Bin haftalık soluksuz mücadele (4)

  • 09:01 24 Mayıs 2024
  • Dosya
 
Maside Ocak’ın 2’nci kuşak olarak sürdürdüğü mücadele…
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL – Cumartesi İnsanları mücadelesini 2’nci kuşak olarak 29 yıldır sürdüren Maside Ocak, “Bu süreçler her ne kadar can yakıcı olsa bile bizi ayakta tutan şey onlara bağlılığımız, sevgimiz, özlemimiz. Galatasaray’da karanfillerimizi soldurmadan mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
 
27 Mayıs 1995’te gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda eylem başlatan Cumartesi Anneleri/İnsanları, bin haftadır kesintisiz devam eden bir direnişin simgesi oldu. Bu mücadele, Hasan Ocak'ın kaybedilmesiyle daha da derinleşti. 21 Mart 1995’te 30 yaşındayken kaçırılan ve 58 gün sonra cenazesine Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaşılan Hasan Ocak’ın faillerini soran kardeşi Maside Ocak, iki kuşaktır süren bu direnişin öyküsünü anlatıyor. 
 
Dosyamızın dördüncü bölümünde 2’nci kuşak olarak mücadelesini sürdüren Maside, kardeşi Hasan’ın kaybedilişinin ardından başlayan ve bugünlere uzanan hak arama mücadelesini, yaşanan zorlukları ve elde edilen kazanımları anlattı. 
 
‘Hasan’ı her yerde aradık’
 
Sözlerine Hasan’ın kaybediliş öyküsünü anlatarak başlayan Maside, Hasan’ın ablasının doğum günü için basta ve balık alıp geleceğini, ancak bir daha eve dönmediğini söyledi. Maside, “Abim 1986 ve 1987’de iki defa gözaltına alınmıştı. 1986’da gözaltına alındığında kendisinden 15 gün haber alamamıştık. Abimin Beyazıt'tan Kumkapı’ya doğru giderken gözaltına alındığını düşünüyoruz, çünkü abimi gözaltında, işkence odasından çıkarılırken görenler var ve parmak izi listesinde ismini okuyan iki kişi vardı. 58 gün boyunca Hasan’ı her yerde aradık. Bakanlığa, valiliğe başvurduk ama hiçbir sonuç alamadık Hasan’dan önce gözaltında kaybedilen insanlar gibi. Hasan gözaltında kaybedilen ilk insan değil ama biz Hasan’ın gözaltında kaybedilen son insan olmasını istedik. Ailemiz ikiye bölündü bir grup İstanbul'da bir grup da Ankara’da kampanyayı yürütüyordu.  Kampanyamızın 15’inci gününden sonra diğer kayıp yakınları da içinde yer almaya başladı. Hasan’ın arkadaşları ve insan hakları savunucuları ile birlikte çalışma gerçekleştirdik” dedi. 
 
Olay yeri tutanakları ve otopsi raporu katledildiğini kanıtlıyor
 
Maside, 58 günün ardından Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştıklarını dile getirdi. Dönemin olay yeri tutanaklarının ve otopsi raporunun Hasan’ın gözaltında işkence ile katledildiğini kanıtlar rolde olduğunu ifade etti. Maside, “Olay yeri tutanakları, gözaltında katledildiğinin ispatıydı, çünkü kimliği, ayakkabı bağcıkları, kemeri, saati yokmuş. Olay yeri tutanağı onu gösteriyor. Otopsi raporunda da ölüm nedeni tel veya iple boğulma olsa da kimsesizler mezarlığından çıkararak Gazi Mezarlığı’nda kendi geleneklerimize göre uğurladık. Hemen ardından hukuki işlemleri devam ettirirken, bu ülkede artık gözaltında kaybetmelerin yaşamaması için kayıpların ailelerine teslim ve faillerin yargılanarak cezalandırılması talebiyle 27 Mayıs 1995’te ilk kez Galatasaray Meydanı’na çıktık”  diye belirtti. 
 
‘Bir insanın daha nefes almasını sağladık’
 
“Galatasaray Meydanı’na çıktığımızda 5 kayıp yakınıydık ama sayımız sonrasında çoğaldı, çünkü gözaltında kaybedilen çok sayıda insan vardı” diyen Maside,  her geçen gün Galatasaray Meydanı’ndaki kayıp ailelerinin sayısı artarken kayıpların da devam ettiğini söyledi. Maside, “1998 yılının 15 Ağustos’undan 1999 yılının Mart ayına kadar yani 30 haftamızı gözaltında geçirdik. Gözaltında koyulduğumuz hücrelerin duvarlarında kanla yazılmış yazıları görmek var olan travmalarımızı tetikliyordu. 200 haftada eylemimize ara verdik. 1994’te gözaltında kaybedilen insan sayısı 500’leri bulurken 99 yılında eyleme ara verdiğimizde gözaltında kaybedilen insan sayısının 11 olduğunu görmek Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları’nın Galatasaray’da bir araya gelmelerinin gözaltında kaybetme politikasının önünde bir set olduğunu gördük. Bu bizim için büyük bir kazanımdı, çünkü bir insanın daha nefes almasını sağlamıştık” ifadelerini kullandı.
 
29 yıldır süren mücadele
 
Kendini insan hakları aktivisti olarak tanımladığını söyleyen Maside, Hasan kaybedildiği süreçte 19 yaşında olduğunu ve 29 yıldır mücadele verdiğini dile getirdi. Maside, “Hasan’dan bu yana İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde gözaltında kayıplara karşı komisyonda çalışıyorum. Bu mücadelenin her döneminde vardım. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz ile ilgili küçücük bir haber alabilmek için birçok bedel ödedik ve belki ödemeye devam edeceğiz. Kaybedenlerin bir gün mutlaka cezalandırılacağına olan inancımla hareket ederek bu mücadelenin içerisindeyim. Bizim isteğimiz her zaman kayıplarımızın bulunması oldu. 200’üncü haftaya kadar kayıplarımızı bize geri verin, sağ aldınız sağ istiyoruz dedik ama 2009’da yeniden başladığımızda onlara ait bir mezar yeri istemeye başladık. Bizim sevdiklerimizin bir mezar yeri yok. Sevdiklerimizi gözaltında kaybedenler elini kolunu sallayarak gezebiliyor. Bu süreçler her ne kadar can yakıcı olsa bile bizi ayakta tutan şey onlara bağlılığımız, sevgimiz ve özlemimiz” sözleriyle kendisinin yürüttüğü mücadeleyi tanımladı.
 
‘Karanfilleri soldurmadan mücadeleye devam’
 
“Kimi kayıplar bulunmuş olsa bile akıbeti belli olmayan kayıplarımız çok fazla” diyerek sözlerine devam eden Maside, geçen bin haftayı şu sözlerle özetledi:  “Annelerin bize gelip ‘benim çocuğumu da gözaltında kaybedeceklerdi Cumartesi Anneleri var diye kaybetmediler’ dedikleri, Tahir Elçi gibi cezasızlığa karşı birlikte mücadele ettiğimiz arkadaşımızın ölüm haberinin geldiği, Berfo annenin cenazesini Galatasaray’dan kaldırdığımız, evladının kemiklerini bulmak için adaklar adayan Hediye Coşkun’un evladına mezar yapabildiği bin hafta geçti. Bu bin haftada biz hukukun üstünlüğünün yerlerde süründüğünü gördük. Söylenecek tek söz var bin hafta da olsa 10 bin haftada olsa biz Galatasaray'da karanfillerimizi soldurmadan mücadelemize devam edeceğiz.”
 
 ‘Bininci haftamızın bir milat olmasını istiyoruz’
 
İçişleri Bakanlığı’ndan ve Cumhurbaşkanlığı’ndan 2018’den bu yana görüşme talebinde bulunduklarını ancak görüşme gerçekleştiremediklerini ifade eden Maside, bininci hafta taleplerini dile getirdi. Maside, “Bininci haftamızın bir milat olmasını istiyoruz. Kayıp yakınları olarak her hafta 10 kişi sınırlaması ile Galatasaray’a gidiyoruz. Kayıp yakınına sen bu hafta fotoğrafını taşıma demek bizim omuzlarımızda çok büyük bir yük. Galatasaray bizim mezar yerimiz. Hükümete çağrımız, bininci haftamızın bir milat olmasını meydandaki bariyerlerin açılarak tüm kayıp yakınlarının ve hak savunucularının orada kayıplarını fotoğraflarını taşımasını istiyoruz. Bununla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor ancak bir sonuca ulaşamadık. Anayasa Mahkemesi kararına uyulmasını istiyoruz” diye konuştu. 
 
Yarın: Gözlerdeki ısrar mücadeleyi kuşaktan kuşağa taşıyor…