TTB: Hasta sayısının 18'den fazla olduğuna dair duyum alıyoruz
- 15:53 16 Mart 2020
- Güncel
ANKARA - TTB, koronavirüs ile ilgili basın toplantısında alınması gereken önlemleri sıraladı. Toplantıda “Bizim önerdiğimiz önlemler alınırsa gerek kalmaz. Sokağa çıkma yasağını desteklemiyoruz” denilirken, vaka sayısının 18’den fazla olduğuna dair duyumlar alındığına işaret edildi.
Ankara’da Türk Tabipler Birliği (TTB) koronavirüs (Covid-19) ile ilgili son gelişmeleri ve Türkiye'deki durumu değerlendirmek için basın toplantısı gerçekleştirdi. TTB Merkez Konsey binasında gerçekleşen toplantıya TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, TTB Koronavirüs İzleme Grubu’nda yer alan TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Cavit Işık Yavuz ve Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği üyesi Özlem Azap katıldı. Toplantıya katılanalar "sosyal mesafelerini" koruyarak birer metre aralıklarla oturdu. Basın toplantısında konuşan Sinan, yurttaşların da sosyal mesafeyi korumaları gerektiğini belirtti.
“Koronavirüs Salgınına Karşı Önlemleri Sıklaştırmalı, Hazırlıkları Hızlandırmalıyız” başlıklı metni okuyan Sinan, hasta sayısının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 18'den fazla olduğuna dair duyum aldıklarını belirterek, “Yeni koronavirüs enfeksiyonu ülkemizde biri umreden gelen olmak üzere 18 yurttaşımızda saptanmış bulunmaktadır. Hastalığın diğer ülkelerdeki yayılma hızına bakıldığında önümüzdeki iki haftanın çok kritik olduğu anlaşılmaktadır. Hasta sayısının hızla artabileceğini öngörerek, planlamaları ivedilikle yapmak ve gerekli önlemleri zamanında alarak uygulamak yaşamsal önemdedir” dedi.
Hastaların zamanında saptanması ve izole edilmesinin önemine vurgu yapan Sinan, “’Sosyal uzaklaşma’ önlemlerinin zamanında ve etkili olarak uygulanması ve sağlık hizmetlerinin hızla örgütlenerek hastaların tedavi edilmesi sayesinde hem hastalığın yaygınlaşması önlenebilmiş, hem de ölüm oranları azaltılabilmiştir” diye belirti.
‘Yetkilileri uyarmıştık’
TTB’nin henüz Türkiye’de pozitif hasta saptanmadan önce yetkili mercileri uyardığına dikkati çeken Sinan, “Kişisel temizlik konusunda kamuoyu bilgilendirilmesi yapılmaktadır. Ellerin sık sık en az 20 saniye boyunca su ve sabunla yıkanması, ellerin yüz ve ağıza götürülmemesi, kamusal alanlarda da olmak üzere, sık kullanılan yüzeylerin temizliği, kapı kolları, masalar, elektrik ve asansör düğmelerinin kullanılmasındaki davranışsal değişiklikler konusunda halkın bilgilendirilmesi sürdürülmelidir” uyarılarını yineledi.
“Sağlık sistemi salgına hazır hale getirilmeli ve sağlık çalışanlarına yönelik koruyucu önlemler alınmalıdır” diyen Sinan, “Hekimleri ve sağlık çalışanlarını korumadan toplumu koruyamazsınız” dedi.
Sinan, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
* Salgının yönetilmesi için hastanelerde, ilçe, il ve ulusal düzeyde koordinasyonu sağlamaya yönelik bir işleyiş planı bir an önce hazırlanmalı ve uygulanmaya başlanmalıdır.
* Sağlık çalışanlarının salgın yönetimi sırasında yaşayabilecekleri aksaklıkları iletecekleri bir yapı oluşturulmalıdır. Hastanelerde ‘Hastane enfeksiyon komiteleri ile işbirliği halinde korona koordinatörler’ saptanmalı ve hekimler hastaya yönelik ihtiyaçları, talepleri, yaşadıkları sorun ve eksiklikleri doğrudan iletebilecekleri muhatap bulmalıdır.
* Hastalığın yayılmasını azaltmak için sadece bu hastaların izleneceği merkezler oluşturulması konusunda bir hazırlığa gereksinim vardır.
* Yurtdışından gelenler ile vaka temaslıların tümü kayıt altına alınmalı, 14 gün süreyle tecrit edilmeli ve izlenmelidir. Evlerinde tecritte tutulan şüpheliler TSM’ler tarafından görevlendirilecek sağlıkçılar tarafından, her gün düzenli olarak yapılacak ev ziyaretleriyle takip edilmelidir. Bu şüphelilere tecridin önemi ve uyulması gereken kurallar konusunu da içeren eğitimler yine aynı personel tarafından verilmelidir. Şüphelilerin durumu her gün rapor edilmelidir.
* ASM’ler tarafından yerinde hizmet sunulan yaşlı ve bakıma muhtaç olanlar ve yaşlı bakımevleri, çocuk esirgeme yurtları gibi kurumlar haftada en az iki defa ziyaret edilmeli, kişilerin izlemi yapılmalı, şüpheli olgular kayıt altına alınarak, ilk aşamada tanı testi için örnek alınmalı ve tecrit edilmeli, düzenli eğitim programı uygulanmalıdır.
* Hapishane ve askeri birlikler, her ikisinde de günümüzde hizmet alanının özgünlüğünü bilen ve bunun eğitimini almış hekim ve sağlık çalışanları olmadığı için salgın riski yüksek bu yaşam alanları özel olarak izlenmelidir.
* Hastaların yüzde 20’sine varan bölümünün hastaneye yatışının gerektiği, yüzde 5’ine varan bölümünün yoğun bakım gerektirdiği bilinmektedir. Dünya deneyimleri hasta sayısı arttığında özelikle yoğun bakım yataklarının ve ventilatör gibi ileri destek sistemlerinin kısa sürede ihtiyaca yanıt veremeyecek duruma geldiğini ve bunun da ölümleri arttırdığını göstermektedir. Hastalığın olası yaygınlaşmasında ülkemizde, zaten hali hazırda sıkıntı yaşanan, yoğun bakım hizmet kapasitenin ciddi yetersizlik yaşayacağı öngörülmeli ve buna ilişkin hazırlık ve planlamalar bir an önce yapılmalıdır.
* Hastalığın tedavisinde işe yaraması olası ilaçların hastanelerde temin edilmesi konusunda gerekli planlamalar bir an önce yapılmalıdır.
* Test yapılamayan ama klinik ve görüntüleme bulguları (akciğer bilgisayarlı tomografisi) bu enfeksiyon için tipik olan hastalar SARS-CoV-2 varsayılarak önlemler buna göre alınmalı, süreç buna göre yönetilmelidir.
* Acillerdeki ve koronayla ilgili branşlardaki hekimlerin ve sağlık çalışanlarının koşulları ve ihtiyaçları özel bir hassasiyetle değerlendirilmelidir.
* Aile hekimlerinin yaptığı yıllık öğrenci periyodik izlem ve muayene, sporcu raporu, ehliyet raporu gibi hizmetler ertelenmelidir.
* Aile sağlığı merkezlerinde uzatılmış mesai uygulamasına son verilmelidir.
* Aile sağlığı merkezlerinde sağlık çalışanlarının gereksinim duyduğu maske gibi kişisel koruyucular ve el dezenfektanları yeterli ve düzenli olarak temin edilmelidir.
* Sağlık çalışanlarını koruyucu önlemler eksiksiz ve tüm çalışanları kapsayacak biçimde alınmalıdır.
* Salgında en fazla risk altında olan grup sağlık çalışanlarıdır. Sağlık çalışanlarının hastalıktan korunması için gereken önlemler bir an önce alınmalıdır.”
Sağlık kuruluşlarında kişisel koruyucu malzeme eksikliği olduğunun altını çizen Sinan, “Kamusal ve özel sağlık kurumlarında sağlık çalışanları için gerekli olan uygun nitelikteki kişisel koruyucu malzemeler yeterli düzeyde temin edilmelidir” dedi.
‘Sokağa çıkma yasağını önermiyoruz’
Toplantıda bir gazetecinin yönelttiği “Sokağa çıkma yasağını öneriyor musunuz” sorusuna Sinan, “Bizim önerdiğimiz önlemler alınırsa gerek kalmaz. Sokağa çıkma yasağını desteklemiyoruz. Biz Sağlık Bakanlığı’na bu krizi beraber yönetelim dedik. Sağlık Bakanı ilk vakayı açıkladığında çok fazla soru ile karşılaştık. Bazı yerler var, oralara özel önem gösterilmeli. Bir koordinasyon şart, merkez olması gerek. Başından beri söyledik, gelecek dedik. Bu artacak bunu biz söylemiyoruz, bilim söylüyor. Önlemler alınmalı alınmadığını görüyoruz” şeklinde cevap verdi.
‘Tanı hastaneleri az’
Toplantıda konuşan Özlem Azap ise tanı bulmak için yapılan testlerin sınırlı hastanede yapılmasına tepki gösterdi. Özlem, “Ankara, İstanbul, Erzurum, Samsun ve Adana’da testler yapılıyor. Merkez sayısı çok az. Biz tanı koyamıyoruz ve bu büyük bir soruna neden olacak. Bu hastalığa ilaç bulmak için Türkiye'nin bir çalışması yok. Dünyada da bu hastalığa ilişkin bir ilaç henüz yok. Bir takım ilaçlar deneniyor ama şu ilaç etki eder diyeceğimiz bir ilaç yok” dedi.
‘Karantina uygulamasının hızlandırılması gerekir’
Cavit Işık Yavuz da henüz hastalığın başında olunduğunu söyleyerek, “Hastalığın başındayız, bilgiler daha net değil, bilgiler değişken. Önümüzde nasıl bir süreç var bilmiyoruz. Korunmak önemli. Aşı bulunursa bile bu bittiği anlamına gelmiyor. Vakalar bulunup izole edilmeli ve bulaşma hızı azaltılmalı. Bunun yolu da kalabalıkların azaltılması ve karantina uygulamasının hızlandırılması” şeklinde konuştu.