Rosa Kadın Derneği: Yetkililer emekçi kadınların sorunlarına kalıcı çözümler üretmeli

  • 13:30 18 Nisan 2020
  • Güncel
DİYARBAKIR - Rosa Kadın Derneği, kadın emekçilerin Covid-19 sürecinde yaşadıklarına ilişkin anket çalışmalarını paylaşarak, “Kadınlar yaptıkları işin maddi karşılığını alamamakta ve herhangi bir güvence kapsamına alınmamaktadırlar. Biz kadınlar, dayanışmayla birbirimizin yaralarını sarmaya devam edeceğiz. Yetkilileri sorumluluklarını üstlenmeye ve emekçi kadınların sorunlarına kalıcı çözümler üretmeye davet ediyoruz” dedi. 
 
Rosa Kadın Derneği geçimini ev temizliğiyle sağlayan kadın emekçilerin pandemi sürecindeki durumlarına ilişkin açıklama yayınlayarak, yaptığı anket çalışmasını paylaştı. Covid-19 virüsünün toplumu ekonomik, sosyolojik ve psikolojik açıdan etkilemenin yanı sıra gündelik yaşam alışkanlıklarını değişime zorladığı belirtilen açıklamada, her bireyin etkilenme düzeyinin yaşadığı koşullara, yaşa, cinsiyete ve daha pek çok değişkene göre farklılık gösterdiği kaydedildi. 
 
‘Kadınların yaşadıkları hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz?’
 
Ev içi emeğin görünmezliği ve kadın emeğinin sömürüsünü doğallaştıran toplumsal  cinsiyet rollerinin varlığının kadın örgütlerinin bu konuda çalışma yürütmesini zorunlu kıldığı ifade edilen açıklamada, “Ev içi emek sadece kadının sorumluluğu değildir; o evlerde sadece kadınlar yaşamıyor” söylemin her fırsatta ifade edildiği ve mücadele kararlılığı ortaya konulduğunu belirtildi. Açıklamada, “Yaşadıkları geçim sıkıntısı nedeniyle kendi evlerinin dışında, ev ekonomisine katkı sunmak amacıyla çoğunlukla  güvencesiz koşullarda başka mekânlarda temizlik hizmeti veren ve çalışmak zorunda kalan kadınların yaşamları ve yaşadıkları hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Sınıflı toplum yapısının ortaya çıkardığı bir sömürü alanı olarak, kadınların ev içi emeğini, üretimini zorunlu hale getirerek kadının olmazsa olmaz kimliğine dönüştürmüştür. Ev içi emek, kapitalist sistemin yarattığı yaşamlar içerisinde, emeğin örgütlenmesi bakımından ayrışmış ve dolaylı bir hale gelmiş, görünmez olmuştur. Bu durum, elbette toplumsal cinsiyete dayalı bir iş bölümüdür ve kapitalist sistem ile örgütlü bir iş gücü olarak ortaya çıkmış, şirketlerin sömürü anlayışı ile pazarladığı güvencesiz, karşılığının tam anlamıyla alınmadığı, görünmez bir emeğe dönüşmüştür” denildi.
 
‘Çocuklarım açlıktan öleceğine ben koronadan öleyim’
 
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Kadın örgütleri olarak günlerdir salgın tehdidine rağmen çalışmak zorunda olan kadınlara dair ‘Ücretli ve güvenceli izin’ kampanyaları yürütmekteyiz. Bu çalışmamızın konusu ise ev işinde çalışan kadınlardır. Pandemi  sürecinde eve kapanmak zorunda kalan, temizlik emekçisi kadınlar, yaşamlarını idame ettirebilecekleri başka herhangi bir ekonomik koşulu olmayan, sigortasız ve güvencesiz çalışma koşullarında ev içi emeği başka evlerde yeniden üretmektedirler. Tüm risklere rağmen çalışmaya hazır, evine ekmek götürme derdinde olan; faturalarını, kirasını ödeyemeyen ve sürecin yarattığı olumsuz koşullardan fazlasıyla etkilenen kadınlardır. Bu çalışmayla kamuda, özel sektörde çalışan ya da bireysel olarak bu hizmeti veren, ihtiyaç duyulması ve talep olması halinde başka evlerin ev içi bakım ve hizmet emeğini üreten kadını/kadınları çalışmanın odağına koyarak, süreçten nasıl etkilendiklerini anlamaya çalıştık. Yapılan görüşmelerde birçok kadın ‘Çocuklarım açlıktan öleceğine, ben koronadan öleyim’ ifadesini kullanmıştır. Raporda yer alan verilerde, kadınların yaşadıkları ekonomik yoksunluğu ifade etmelerinin yanı sıra pandemi sürecinde yaşadıkları olumsuzlukları da görmek mümkündür.
 
‘Kadınlar sigortasız çalıştırılıyor’
 
Toplumların ölümle karşı karşıya olduğu bu süreçte, dayanışma ve kolektif ruh ile ortaklaşmak, tüm bu süreçlerin aşılmasını hızlandıracaktır. Kadınlar bu süreçte, devlet yöneticilerinin süreci nasıl yönettiği ve yürüttüğünü, nasıl baş ettiklerini, hangi acil durum tedbirlerini geliştirdiğini ve tüm bunları yaparken ayrımcı politikalardan ne kadar uzak durduğunu öncelemekte, tartışmakta ve sorgulamaktadır. Pandemi ile yaşanan bu ölüm kalım mücadelesi merkezi iktidarların da yanıltıcı, manipülatif politikalarını anlamsızlaştıracaktır. Normal koşullarda nicel ve nitel tüm çalışmalarımızda yüz yüze görüşme tekniği kullanırken, salgın nedeniyle en yaygın kullanılan ve en hızlı ulaşılabilen bir yol olması nedeniyle referanslar üzerinden telefon ile görüşerek çalışmamızı gerçekleştirdik. Pek çoğumuzun bildiği ama bu araştırma çalışmasında da açığa çıkan en önemli sonuçlardan biri şuydu: Kadınlar ister bireysel ister şirket bünyesinde çalışma yürütüyor olsun sigortasız çalıştırılmaktadırlar. Bu koşullarda çalışmalarına rağmen özellikle şirkete bağlı olarak çalışan kadınların ankete katılmak istemediklerini, çünkü sigortasız çalıştıklarını beyan ederlerse işlerinden olacakları endişesini dile getirerek, görüşmeyi kabul etmediklerini belirtmek isteriz.
 
‘Gündelik ev işlerinde çalışan 76 kadına ulaşılmıştır’
 
Çalışmamız, nicel araştırma teknikleri kullanılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan anket formu 16 sorudan oluşturulmuştur. Yaklaşık 50 kadının referansı ile gündelik ev işlerinde çalışan 76 kadına ulaşılmıştır. Tespit edilen kadınlarla 25 kadın arkadaşımız, telefon aracılığıyla görüşmeler gerçekleştirmiştir. Bu çalışmanın verileri yapılan anket sorularına verilen cevaplardan elde edilmiştir. Ankete katılan kadınların kısaca sosyo-demografik özelliklerine baktığımızda; tümünün Diyarbakır ili merkez ilçelerinde (Sur, Bağlar, Kayapınar, Yenişehir) yaşayan kadınlardan oluşmaktadır; ağırlıklı katlım ise Bağlar ilçesinden gerçekleşmiştir. Ankete katılım sağlayanların yaş aralığı 18-64 yaş arasında değişmektedir; katılımın sıklık gösterdiği yaş aralığı 36-49 yaş aralığıdır. Katılımcılarımızın yüzde 74’ü evlidir. Katılımcılarımızın hane halkı bilgilerinde ise en fazla sıklık gösteren 3-5 aralığı olmaktadır.
 
‘Güçlü bir farkındalığa ve tarihsel bir bilgiye sahibiz’
 
Yerel yönetimlerin veya sivil toplum örgütlerinin dayanışma çalışmalarının engellenmesi anlamsızdır. Toplumlar, merkezileşmiş iktidarların, otoriter yaklaşımların ve kendine muhtaç etme politikalarının farkında olarak bir paket yardım kolisi ile kapısında avutulmaya kanmayacaktır. Kadınların öncelediği pandemi gibi olumsuz süreçler sonucunda ortaya çıkan ekonomik, fiziksel veya psikolojik, hiç bir şiddet türüne maruz kalmadan, yetkililer tarafından önleyici bir takım tedbirlerin alınması ve politikaların geliştirilmesidir. Dayanışma toplum içerisinde özellikle de kadınlar arasında hızlıca yayılan ve büyüyen bir örgütlenme şeklidir. Biz kadınlar dayanışma geliştirme konusunda güçlü bir farkındalığa ve tarihsel bir bilgiye sahibiz. Devlete düşen ise nasıl politikalar üreteceği, bu zor süreçlerde yoksulluk ve şiddet artışını nasıl önleyeceği, nasıl acil durum tedbirleri geliştireceği ve tüm bunları adalet ve eşitlik içerisinde nasıl uygulayacağı konusunda açık ve şeffaf olması; yürüttüğü politikalarla topluma güven vermesidir.  Aslolan ve tüm kadınların öncelediği budur. 
 
‘Umudu hep beraber büyüteceğiz’
 
Sağlıksız ve güvencesiz çalışan tüm kesimler gibi ev içi emekçi kadınların yaşadıkları ekonomik sorunlar görmezden gelinmektedir. Hem bireysel referanslar üzerinden çalışan kadınlar hem de şirketlere bağlı çalışan kadınlar yaptıkları işin maddi karşılığını alamamakta ve herhangi bir güvence kapsamına alınmamaktadırlar. Ekonomik olarak çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veren kadınlar kendi kaderlerine terk edilmemelidirler. Biz kadınlar, elbette her zamankinden daha fazla dayanışmayla bir birimizin yaralarını sarmaya devam edeceğiz ancak yetkilileri sorumluluklarını üstlenmeye ve emekçi kadınların sorunlarına kalıcı çözümler üretmeye davet ediyoruz. Umudu hep beraber büyüteceğiz” 
 
Yapılan anket çalışmasının detaylarına şu linkten ulaşabilirsiniz: