‘Kadınları hem şiddetten hem de salgından korumak zor değil’

  • 09:09 1 Nisan 2020
  • Güncel
Medya Üren-Rengin Azizoğlu
 
DİYARBAKIR- Karantina döneminde kadına yönelik şiddetin artma riskine işaret eden Mor Çatı gönüllüsü Hale Çelebi, “Kadınların destek sistemlerine erişimlerine getirilen koronavirüs gerekçeli engeller de eklenince bu riskler, risk olmaktan çıkıp vakalara dönüşebilir. Kadınların hem şiddetten kurtulmasını hem de salgından korunabilmesini sağlayacak önlemler almak zor değil” dedi.
 
Kadın katliamları artarken, koronavirüs tehdidine karşı geliştirilen karantina süreci de kadınların yaşamına ilişkin tehditler oluşturuyor. Kadın örgütleri ve kadın hakları aktivistleri ise bu tehlikeye kariı sosyal medyadan yaptıkları çağrılar ile kadınlara “Yalnız değilsiniz” mesajı veriyor. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Hale Çelebi, karantina döneminde kadınların yaşayacağı sıkıntıları ve çözüm önerilerini anlattı. Kamuya açık yerlerde yaşanan şiddete herkesin şahit olduğu gibi ev içerisinde yaşanan şiddete kimsenin tanık olmadığını kaydeden Hale, “eşi, partneri, kardeşi ya da ailesiyle birlikte yaşayan kadınlar için bu karantina halinin failler ile aynı evde yaşamak” anlamına geldiğini söyledi.
 
‘Evde kalmak kadınlar için hayati riskler doğuruyor’
 
“İçinde şiddet olan bir evin kadınlar ve çocuklar için güvenli olması hiçbir zaman söz konusu olamaz” diyen Hale, karantina süreçlerinde kadınların “failleriyle” aynı evde kalmalarının da hayati riskler doğurduğunu kaydetti. Hale, “Buna, kadınların destek sistemlerine erişimlerine getirilen koronavirüs gerekçeli engeller de eklenince bu riskler, risk olmaktan çıkıp vakalara dönüşebilir. Kadınların hem şiddetten kurtulmasını, hem de salgından korunabilmesini sağlayacak önlemler almak zor değil” ifadelerini kullandı.
 
‘Herkese sorumluluk düşüyor’
 
Hale, öncelikle desteğe ihtiyaç duyan kadınların çoğunlukla faillerle aynı evde olduğu bilgisinden hareketle, kadınların şiddetle mücadeleye ilişkin destek hizmetlerine çevrimiçi ulaşımlarının acilen kolaylaştırılması gerektiğinin ifade etti. Hale, “Şimdilik ise acil durumlarda, akıllı telefon kullananlar için İçişleri Bakanlığı’nın uygulaması olan KADES (Kadın Destek Uygulaması) kullanılabilir. Tek tuşla ve telefon görüşmesi gerekmeksizin doğrudan polise konum bilgisi gönderen ve polisin direkt konuma gelmesini sağlayan bir uygulama bu. Burada hepimiz için aynı bilgiden hareketle, şiddete tanık olduğumuzda bunun bildirimi için herkese sorumluluk düştüğünü de hatırlamak gerekiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Sosyal desteklere erişimlere öncelik verilmesi gerekiyor’
 
Kadınların sığınağa kabulünün, ilk adım istasyonlarında uzun süre ve belirsizlik içinde kalmalarının hali hazırda yaşanan durumlar olduğunu belirten Hale, ihlaller göz önüne alındığında, kadınların değil, faillerin evden uzaklaştırılmasını ve uzakta tutulmasını sağlayacak önlemlerin öncelenmesi gerektiğini söyledi. Hale, “Bunun için de kapı kilidinin değiştirilmesi, failin eve girmeye çalışması halinde gözaltına alınması, uzaklaştırma kararının ihlali halinde tazyik hapsinin uygulanması vs. gibi önlemler hayata geçirilebilir. Yine yasada ve uluslararası sözleşmede yer alan ev tahsisi uygulanmalıdır. Kadınların bu süreçte ayrıca maddi olarak desteklenmesi ve özellikle kronik rahatsızlığı olan ve/veya 60 yaş üstü olan ve kendi ihtiyaçlarını dışarı çıkarak karşılayamayacak olan kadınlar için, sosyal desteklere erişimlerine öncelik verilmesi gerekiyor” dedi.
 
‘Erkeklerin memnun edilmesi gerektiği algısını pekiştiriliyor’
 
Kadınların evde olmasının ayrıca, ev işlerine, çocuk, yaşlı, hasta bakımına daha çok emek ve zaman ayırmasının, daha çok bedensel ve zihinsel yük ile sonuçlandığına dikkat çeken Hale, şunları söyledi: “Sosyal medyada erkeklerin, kadınlarla aynı evde kalmaktan güya rahatsız olduğunu ima eden paylaşımlar var.  Bu içerikler eğlenceli bulunduğu için paylaşılıyor ancak gerçeği yansıtmadığı gibi şiddeti meşrulaştıran bir zemin de yaratıyor. Bu paylaşımların, her gün artan vaka sayısı ve ölüm haberleri alırken, salgının getirdiği genel moralsizlik ve kaygılı psikolojik halimiz ve bunca yük içinde, yine de erkeklerin memnun edilmesi gereken canlılar olduğu algısını pekiştirerek bunu yapamayan kadınların şiddeti ‘hak ettiği’ fikrine meşru bir zemin yarattığını görmek gerekiyor.”