‘Gribe engel olunamazken koronavirüse nasıl engel olunacak?’

  • 09:01 24 Mart 2020
  • Güncel
Şehriban Aslan-Zeynep Durgut
 
DİYARBAKIR – Hızla yayılan koronavirüs salgınından dolayı Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı, cezaevlerinde 3 binden fazla tutuklu bulunan çocukların hijyensiz bir ortamda bulunduğunu kaydederek, “Çok basit bir grip salgınının bile yayılmasına engel olunamazken Korona gibi tüm dünyayı etkisi altına almış salgında yetkililer cezaevlerindeki çocukları nasıl koruyacaklar” diye sordu.
 
Dünya geneline yayılan yeni tip koronavirüs, 10 binden fazla insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 11 Mart gecesi ilk vakayı duyurmasının ardından en son vaka sayısı bin 529'a, hayatını kaybedenlerin sayısı ise 37'ye yükseldi. Salgın yayılırken cezaevlerinde bulunan çocukların tahliye edilmeleri için başvurular yapıldı. Henüz virüs konusunda yapılması gerekenler tartışılırken risk altındaki cezaevlerinden birinde uyuz salgını olduğu basına yansıdı. Kapasite yetersizliğinden ötürü Maltepe 2 Nolu L Tipi Cezaevi’nde tutulan 180 çocuğun uyuz salgınıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi. Yetişkinlerden ayrı olarak 9 koğuşta kalan çocuklara, uyuz salgını olmasına rağmen ilaç ve merhem verilmediği, yatak, yastık, yorgan gibi malzemelerin temiz olmadığı ve doktor kontrolünün çok az yapıldığı iddia edildi. Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı da çocukların hijyenik bir ortamda yaşamadığını, bunun için bir an önce tahliye edilmeleri gerektiğini söyledi.
 
‘18 kurumdan oluşuyoruz’
 
Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı hakkında bilgi veren ve ağda sosyolog olarak yer alan Demgül Athan, “Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı, çocuk haklarını savunmak, bu haklar çerçevesinde uygun politikalar geliştirmek ve çocuk çalışmaları alanında yaşanan sorunlara çözüm olup; Diyarbakır’da dolaylı ve doğrudan çocuklarla çalışma yürüten kişi ve kurumlarla işbirliklerini sağlamak adına Ekim 2018 tarihinde kurulan, dayanışma temelli oluşturduğumuz bir ağdır. Ağda bulunan kişi ve kurumları bir araya getiren payda ise tamamen çocuk ve çocuk haklarıdır. Bu minvalde şimdiye kadar çeşitli çalışmalar ve girişimlerimiz oldu. Çocuk Çalışmaları Ağı Diyarbakır’da çalışma yürüten 18 kişi ve kurumdan oluşuyor” dedi.
 
‘3 bin 19 çocuk tutuklu’
 
Türkiye’de 7 adet çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitim evi bulunduğunu kaydeden Demgül, 2018 Kasım ayında yayınlanan son resmi verilere göre cezaevlerinde 3 bin 19 çocuk bulunduğunu söyledi.  Demgül, “Adalet Bakanlığı’nın 2020 yılı ‘performans göstergelerinde’ yer alan bilgiye göre ise cezaevlerindeki meslek edinme kurslarına katılan çocuk hükümlü ve tutuklu sayısı 7 bin 500 olarak bilinmektedir. Ayrıca anneleri ile beraber 780 çocuk ve sayısı bilinmeyen hamile tutuklu ve hükümlü cezaevlerinde bulunmaktadır” dedi.  
 
‘Tedbirler yetersiz’
 
Demgül, sivil toplum örgütleri ve hak savunucuları olarak cezaevlerinde bulunan çocukların kronik rahatsızlığı olup olmadığına ilişkin bir veri olmadığına işaret etti. Türkiye’de cezaevlerindeki kapasitelerin çok üzerinde bir doluluk olduğuna dikkat çeken Demgül, “Hijyen, sağlık, beslenme gibi temel ihtiyaçların yetersiz karşılanması bilinen bir gerçeklik. Normal şartlarda bile sağlığa erişimin, hijyen malzemelerinin temininin, sıcak-soğuk suya erişimin çok kısıtlı olduğu cezaevlerinde sağlıklı kalabilmek çok zor bir şeydir. Virüsün yayılma hızı ve tehlikesinin anlaşılması ile beraber Türkiye’de bir dizi önlemler alınmaya başlandı. Cezaevlerindeki tutuklu/hükümlüleri virüsten korumak için görüşlerin iki hafta ertelenmesi, avukat görüşlerinin acil durumlarla sınırlandırılması, cezaevine yeni giren kişilerin 14 günlük karantinaya alınması cezaevlerinin dezenfekte edilmesi gibi önlemler açıklandı. Cezaevleri koşullarını düşünüldüğünde bu tedbirler yetersiz ve geçicidir. Salgının cezaevlerine yayılması hiç kimsenin istemeyeceği olumsuzluklara sebep olabilir ve sonrasında durdurmak da imkânsız olabilir. Cezaevi çalışanlarının dışarıya temasının devam etmesi ve yine cezaevi çalışanlarının mahpuslarla iletişim ve temaslarının ne düzeyde olduğunun bilinmemesi kamuoyunu endişelendiren bir durum olmuştur” ifadelerini kullandı.
 
‘Basit bir grip salgınına bile engel olunamıyor’
 
Çocuk hükümlü ve tutukluların, çocuk infaz evlerinin diğer cezaevleriyle aynı kötü koşullara sahip olduğuna vurgu yapan Demgül, “Çok basit bir grip salgınının bile yayılmasına engel olunamazken Korona gibi tüm dünyayı etkisi altına almış salgında yetkililer cezaevlerindeki çocukları nasıl koruyacaklar? Maltepe’deki uyuz salgınına çözüm bulamayanlar bu çocukları nasıl koruyacak” diye sordu. Cezaevlerinde kronik hastalığı olan ve doktor kontrolüne gitmesi gereken çocukların olduğunu belirten Demgül, “Cezaevlerindeki dezenfekte çalışmalarının bir kereye mahsus olması virüse karşı etkin bir önlem değildir. Cezaevlerindeki çalışanların sirkülasyonu da düşünüldüğünde koronavirüsün cezaevlerindeki kişilere bulaşmama ihtimali neredeyse yoktur. Bunun yanında özellikle çocukların, böylesi panik yaratan bir salgınla başa çıkmaları ve psikolojik olarak üstesinden gelmeye çalışmaları zorlu bir şeydir. Kaygı bozuklukları, stres, panik atakları ve başka birçok psikolojik etkisinin olduğu bilinen bu tür salgınların cezaevlerinde çocukları daha fazla etkileyecektir” diye konuştu.
 
‘Tahliyelere ilişkin metin hazırladık’
 
Ağ olarak koronavirüse karşı çocuk odaklı çözüm yolları aramaya başladıklarını dile getiren Demgül, “Türkiye’de cezaevlerinde bulunan çocukların tahliyesini talep ettiğimiz bir metin hazırladık.  BM Çocuk Hakları Sözleşmesi imzacısı olan Türkiye’ye çocukların yaşama, gelişme, psikolojik olarak iyi olma hallerini sağlamakla yükümlü olduklarını hatırlatıyoruz” dedi.
 
‘Sağlığa erişim hakkı zorunludur’
 
Her devletin tüm çocukların yaşam hakkını korumak ve sağlığa erişim haklarını sağlamak zorunda olduğunu vurgulayan Demgül, şu çağrıda bulundu: “Ağ olarak salgının ciddiyetinin farkında olan yetkililere cezaevlerinde karşılaşmak istemediğimiz her türlü olumsuzluğa karşı ayrım yapılmaksızın tüm çocukların tahliyesinin geç olmadan yapılması gerektiğini ifade ediyoruz. Yine çocukların bu süreci sağlıklı ve güvenli mekânlarda atlatmaları için somut ve acil adımlar atılmasını istiyoruz.”