Kadınlar uyarıyor: Koronavirüs kadar erkek şiddeti de tehlikeli

  • 09:03 24 Mart 2020
  • Güncel
Safiye Alağaş
 
İSTANBUL – Koronavirüs nedeniyle eve kapanmanın kadına yönelik şiddeti arttıracağını belirten KCDP üyesi Dilber Sünnetçioğlu, “Hiçbir durum şiddetin bahanesi olamaz. Koronavirüs kadar erkek şiddeti de tehlikeli” derken, Kampüs Cadıları’ndan Selina Sahra da “Bugünlerde kadına yönelik şiddet ve cinayet haberlerinin virüs örtüsü altında gizlenebileceğine dikkat çekmek istiyoruz” uyarısında bulundu.
 
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüse (Covid-19) karşı alınması gereken en önemli tedbirlerin başında evden çıkmamak geliyor. Türkiye’de vaka ve ölü sayısı gün geçtikçe vahim bir hal alırken, insanların kendisini izole etmesi, hijyenik alanlarda yaşaması isteniyor. Tedbirler kapsamında sosyal alanlar, işyerlerinin kapatılması da var. Yurttaşların birçoğu tedbir amaçlı evden dışarı çıkmıyor ancak eve kapanma durumu kadının iş yükünü daha fazla arttırırken, bir yandan da en fazla şiddete maruz kaldığı alan olan evlerde şiddetin artması tehlikesi de söz konusu.
 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) üyesi Dilber Sünnetçioğlu, eve kapanma ile birlikte kadınların karşı karşıya kaldığı tehlikelere dikkat çekti.
 
‘Kadınlar haklarına erişimde zorlanmamalı’
 
Yaşam şartlarının zorlaşması ile birlikte kadınlara dönük şiddetin de arttığını dile getiren Dilber, “Her krizde bu böyle oldu. Krizlerde kadınlara daha fazla şiddet uygulanıyor. Koronavirüsten kaynaklı alınan bir takım kararlar var. Dışarı çıkılmaması, kimi iş yerlerinin geçici olarak kapanması gibi. Ama bu kararlar bütünlüklü olmalı. Kadınlar haklarına erişimde zorlanmamalı. Böyle bir ortamda kadınlar şiddet gördüğünde kolluk kuvvetlerine çok rahat ulaşabilmeli. Polise ulaştığında polisin davranışı ‘Ya biz virüsten dolayı kırılıp gidiyoruz. Sizin derdinize bakın’ gibi söylemlerde bulunmamalı. Hiçbir şey kadınları korumamanın bahanesi olamaz. Koruma ve tedbir kararlarında gecikme ve ihmal yaşanmamalı. Duruşmalar ve destek mekanizmalarında aksamalar olmamalı” dedi.
 
‘Kadınlar ‘virüs salgını var’ deyip de sessiz kalmasın’ 
 
Erkeklerin yaşanan bu krizde daha fazla şiddet uygulayacağını belirten Dilber, şöyle konuştu: “Ancak tekrar belirtiyoruz. Hiçbir şey şiddet uygulamanın bahanesi olamaz. Adam işsiz evde, sanki her şeyin sebebi kadınmış gibi davranıyor. İşten çıkartıldığı için patrona kızıyor. Patrona bir şey yapamadığı için geliyor evde kadına şiddet uyguluyor. Kadın bu şiddetten kaynaklı karakola da gidemiyor. Gittiği zaman orada nasıl bir manzara ile karşılaşacağını bilmiyor. ‘Koyun can derdinde kasap et derdinde’ diyecekler. O tip muamelelere maruz bırakılabilir. Ama kadınlar da bir can savaşı veriyor. Zaten erkekler her gün kadınları öldürüyor. Her gün bir kadın kardeşimiz öldürülüyor. Kadınlar için koronavirüs kadar erkek şiddeti de tehlikeli. Geçen yıl 474 kadın öldürüldü. Bu bir tehlike değil midir? Kadınlar şiddet gördüğü zaman derhal bağıracak. Sessiz kalmasınlar. Mutlaka ses çıkarsınlar. Yardım istesinler. ‘Şimdi salgın var’ deyip sessiz kalmasın. Hayır önce can. Canını da düşünsün. Virüsün öldürdüğü kadar erkekler de kadınları öldürüyor.”
 
‘Ücretsiz izin ekonomik şiddettir’
 
Ücretsiz iznin aynı zamanda ekonomik şiddet anlamına geldiğini kaydeden Dilber, işten çıkarılan ilk grubun ise kadınlar olduğuna işaret etti. “Ücretsiz izin ile kadınları evlerine göndermek virüs salgını için koruma tedbiri olarak düşünülüyor” diyen Dilber, “Ama burada insanlar daha başka tehlikelerle de yüz yüze geliyorlar. Bu insanları ücretsiz eve gönderdiğiniz zaman ne yiyecek ne içecek. Elektrik, su faturası internetten ödenebiliyor ama paran varsa ödeyeceksin. Ücretsiz izin verilen kadınların ne yapacağının düşünülmesi gerekiyor. Fabrikaları kapatmak, işçileri ücretsiz izinle eve göndermek çözüm değil. Tabi ki çok acil olmayan yerlerde üretim durdurulabilir ama üretim durduğu zaman, bu işçilerin, kadınların ihtiyaçları durmuyor. Ücretsiz izin çözüm değil. Kadınları işten atmak çözüm değil” diye ekledi.  
 
Dilber, Gülsüm Kav’ın yazdığı Türkiye’de kadın cinayetleri gerçeği ve çözüm yollarını içeren “Yaşasın kadınlar” isimli kitabı da özellikle bu süreçte kadınların okumasını tavsiye etti.
 
‘Şiddet virüs örtüsü altına gizlenebilir’
 
Salgın döneminde ev içi şiddetin artabileceğine dikkat çeken Kampüs Cadıları’ndan Selina Sahra, virüs tehlikesinin yarattığı gündem ve evde kalmaların kadınların evlerde yaşadığı durumu görünmez kılacağının altını çizdi. Kadınların evin geçimini sağlamak üzerinden yaşadığı gerilimin ücretsiz izinler ve işten çıkarmalarla arttığını belirten Selina, şöyle söyledi: "Evin içine hapsolmanın yarattığı belirsizlik ve gerilim kadınlara şiddet olarak dönüyor. Özellikle bugünlerde kadına yönelik şiddet ve cinayet haberlerinin virüs örtüsü altında gizlenebileceğine dikkat çekmek istiyoruz. Buna karşı hızla şiddet önleme mekanizmalarının  aktifleştirilmesi  önem kazanıyor. Kadınların şiddete maruz kaldıklarında destek isteyebileceği birimler aktif hale getirilmeli ve bu doğrultuda yerel yönetimlerin, kadın örgütlerinin dahil olacağı birimler oluşturulmalıdır. Bilinçlendirme çalışmaları medya-sosyal medya vs. kanallarından dayanışma ağları kurulmalı, kadınların iletişim halinde olmasını süreklileştirmek gereklidir."
 
‘Faillerin tahliyesi söz konusu’
 
Koronavirüs salgını nedeniyle cezaevlerindeki düşük suç kategorisindeki suçluları tahliye için bir tasarı oluşturulduğunu hatırlatan Selina, şunlara işaret etti: "Bu tasarı kapsamında cinsel istismar ve şiddet fail tutuklularının tahliyesi de söz konusu. Gerçekleşecek bu tahliyenin yeni şiddet ve istismar vakalarının önünü açma riski vardır. Bu şekliyle bir tahliyeye karşı çıkıyoruz. Yaşam ve sağlık hakkımızı tehdit ederek iş yerlerinde  sağlıksız çalışma koşullarında çalışmaya ya  da ücretsiz izine çıkmaya zorlanıyoruz. Hem sağlığımızı korumak hem de işsiz kalmak istemiyoruz. Bunun için tüm iş yerlerinde işçilere ücretli izinler verilmesini talep ediyoruz. Piyasanın ve sermayenin iyiliğini düşünmek yerine insan sağlığını düşünmemiz gereken günlerdeyiz kısacası. Hayatımız ve sağlığımız için sağlık hizmetlerine, dezenfektan, maske, eldiven  ve benzeri malzemelere ücretsiz erişimi talep ediyoruz. Krizi ekonomik fırsata çevirmeye çalışanlara  için karşı toplum sağlığının esas alınmasını istiyoruz."
 
Bu sürecin sonunda kadınların, kazanılmış haklarının ellerinden alınma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Selina, "Bunu için bir yandan virüs öte yandan erkek egemenliğine karşı uyanık olmak ve kadın dayanışmasını büyütmek zorundayız" uyarısında bulundu.