Kürt sanatçı Zeyno Durar: Sanat da, şarkı da direnir!

  • 09:02 14 Kasım 2025
  • Kültür Sanat
Filiz Zeyrek
 
LONDRA - Kürt sanatçı Zeyno Durar, “Birimizin sesi hepimizin sesidir” diyerek 25 Kasım’ın yalnızca bir tarih değil; kadınların acısını, direnişini ve dayanışmasını simgeleyen bir gün olduğunu vurguluyor. Zeyno Durar, kadın sanatçıların mücadelede daha güçlü bir ses olması gerektiğinin altını çiziyor.
 
Amedli Kürt sanatçı Zeyno Durar, müziğini sadece bir sanat formu olarak değil, bastırılmış bir kültürün dili, bir kadının varoluş biçimi olarak tanımlıyor. 1986’da Adana’da, Kürt göçmenlerinin yoğun yaşadığı bir mahallede dünyaya gelen Zeyno Durar, müzikle neredeyse doğduğu günden beri iç içe. Ünlü dengbêj Hesenê Gozê’nin torunu, stranbej ve tembûrvan bir babanın kızı olan Zeyno Durar, beş yaşında ilk kez sahneye çıktı.
 
“Yasaklı seslerle, bastırılmış bir kültürün içinden doğdum” diyen Zeyno Durar, 90’lı yıllarda kasetlerin gizlice dinlendiği evlerde büyüdüğünü; müziğin hem kimliği hem hafızası olduğunu söylüyor. Dedesinin ona sıkça hatırlattığı “Çêlika mar bê zehr nabe”, “Yılanın yavrusu zehirsiz olmaz” sözünü, taşıdığı kültürel mirasın bir yol göstericisi olarak benimsediğini ifade ediyor.
 
2006’da İngiltere’nin Londra kentine göç eden Zeyno Durar, dilin ve kültürün tamamen değiştiği bir dünyaya adım atıyor, ancak müzikten hiç kopmuyor. Onun için müzik yalnızca sanat değil; bir halkın sesi, bir kadının direnme biçimidir.
 
‘Her şarkımda memleketimden bir parça taşıyorum’
 
Yeni bir coğrafyada, farklı dillerle ancak aynı hafıza ve direnişle müziğini sürdüren Zeyno Durar, uzun bir sessizliğin ardından tekrar sahneye döndü. “Kalbimdeki ses hiç susmadı” diyen Zeyno Durar, repertuvarını Ermenice, Arapça, Zazakî, Soranî ve Hintçe şarkılarla genişletti. Avrupa’nın birçok kentinde sahne alan Zeyno Durar, kadınlardan oluşan Rengîn Kadın Korosu’nun kuruluşunda yer aldı ve koroyu “kadın dayanışmasının sesi” olarak tanımlıyor. Zeyno Durar, bu konuda şöyle diyor: “Kadınlarla birlikte üretmek, şarkı söylemek bana güç ve umut verdi. Her şarkımda memleketimden bir parça taşıyorum.” 
 
‘Gurbet, kadını hem görünür kılar hem görünmez’
 
Zeyno Durar, doğduğu topraklardan uzak olmanın kendisinde hem özlemi hem de direnişi büyüttüğünü şu sözlerle anlatıyor: “Uzak olmak özlemi büyütüyor ama aynı zamanda içsel bir güce dönüşüyor. Görünürsün, çünkü emeğini ve kimliğini ispat etmek zorundasın; ama yalnızsın, çünkü köklerinden uzaktasın. Bu yalnızlık başka kadınların sesini duymama vesile oldu. Onların sesleriyle kendi sesimi birleştirdim; yalnızlık dayanışmaya dönüştü.”
 
‘Kökler coğrafya değil, hafızadır’
 
Müziğinde Mezopotamya’nın rüzgârı, Kürtçe’nin hüznü, bağlamanın tınısı olduğuna dikkat çeken Zeyno Durar, şöyle devam ediyor: “Kökler benim için sadece bir coğrafya değil, bir hafıza. Söylediğim her şarkıda o toprakların sesi var. Kürtçe söylemek, bir kadının sahnede özgürce durması, kendi sesinden vazgeçmemesi… Hepsi birer direniş biçimi. Benim hikâyem sadece bana ait değil. Her şarkıda başka bir kadının sessizliği, nefesi var.”
 
‘Bir şarkı vicdanı uyandırabilir’
 
Kadına yönelik şiddete karşı sanatsal üretimin rolüne dikkat çeken Zeyno Durar, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bir yasa değiştirir mi bilmiyorum ama bir şarkı, bir film, bir resim vicdanı uyandırabilir. Şiddet yalnızca fiziksel değil; sessizlik, yargı, toplum baskısı da birer şiddet biçimi. Kadın sanatçılar artık birbirinin sesini daha çok duyuyor. Dayanışmanın sesini büyütmemiz gerekiyor.”
 
‘25 Kasım bir tarihten fazlası’
 
25 Kasım’ı “bir hafıza günü” olarak tanımlayan Zeyno Durar şöyle konuşuyor: “Kadın cinayetlerinin gölgesinde yaşamak, her kadının omzunda aynı ağırlığı taşımak demektir. 25 Kasım bana hep şunu hatırlatıyor: Birimizin sesi hepimizin sesidir. Bir kadın olarak elimden bir şey gelmemesi beni üzüyor ama susmamayı seçiyorum. Çünkü bazen sanat sadece bir şarkı değil; bir vicdanın sesidir. Toplum, kadının acısına alıştı. Bir kadının çığlığını duymamak da bir şiddet biçimi. Bir kadın sustuğunda, bir toplum eksiliyor.”
 
Erkek egemen sanat dünyasında kadınların görünmez kılındığını vurgulayan Zeyno Durar, “Sessiz bir dışlama biçimi var. Ben bu sessizliği kabul etmiyorum. Kendi sahnemi kendim kuruyorum. Kendi imkânlarımla güçlü duruyorum. Bir kadın isterse yapamayacağı hiçbir şey yok” diyor.
 
‘Kadın değiştiğinde sanat da değişir’
 
“Bir zamanlar kadın sadece ilham kaynağıydı; şimdi yaratıcı, üretici, söz sahibi” diyen Zeyno Durar, kadın mücadelesinin evrenselliğine işaret ediyor. Zeyno Durar, “Filistin’de bombaların altında çocuklarını koruyan kadınla, Kürdistan’da özgürlüğü için direnen kadının kalp atışı aynı. Fiziksel şiddet yara bırakır ama kültürel, duygusal, dilsel şiddet içimizde iz bırakır. Bir kadın kendi değerini fark ettiğinde hiçbir sistem onu susturamaz. Korkmayın, utanmayın, susmayın. Sesinizi duyurmak zaten bir devrimdir. Ne kadar çok söylersek o kadar çok kadın kendi sesini bulacak” diye belirtiyor. 
 
‘Bir gün şarkılarım isyan değil, sevinç olacak’
 
Hayalinin, kadınların sadece kadın oldukları için mücadele etmek zorunda kalmadığı bir dünya olduğunu  vurgulayan Zeyno Durar sözlerini şöyle tamamlıyor: “O gün geldiğinde şarkılarım artık isyan değil, sevinç olacak. Elimden geldiğince sesimle, sevgimle kadınlara ulaşmaya çalışıyorum. Bugün hâlâ birçok kadın 25 Kasım’ın anlamını bilmiyor. Bu sadece cehalet değil; sistematik bir unutturma hali. Ama farkındalık umudun ilk adımıdır. Bazen bir şarkı, bir insanın kalbine dokunmanın en güzel yoludur. Ben sesimle o güzel kadınlara sarılmak istiyorum.”