‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü halkların özgürlüğüdür’
- 09:01 9 Aralık 2025
- Güncel
İZMİR - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı sürecin önemini vurgulayan HDK Genel Meclis Üyesi Ayşe Özdamar, “Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü halkların özgürlüğüdür. Süreç halkların ortak talebi haline gelmeden hiçbir yasa kendiliğinden gelmez” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın sürecin baş muhatabı olduğuna dair toplumsal kabul giderek genişlerken, muhalefetin tutumuna yönelik tartışmalar da derinleşiyor. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanmasının, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye toplumunun bütünü açısından belirleyici bir eşik oluşturacağı artık somut bir gerçeklik olarak görüldüğü bu dönemde, barış talebinin siyasetüstü bir zeminde toplumsallaşması gerektiği vurgulanıyor.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Meclis Üyesi Ayşe Özdamar, sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Barışa tüm toplumun ihtiyacı olduğunu ve toplumu temsil eden kesimlerin mutlaka barış sürecine katılması gerektiğini vurgulayan Ayşe Özdamar, “Son dönemde Abdullah Öcalan'ın İmralı'da tutsak bulunduğu cezaevinde CHP'nin ziyaret etmemesi konusunda ben keşke bu kararı vermeselerdi diye düşünüyorum. Çünkü CHP bugün AKP'nin karşısında kendince kendi doğruları çerçevesinde bir demokrasi mücadelesi veriyor. Bu aslında Türkiye halkları için oldukça kıymetli bir mücadele. Bunu da görmek gerekiyor. İşte bu mücadele ile birleşmek, bununla ortak olmak, birlikte davranmak Türkiye'nin geleceği açısından bütün halklar açısından çok iyiydi. Bu nedenle keşke böyle bir karar almasalardı diye düşünüyorum ama sonuç olarak bunun çok da fazla gündeme getirilmesi taraftarı değilim. Çünkü biz yani kendimizde sorumluluk hisseden yapılar, bireyler tüm toplumun bu sürece katılması için çaba sarf etmeliyiz. Yani dışlamak ve ötelemekten ziyade her şeye rağmen yeniden yeniden kazanmak için çaba sarf etmeliyiz” dedi.
‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğüdür’
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı İmralı’da ziyaretini, “başlangıç” olarak gören Ayşe Özdamar, bu ziyaretlerin çok daha geniş bir şekilde katılımla gerçekleşmesinin önemini vurguladı. Sadece siyasi partilerin değil, STK'ların, demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların da İmralı’ya gidip ya da başka bir şekilde mutlaka Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la görüşmesinden yana olduğunu dile getiren Ayşe Özdamar, “Şimdi bir halk eğer özgürlük talebiyle yola çıkmışsa ve mutlaka tarihsel süreçlerde de Kürt halkı da önderini belirlemiş, bu Abdullah Öcalan. Şimdi Sayın Abdullah Öcalan'ın Kürt halkının önderi olduğunu artık bugün Devlet Bahçeli dahil herkes kabul ediyor. Şimdi bir halkın özgür olması demek onun önderinin özgür olmasıyla eş anlamlıdır. Bu bağlamda Kürt halkının bu konudaki talebi, yani umut hakkı üzerinden olsun, şu ya da bu hukuksal çerçeve üzerinden olsun çok önemli ve anlamlıdır. Her koşulda Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü, halkın özgürlüğünün sembolik bir göstergesi olduğu için de önemlidir” sözlerine yer verdi.
‘Abdullah Öcalan bir kapı araladı!’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün süreç için oldukça önemli olduğunun altını çizen Ayşe Özdamar, “Bunu Kürt halkı açısından değerlendirirsek böyledir. Olması gereken barıştan bahsediyorsak ve burada halkların eşitliğinden bahsediyorsak, Kürt halkının eşit, özgür olarak bu topraklarda yaşamasından söz ediyorsak, bütün halkların eşit özgür bir biçimde birlikte ve bütün olarak yaşamasından söz ediyorsak o halkın başını kesip kenara koyamayız. Bu mümkün değil. Bunun yasal çerçevesi teknik bir konudur ama işin özü budur. Kısaca ben bunu bu şekilde ifade etmek istiyorum. Bu sürece şimdi Abdullah Öcalan bir kapı araladı. Şimdi bu kapıdan geçmek için Kürt halkına, Türk halkına, emekçilere, kadınlara büyük görevler düşüyor. Şimdi bu görevler yapılmadığı takdirde ben kesinlikle bir takım yasaların bize bahşedileceğini düşünmüyorum” ifadelerine yer verdi.
‘Artık barış istiyoruz’
Barış, demokrasi ve demokratik toplum talebinin bizzat toplumun kendisiyle gündemleştirilmesi üzerinde duran Ayşe Özdamar, HDK olarak bu süreci “Barışın Toplumsallaştırılması” olarak adlandırdıklarını aktardı. Ayşe Özdamar, sözlerine şöyle devam etti: “Eğer bu toplumda büyük bir ihtiyaç; insanlar barış sürecinin, demokrasi sürecinin büyük bir ihtiyaç olduğu vurgusunu bir şekilde sokakta, iş yerinde, çalışma yaşamında, her yerde ama her yerde göstermeyi başarabilirlerse tabii ki vurmadan, kırmadan, dökmeden çünkü artık barış istiyoruz. Bunu gerçekleştirebilirlerse o zaman o yasaları yapmak zorunlu olur. Açıkçası toplumlarda yasalar toplumun ihtiyaçlarından önce gelmiyor. Toplum önce bunu istiyor ve istedikten sonra bir takım hukukçular bunu formüle ediyorlar. Şimdi bir komisyon var. Gerçekten çok fedakarca çalışıyor. Abdullah Öcalan ile görüşüyor. Umutlu bir biçimde herkese umut vermiş. Çalışıyor. Çünkü büyük olasılıkla o da farkında ki insanlarda büyük bir beklenti, bıkkınlık hali var. Bunu kırmak için mücadele ediyor. Gerisi bütün iş bu toplumun kendisine kalıyor. Bunu talep etmek için barışçıl bütün yöntemleri kullanmak çok çok önemli. Toplumsallaşmalıyız, kitleselleşmeliyiz. Gerisi zaten gelir. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Kendi coğrafyamız çok da iyi bir yere gitmiyor.”
‘Halklar bir araya gelmeli’
Ayşe Özdamar son olarak şu ifadeleri kullandı: “Şimdi Karadeniz'de bombalar patlıyor. Bir kaosun içindeyiz. Bizim bu coğrafyada dik durabilmemiz için ve bu kaostan, bu savaş halinden kurtulabilmemizin tek yolu bütün halkların bir araya gelip birlikte demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesini yürütmesinden geçiyor. Tekrar ediyorum; o ne dedi, bu ne dedi, bu ne yaptı’dan sıyrılıp ben ne yapıyorum, ben bir yıl içerisinde ne yaptım ve bundan sonra ne ‘Ne yapacağım?’ sorusunu sormalıyız. Bütün siyasi partiler, bütün bireyler bu soruyu sormaya başladıkları anda barış çok kolay gelecektir.”







