‘Halepçe Katliamı soykırım olarak tanınsın’
- 13:33 16 Mart 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - Halepçe Katliamı’nın 32’nci yıldönümü kapsamında açıklama yapan Diyarbakır Barosu ve Amed Emek ve Demokrasi Platformu, katliamın “soykırım” olarak tanınması yönünde tüm dünya devletlerine çağrıda bulundu.
Diyarbakır Barosu ve Amed Emek ve Demokrasi Platformu 16 Mart 1988’de Halepçe’ye dönük gerçekleştirilen katliamın 32’nci yıldönümü dolayısıyla ayrı ayrı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Baroda gerçekleştirilen açıklamanın Türkçesini Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, Kürtçe basın metni de avukat Eyüp Aydeniz okudu. Halepçe katliamının bir soykırım olduğunu belirten Cihan Aydın, Halepçe’de silahlarla Kürt halkına yönelik gerçekleştirilen eylemlerin soykırım suçunun tüm unsurlarını oluşturduğunu belirtti.
‘Kürt toplumu savaş suçlarının tümüne maruz kalmıştır’
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi: “Kimyasal silahların kullanılması daha 1925 yılında, Cenevre Antlaşmasıyla yasaklanmış, daha sonra bir dizi başka sözleşme ile kimyasal silahların kullanılması savaş suçu olarak düzenlenmiştir. Öte yandan insani hukukun çerçevesini oluşturan dört Cenevre Sözleşmesinin ortak 3. Maddesin de; niteliği ne olursa olsun her türlü savaş ve çatışmada sivillerin ve sivil yerleşim birimlerinin askeri hedef olmayacağı düzenlenmiştir. Kürt toplumu uluslararası hukukun en ağır suçlar olarak düzenlediği savaş suçu, soykırım suçu ve insanlığa karşı suçlarının tümüne maruz kalmıştır.
Halepçe soykırım olarak tanınsın çağrısı
Bugün geç de olsa dünyada bazı ülkelerin parlamentoları (İsveç, Norveç ve İngiltere) Halepçe soykırımını ‘Jenosit’ olarak tanıma kararı almıştır. Diyarbakır Barosu, Halepçe jenosidinin tanınması için, dünyadaki diğer parlamentolara ve özellikle de Türkiye’deki siyasi partilere ve TBMM’ye çağrıda bulunmaktadır. Diyarbakır Barosu olarak binlerce insanın yaşam hakkının ihlal edildiği Halepçe katliamının 32. yıldönümünde bir kez daha Halepçe özelinde insanlığa bu acıları yaşatanları kınıyor ve bu vesileyle bütün dünya devletlerinin bu soykırımı tanıması çağrımızı yeniliyoruz.”
Basın açıklaması Kürtçe basın metnin okunması ardından sona erdi.
Amed Emek ve Demokrasi Platformu: Travma devam ediyor
Amed Emek ve Demokrasi Platformu da katliama ilişkin yazılı açıklama yayınladı. Yayınlanan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Ortadoğu coğrafyasında en kalabalık ve statüsüz yaşayan Kürt halkı uzun yıllardır trajik katliamlar yaşamaktadır. Bu katliamların tarihsel arka planları mevcuttur. Ulus devlet paradigması tek tipleştirme ve baskıcı yok edici mantığından dolayı en büyük acıyı bu halk yaşadığı için Ortadoğu ve dünya halklarının bir arda yaşayacağı radikal demokrasiyi esas alan demokratik ulus paradigmasını savunuyor. Bu katliamları yapanlara verilecek en büyük cevabı da Dünya halklarının birlikte özgür yaşayacağı bir dünya yaratmaktır.
Gazlardan etkilenen yüzlerce kişinin tedavileri hâlâ devam ediyor
İran-Irak Savaşı sırasında İran sınırına yakın bir kent olan Halepçe'de yaşayan Kürt halkı dönemin Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin emri ile ‘Kimyasal Ali’ olarak tanınan Ali Hasan el-Mecid'in tarafından kimyasal gaz bombaları bırakılarak Kürtlere karşı Enfal Hareketi başlatılmıştı. Halepçe’de 16 Mart 1988’de yaklaşık 5 saat süren kimyasal bombardıman sonrası, çoğunluğu çocuk ve kadın 6 bin 357 kişi Katliamda yaşamını yitirdi, 14 bin 765 kişi de ağır derecede yaralandı. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) raporuna göre bu kimyasal saldırı, günümüze kadar 43 bin 753 aşkın kişinin ölümüne, 61 bin fazla kişinin de sakat kalmasına sebep oldu. Bunun yanı sıra etkileri uzun süreli olan kimyasal gazlardan etkilenen yüzlerce kişinin tedavileri hâlâ devam ediyor. Katliam sonrası ikinci bir saldırıdan kaçarken ailelerini, çocuklarını kaybeden insanların travmaları devam ediyor.
Kurtulanların ‘elma kokusu’na benzettiği kokuya kimse anlam verememişti. Ali Hasan el-Mecid’in bombardımanda kullandığı hardal, sarin ve VX gibi gazların kokusunu genizlerinde hisseden Halepçe’deki canlılar, birer birer toprağa düştü. İnsanlar, hayvanlar ve diğer tüm canlılar… Amed Emek ve Demokrasi Platformu’nu oluşturan sendikalar, odalar ve meslek örgütleri olarak bu katliamları kınıyoruz bir daha yaşanmamasını diliyor Unutmadık ve unutturmayacağız.”