güçlü direniriz.
Benim mitinglerim Selahattin Başkan’ınkinden daha kalabalık
Direnişin kalesi olarak bilinen Amed zindanında 50 kadın iki koğuşta kalıyoruz. Yaşamımız her anlamıyla planlı ve programlı. Kürt kadın mücadelesinden 3 kadın kuşak bir aradayız. Benim mitinglerim Selahattin Başkan’ınkinden daha kalabalık oluyor. En az 30 kadın katılıyor. Amed zindanında ki halayımızı en yakın zamanda Berçelan Yaylası’nda Hakkârili kadınların halayıyla birleştireceğiz.