Lee Rhiannon: Öcalan'ın özgürlüğü barışın anahtarıdır

  • 09:03 26 Nisan 2025
  • Güncel
Melek Avcı
 
ANKARA - Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün, yalnızca Türkiye için değil, tüm Orta Doğu'da kalıcı barışın önünü açacak anahtarlardan biri olduğunu belirten Yeşiller Partisi Parlamenteri Lee Rhiannon, “Kritik olan Sayın Öcalan'ın cezaevinden çıkarılmasıdır. Demokratik Konfederasyon tüm bölge için umut olacaktır” dedi. 
 
Meclis açılışında 1 Ekim günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına giderek tokalaşmasıyla başlayan gelişmeleri takiben,  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile bir dizi görüşme trafiği başladı. Aile ziyaretleri dışında dört siyasi temasın yapıldığı İmralı’dan 27 Şubat tarihinde dünya gündemine düşen Asrın Çağrısı geldi. Bu gelişmelere karşılık, siyasi partiler ile ve son olarak 10 Nisan tarihinde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Efkan Ala ile bir araya geldi. Hem PKK’nin kongresini toplamasına hem de Abdullah Öcalan’ın çalışma koşullarının sağlanmasına dair bir aydır adım atılmazken, bu hafta ise Adalet Bakanlığı ile bir görüşme yapıldı.
 
Yeşiller Partisi Parlamenteri Lee Rhiannon,  süreç gündemli JINNEWS'in sorularını yanıtladı. 
 
“Türkiye'deki liderler için mantıklı olan Sayın Öcalan'ı cezaevinden çıkarmak ve böylece tüm bölgeye barışın nasıl getirileceğine dair oldukça karmaşık bir süreç olan bu sürece tam anlamıyla katılmasını sağlamak olacaktır. Sayın Öcalan'dan barışa giden yolla ilgili çok önemli bir öneri var.”
 
* 27 Şubat'ta Abdullah Öcalan'ın “barış ve demokratik bir toplum” çağrısı yaptı. Bu çağrıyı ilk duyduğunuzda nasıl bir analiz yaptınız?
 
Kesinlikle bu, Kürt Halkı için çok önemli bir gelişme. Türkiye’de barış ve adalet için de Sayın Öcalan'ın tanımladığı bir şey ve bence dünyadaki ilerici hareketler için de çok önemli çünkü bu mücadelelere dahil olduğunuzda, farklı durumlara uyum sağlamanız gerektiğinde üstlendiğiniz strateji ve taktikler oldukça karmaşık olur. Bu bana Nelson Mandela'yı hatırlattı. Kendisi de yıllarca tecrit altında tutuldu. Nelson Mandela, silahlı mücadele içindeydi ve uzun bir süre ‘terörist’ olarak tanımlandı, ancak daha sonra Güney Afrika'da apartheid'a karşı mücadelenin doğasını değiştirdiler ve bence bu, ilerici hareket içindeki hepimiz için çok önemli. Bu konuda dönemsel olarak taktiklerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Sayın Öcalan'ın bu konuyu ele alış biçiminin, PKK'nin de bu konuyu neden ele aldığının, Türkiye'deki duruma odaklanılmasını sağladığını düşündüm. Dolayısıyla bu konunun ele alınış şeklinden çok etkilendim. Tam olarak çözülmediğini biliyorum ama kesinlikle çok önemliydi ve nasıl sonuçlanacağını merak ediyoruz ve tüm bölge için önemli olacağını düşünüyorum.
 
 
* Biliyorsunuz Avrupa'da ve dünyanın birçok yerinde Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemler yapılıyor. Sizce bu örgütlü mücadele Türkiye'yi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için tetiklemiş midir?
 
Bakın, eğer Sayın Öcalan adaleti sağlamak konusunda ciddiyse ve periyodik olarak Türkiye'deki tüm insanlara bundan bahsediyorsa, bu açıkça hükümetin adım atması gereken yerdir.  Çünkü Sayın Öcalan, Kürt halkı için adaletli bir barış sürecine bu kapsamlı katılımı nedeniyle, burada önemli bir oyuncudur. Gerçekten de artık serbest bırakılması gerekiyor. Dolayısıyla Sayın Erdoğan ve Türkiye'deki liderler için mantıklı olan Sayın Öcalan'ı cezaevinden çıkarmak ve böylece tüm bölgeye barışın nasıl getirileceğine dair oldukça karmaşık bir süreç olan bu sürece tam anlamıyla katılmasını sağlamak olacaktır. Açıkçası Türkiye burada özellikle önemli ama İran, Irak ve Suriye'den de bahsediyoruz. Şu anda Suriye'de inanılmaz bir karmaşa yaşanıyor, bu nedenle bence bu gerçekten ama gerçekten kritik bir adımdır. Avustralya'dan sesleniyorum, Avustralya Hükümeti; Türkiye hakkında neredeyse hiç konuşmuyor. En son ne zaman konuştuğunu bile hatırlamıyorum ama Batılı hükümetler Erdoğan'a baskı yapmalı, bu meseleyi çözmeli, burada Sayın Öcalan'dan barışa giden yolla ilgili çok önemli bir öneri var. Bunun ilerlemesine yardımcı olmak için cezaevinden çıkması gerekiyor ve bu Batılı hükümetlerin Türk rejimine bir çağrısı olmalı.
 
“Ahlaki açıdan bakıldığında, bu barış sürecinin ilerlemesine yardımcı olmak için Kürt halkının yanında yer almalıyız. Şu anda orada yaşananlar göz önüne alındığında bunun tüm Orta Doğu bölgesi ve çevre ülkeler için önemli olacağı açıktır.”
 
* Çağrının Kürtler, Türkiye ve Orta Doğu için bir fırsat olduğu değerlendirmesine katılıyor musunuz? Eğer katılıyorsanız nedenini açıklar mısınız?
 
Sayın Öcalan ve PKK'nin barış sürecini yeniden canlandırmayı tartıştığı bu gelişmeler bölge için çok önemli. Filistin'deki durumu Suriye'de de görebiliyoruz. İsrail Lübnan'ı bombalamaya devam ediyor, periyodik olarak Suriye'yi bombalıyor. Dolayısıyla trajik can kayıpları, trajik altyapı tahribatı ve ekonomilerde çok fazla bozulma var, ülkeler gerçekten işlevsiz hale geliyor ve bunların çoğu ABD'nin desteğiyle gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu barış sürecine her türlü desteğin verilmesi, sadece bölge içinde değil, küresel olarak da destek verilmesi çok önemli, zira böylesi bir felaketin yaşandığı günümüzde, bu sadece bir ülkeyle ilgili değil. Çünkü görülen bir şekilde, insanlar mülteci oluyor, diğer Batı ülkelerine taşınıyor, burada bu çağrıyı önemli kılan her türlü akış var. Ahlaki açıdan bakıldığında, bu barış sürecinin ilerlemesine yardımcı olmak için Kürt halkının yanında yer almalıyız. Batılı hükümetlerin üzerinde baskı kurduğu şey de bu olmalıdır. Şu anda orada yaşananlar göz önüne alındığında bunun tüm Orta Doğu bölgesi ve çevre ülkeler için önemli olacağı açıktır.
 
“Sayın Erdoğan sık sık ve bizim deyimimizle, yolun her iki tarafında da yürümeye çalışıyor. Barış için çalıştığını söylüyor ya da denediğini ama barış sürecini ilerletmek için hiçbir şey yapmıyor. İşte bu yüzden Sayın Öcalan'a ve onunla birlikte çalışan insanlara, özellikle de siyasetçilere güçlü bir destek verilmesi gerekiyor.”
 
*Çağrının içerdiği mesajlara baktığımızda barış talep edilirken, Türkiye PKK'nin kongre toplaması için hala adım atmamıştır, Abdullah Öcalan’ın çalışma koşulları sağlanmamıştır. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Her şey denge gerektirir. Bunun işe yarayıp yaramayacağı büyük ölçüde Türk rejiminin vereceği tepkiye bağlı. Sayın Erdoğan'ın çok baskın bir lider olduğu açık ve gerçekten adım atması ve Sayın Öcalan ile birlikte çalışması gerekiyor ve başlangıç noktası onu cezaevinden çıkarmaktır. Ama aynı zamanda, bazı Kürt siyasetçilerin bu barış sürecini yürütmek üzere Sayın Öcalan ile bir araya gelip görüşebildiklerini de biliyorum. Bu çok önemli ve bu insanların daha açık bir şekilde birlikte çalışmalarına izin verilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu da Sayın Öcalan'ın cezaevinden çıkarılması anlamına geliyor ki bu konu üzerinde çalışabilsinler. Önemli bir şekilde ele alınmasına izin verilmelidir. Bu bir endişe kaynağı çünkü Sayın Erdoğan'ın 2013 Barış Süreci'nin geliştiği dönemdeki gibi bir sicili var. Kendi eylemleri nedeniyle bunu baltaladı. Bunun devam eden bir endişe olduğunu anlayabiliyorum ve bence bu noktada da Batılı hükümetlere önemli bir rol düşüyor çünkü Sayın Erdoğan'ın imajı bu. Bunu farklı alanlarda görüyoruz, Sayın Erdoğan sık sık ve bizim deyimimizle, yolun her iki tarafında da yürümeye çalışıyor. Barış için çalıştığını söylüyor ya da denediğini ,örneğin Filistin'in yanında olduğunu söylüyor ama bu arada İsrail ile çalışıyor. Şimdi de barış süreciyle birlikte, barış sürecini ilerletmek için hiçbir şey yapmıyor ve hatta süreci baltalıyor bile olabilir. İşte bu yüzden Sayın Öcalan'a ve onunla birlikte çalışan insanlara, özellikle de siyasetçilere güçlü bir destek verilmesi gerekiyor. Batılı ülkeler bu konuda adım atmalı. 
 
“Kadınlar sadece bölgedeki Kürt halkı için önemli bir rol oynamaya devam etmekle kalmayacak, aynı zamanda pek çok insana ilham verecek çünkü biliyorsunuz, uzun zamandır devam eden rehaveti bırakıyorsunuz ve bu harika liderlik rolünü alıyorsunuz.”
 
*Yine Abdullah Öcalan 8 Mart’ta kadınlara bir mesaj gönderdi. Bu nokta da kadınlara gönderdiği mesajı nasıl okuyorsunuz? Yine barışta kadının öncü rolü neden önemli?
 
Sayın Öcalan yazılarında sıklıkla kadın hakları, kadın eşitliği konularını ele almıştır ve kadın, yaşam, özgürlük sloganının tamamı bu alandaki önemli çalışmalarından kaynaklanmaktadır. Ancak, eminim ki Sayın Öcalan sadece kendi çalışmalarını değil, özellikle Rojava'dan gelen ve dünyanın dört bir yanındaki kadınlara ve topluluklara ilham kaynağı olan, burada IŞİD'in yenilgiye uğratılmasında kritik rol oynayan pek çok kadının çalışmalarını öne çıkaran ilk kişidir. Biliyorsunuz, bu olağanüstü bir durumdu, dünyanın on yıllardır karşı karşıya kaldığı en ciddi, en yıkıcı rejimlerden biriydi ve Rojava çevresindeki Kürt kadınları burada açık bir rol oynadı. Sayın Öcalan da buna vurgu yapıyor çünkü gösterdikleri şey sadece IŞİD'i yenmekle ilgili değildi, aynı zamanda kadınların silahlı mücadelede ön saflarda yer alması, kadınların bu kritik zamanlarda liderliği üstlenebilmesiyle ilgili pek çok tabuyu yıkmaktı. Genellikle gördüğünüz şey; Sayın Öcalan da bunu ele alıyor ve ilgileniyor; bir toplum mücadele içindeyken ya da devrimci bir durumdayken, kadınların haklarını sonraya bırakmanın, ertelemenin yanlış olduğunu söylüyor ve  kadınların bir toplumun gelişiminin her aşamasında eşit ortaklar olarak tanınması gerektiği giderek daha fazla kabul görüyor. Sayın Öcalan bu konuda da yazılar yazmıştır.
 
 
Kısa bir süre önce 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde söylediği sözleri okumak harikaydı. Dünya Kadınlar Günü'nün, kadınların cesur mücadelesi açısından, ilk geliştirildiği 1900'lü yılların başlarına kadar uzanan güzel bir geçmişi, çok benzer bir tarihi vardır. Dolayısıyla Sayın Öcalan'ın Dünya Kadınlar Günü hakkında yazması ve Dünya Kadınlar Günü'nde kadınların rolünü aktarması inanılmaz derecede önemli çünkü kadınlar sadece bölgedeki Kürt halkı için önemli bir rol oynamaya devam etmekle kalmayacak, aynı zamanda pek çok insana ilham verecek. Çünkü biliyorsunuz, uzun zamandır devam eden rehaveti bırakıyorsunuz ve bu harika liderlik rolünü alıyorsunuz. Rojava kadınlarının dünya çapında iyi tanındığını biliyorsunuz, ancak bu aynı zamanda IŞİD'in yenilgiye uğratılmasında önemli bir rol oynayan ve barışa giden yolun nasıl geliştirileceği konusunda öncü bir rol oynamaya devam edecek olan kadın koruma birimine odaklanmamız gerektiği anlamına geliyor. Çünkü bu bölgede kadın eşitliği açısından, Kürt kadınlarının başardıkları açısından ve mücadelede bu kadar merkezde yer almaları açısından geri dönüş yoktur ve dünyanın dört bir yanındaki insanlara ilham vermektedir.
 
“İnsanların sokaklarda yürümesi, dilekçeler imzalaması, toplantılar yapmasının yanı sıra hükümetlerin de Kürt halkının yanında durmasını istiyoruz. Sayın Öcalan Kürt halkının lideridir ve kendisine onursal vatandaşlık verilmesi Kürtlerin taleplerinin tanınması için Kürt mücadelesi açısından çok büyük bir adımdır.”
 
*Ülkenizde tüm  bu süreç nasıl ele alındı, yankısı nasıl oldu? 
 
Elbette bazı insanlar Sayın Öcalan'ın ortaya koyduğu çok önemli çağrının farkında ve detaylardan çok etkilendi, yeni bir yol bulunması gerektiğini fark etme cesaretini gösterdi, bu hepimizin mücadeleye yaklaşımı açısından çok önemli. Ancak dürüst olmak gerekirse, birçok insan bunun farkında değil. Avustralyalılar, Türkiye'yi, Erdoğan'nı ,haberlerden nadiren okuyorlar. Sosyal medyada bile, akışınızda görünmesi için gidip bakmanız gerekir. Yani benim gibi insanların istediği düzeyde ön planda değil ama burada Rojava'dan ve Sayın Öcalan'dan çok ilham alan bir grup var. Sydney'de yaşıyorum, yaşadığım yere yaklaşık 45 dakika uzaklıkta bir Kürt merkezi var ve oraya birçok kez gittim ve Kürt mücadelesi hakkında çok şey öğrendim. Her hafta etkinlikler oluyor, kültürel etkinlikler, siyasi etkinlikler oluyor. Bu çalışmalar sayesinde daha fazla Avustralyalı bu mücadeleyi ve Sayın Öcalan'ın ne için çalıştığını öğreniyor. Ancak tekrar söylemeliyim ki, istediğim kadar çok değil. Daha hızlı olmasını ve daha çabuk gerçekleşmesini isterdim çünkü bu mücadelelerde uluslararası dayanışma çok önemli. 
 
*Uluslararası dayanışmadan bahsetmişken, uluslararası komplonun merkezlerinden biri olan İtalya geçtiğimiz günlerde, Bologna Belediyesi, Abdullah Öcalan'a fahri vatandaşlık verdi. Tarihsel olarak bunun önemi nedir? 
 
İtalya'nın Sayın Öcalan'a fahri vatandaşlık vermesi çok heyecan verici. Bu çok ama çok önemli. Uluslararası dayanışmanın harika bir biçimi. İnsanların sokaklarda yürümesi, dilekçeler imzalaması, toplantılar yapmasının yanı sıra hükümetlerin de Kürt halkının yanında durmasını istiyoruz. Sayın Öcalan Kürt halkının lideridir ve kendisine onursal vatandaşlık verilmesi Kürtlerin taleplerinin tanınması için Kürt mücadelesi açısından çok büyük bir adımdır. Özellikle de Sayın Öcalan'ın barış sürecini ileriye götürmek için bir yol çizmesi, PKK'nin feshini önermesi gibi yeni gelişmeler, tabii ki PKK ile tam bir müzakere içinde, ancak bir harekete liderlik ettiğinizde, özellikle de hapiste olduğu ve insanlarla iletişim kurmasının kolay olmadığı düşünüldüğünde, kolaylıkla gerçekleşmeyen önemli adımlardır. Dolayısıyla İtalya'nın yaptığı şeyin harika olduğunu ve aslında diğer pek çok ülkeye de Kürt halkı Sayın Öcalan’ın yanında güçlü bir duruş sergilemeleri için öncülük edeceğini düşünüyorum.
 
“Demokratik bir Konfederasyonu nasıl inşa edeceğimiz konuşulmalı çünkü Kürt halkı bölgedeki dört ülkeye yayılmış durumda ve adem-i merkeziyetçiliği, toplum temelli yönetişimi nasıl teşvik edeceğimiz gerçekten bu tartışmanın önemli bir parçası olmalı.”
 
*Belirttiğimiz gibi henüz çalışma koşulları ve umut hakkı uygulanmaya konulmadı, bu sürecin ilerlemesi için bir an önce hangi adımlar atılmalı?
 
Kritik olan Sayın Öcalan'ın cezaevinden çıkarılmasıdır, zira yirmi yılı aşkın bir süredir cezaevinde olduğunuzda bir barış süreci olmasa bile, bu koşullar altında, genellikle hücre hapsinde tutulduğu göz önüne alındığında, bunun sona ermesi gerektiği açıktır, dolayısıyla bu bir öncelik olmalıdır. Ayrıca, Sayın Öcalan'ın da birçok kez dile getirdiği üzere, Sayın Erdoğan'ın iktidarı elinde tutmasına yardımcı olmadıkları için hapiste tutulan Kürt siyasi mahkumların da serbest bırakılması gerekiyor. Bence bu da barış sürecinin bir parçası olmalı. Demokratik bir Konfederasyonu nasıl inşa edeceğimiz konuşulmalı çünkü Kürt halkı bölgedeki dört ülkeye yayılmış durumda ve adem-i merkeziyetçiliği, toplum temelli yönetişimi nasıl teşvik edeceğimiz gerçekten bu tartışmanın önemli bir parçası olmalı ve elbette ekolojik meseleler ve bu ülkede pek çok insanı etkileyen şey kesinlikle Rojava'daki kadınlar ve kadın mücadelesi, ama aynı zamanda genel olarak Kürt mücadelesi toplumlarımızın ekolojik ihtiyaçlarına gerçek bir öncelik veriyor.
 
Dolayısıyla yönetişim, adem-i merkeziyetçilik ve ekolojik meseleler, bir yol bulmamıza yardımcı olmaları açısından gerçekten kritik öneme sahip konular. Dolayısıyla bu konuları da dahil etmemiz gerektiğini düşünüyorum ve bu tüm dünya için gerçekten harika bir liderlik göstermenin bir yoludur bu çünkü dünya çok sıkıntılı bir durumda. Trump'ın dünyaya ne yaptığına, anlaşılabilir bir şekilde, değinmedik. Ancak ABD'nin Orta Doğu'da yaptıklarının çok fazla zararı olduğunu biliyorsunuz. Dünyanın her yerinde ABD üsleri var, bunların çoğu Türkiye'de ve bu çok endişe verici. Dolayısıyla barışa giden bu yola sahip olmak ve toplumların bu Konfederasyonun geliştirilmesinde oynaması gereken kilit rolü kabul etmek kritik önem taşımaktadır.