Kayyım darbedir, çözüm ezilenlerin ittifakı
- 09:05 14 Ocak 2025
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR- Kayyımın çözüm arayışına karşı yapılan bir darbe olduğunu, Kürt halkının demokratik temsilinin tasfiye edilmek istendiğini dile getiren kadınlar ezilenlerin birleşik mücadelesinin kurulması gerektiğini ifade etti.
Mersin Akdeniz Belediyesi eşbaşkanları Nuriye Arslan ve Hoşyar Sarıyıldız ile belediye meclis üyeleri Özgür Çağlar, Neslihan Oruç ve Hikmet Bakırhan'ın tutuklanmasının ardından belediyeye ilçe kaymakamı Zeyyit Şener kayyım olarak atandı. Kayyımların Kürt halkının temsilini, kadın kazanımlarını tasfiye etmeyi amaçladığını ifade eden farklı siyasi çevrelerden kadınlar ortak mücadele vurgusunda bulundu.
‘Amaç Kürt halkının demokratik temsilini tasfiye etmek”
Kayyımın hukuk dışı bir müdahale olmanın ötesinde, siyasal bir tasfiye hamlesi olduğunu dile getiren DEM Parti İzmir İl Eşbaşkanı Fulya Erdoğan bu durumun demokrasiyi sadece biçimsel bir kavram haline getirerek Türkiye’yi otoriter bir yönetim anlayışına sürüklediğini belirtti. Kayyımın Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, demokratik siyasetin önünün kesilmesine neden olduğunu belirten Fulya Erdoğan, “Bu müdahalelerin aynı zamanda siyasal bir amacı vardır: Kürt siyasetini ve Kürt halkının demokratik temsilini tasfiye etmek. Halkın kendi yerel yöneticilerini seçme hakkı, siyasal iradenin temel taşıdır. Bu hakka yönelik her türlü müdahale, yalnızca hukuksuz değil, aynı zamanda halkın demokratik siyasal örgütlenmesini hedef alan bir saldırıdır” şeklinde ifade etti.
‘Kadın kazanımları hedef alınıyor’
Eşbaşkanlık sisteminin ise yalnızca demokratik katılımı arttırmakla kalmayıp kadınların yönetimde eşit temsiline imkan veren bir model olduğunu kaydeden Fulya Erdoğan eşbaşkanların görevden alınmasının kadın kazanımlarını hedef alan bir siyasal hamle de olduğunu belirtti. Fulya Erdoğan “Kadınların siyasette ve yerel yönetimlerde güçlenmesi, toplumsal dönüşümün önemli bir adımıyken, bu kazanımların sistematik olarak yok edilmeye çalışılması, siyasal iradenin toplumsal eşitlik talebine karşı tutumunu göstermektedir” diye belirtti.
‘Barış ve çözüm arayışına yapılan saldırı’
Kayyımın sadece yerel yönetimlerin özerkliğine değil, aynı zamanda barış ve çözüm arayışlarına da büyük zarar verdiğini dile getiren Fulya Erdoğan “Halkın siyaset yoluyla çözüm üretme isteği bastırıldıkça toplumsal gerilim derinleşmekte, barış umutları zayıflatılmaktadır. Barışın önündeki en büyük engel, halkın demokratik siyasetten dışlanmasıdır. İktidar, kayyum politikalarıyla halkın iradesine yönelik bu müdahaleyi sürdürdükçe ne barış ne de toplumsal huzur mümkün olacaktır. Demokrasi, çoğulculuğun ve halkın iradesinin egemen olduğu bir yönetim biçimidir; atanmışlar eliyle değil, seçilmişler eliyle hayata geçer” dedi.
‘Ezilenlerin ittifakını kurmak zorundayız’
Tutuklama, gözaltı ve tüm imha ve asimilasyon baskılarına halkın yerel seçimlerde güçlü bir yanıt verdiğini ifade eden Mor Dayanışma üyesi Sibel Örkmez ise “Yenilgisini hazmedemeyen çete iktidarı bugün kayyumlarla hem faşist iktidarını sağlamlaştırmak istiyor hem de yenilgisinin intikamını alıyor. Kayyım başta kadınlar olmak üzere halkın kazanımlarını hedef alıyor. Bir yandan barış derken bir yandan yargı sopasını eksik etmeyen çete iktidarının amacı yeni bir imha süreci gibi görünüyor. Bunun karşısında içerisinde kadınlarında olduğu ezilenlerin ittifakını kurmak zorundayız. Çünkü kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” şeklinde konuştu.
‘Verilecek mücadele aynı zamanda özgürlük ve eşitlik mücadelesi’
Türkiye İşçi Partili (TİP) kadınlar da kayyımlara ilişkin ortak beyanda bulundu. Halkın iradesine yönelik her saldırının halkın gerçek gücüne ve örgütlülüğüne duyulan korkunun bir tezahürü olduğunu dile getiren kadınlar kayyımların yalnızca bir yerel yönetim krizinin değil, aynı zamanda demokrasiye ve halkın söz hakkına dönük bir saldırının da göstergesi olduğunu ifade etti. Günden güne otoriterleşen iktidarın bu müdahalesinin, halkın iradesini yok sayan, merkezi otoritenin tahakkümünü pekiştiren ve yerel yönetimleri hedef alan bir zihniyetin ürünü olduğunu kaydeden kadınlar “TİP’li Kadınlar olarak bu kayyım düzenini yalnızca yerel bir mesele değil, sistemin geneline yayılan bir baskı mekanizmasının parçası olarak görüyoruz. Bu düzen, sermayenin çıkarlarını koruyan, halkın örgütlü mücadelesini bastırmayı amaçlayan ve emekçi sınıfları daha fazla tahakküm altına alan bir yapı inşa etmektedir. Yerel demokrasiye indirilen bu darbenin derhal kaldırılması; demokrasi adına , seçmen iradesinin tanınması adına hayatidir. Kayyum politikalarına karşı mücadele, yalnızca bir yerel yönetim mücadelesi değil, aynı zamanda adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesidir. Halkın iradesini savunmaya, kadınların, gençlerin, emekçilerin aydınlık geleceği için devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, emekçilerin, kadınların, gençlerin örgütlü gücü, hiçbir atanmış otoritenin gücüyle kıyaslanamaz” dedi.
‘İşçiler kayyımla çalışmayı reddetmeli’
Kayyım atamalarının en temel seçme ve seçilme hakkına yönelik siyasi bir darbe olduğunu dile getiren Antikapitalis Kadınlar’dan Hacer Yeşilçay kayyımın muhalefetin başarısını gasp etme ve ona oy veren halka parmak sallamak özellikle de Kürtlerin iradesini tanımama anlamına geldiğini ifade etti. Hacer Yeşilçay “Devlet Kürt halkının temel haklarını çiğnemeyi kolay bir yöntem olarak kullanmakta ve bunu kendi çıkarına uygun biçimlerde genelleştirmeyi denemektedir. Bu yöntemin tüm kesimlerce reddedilmesi işlemez hale getirilmesi şarttır. Son dönemde kazanımla çıkan birçok işçi grevine tanıklık etmekteyiz. İşçiler bize yol göstermektedir. Ve ancak bu saldırılar öncelikle kayyım atanan belediye çalışanları kayyımla çalışmayı reddetmelidir” dedi.