
‘Evlerimize kadar giren asimilasyona karşı birlik olup mücadele etmeliyiz’
- 09:06 21 Şubat 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - Kürt dili çalışmalarında yer alan Özlem Adıgüzel, Kürt ailelerin “okulda zorlanmasın” diyerek çocuklarına Türkçe öğrettiğini ve otosansür yaşandığını belirterek, “Evlerimizin içinde dahi asimilasyonla yüz yüzeyiz. Ama artık tek parça olup, dilimize ve kültürümüze sahip çıkmalıyız” dedi. Dengbej Halide Demirkapı da çocukların Kürtçe eğitim kurumlarına gönderilmesi çağrısı yaptı.
Türkiye’de Kürt dilinin resmi dil olabilmesi için yıllardır mücadele ediliyor. Bunun için hükümet hiçbir adım atmazken, Kürtler ise dilini ve kültürünü yaşatmak, geliştirmek ve geleceğe taşımak için çalışmalar yürütüyor, direniyor.
Dengbêj Halide Demirkapı ve dil, kültür çalışmalarında yer alan Özlem Adıgüzel, 21 Şubat Dünya Dil Günü’ne ilişkin değerlendirme yaparak, Kürt halkının kazanımlarına sahip çıkılması gerektiği vurgusu yaptı.
‘Devlet varlığını ‘tekçilik’ üzerine kurdu’
Devletin ‘tekçilik’ üzerine kurulduğunu ve halkların tek dil, tek renk, tek bayrak, tek din anlayışıyla yönetilmek istendiğini söyleyen Özlem, “Bu ülkede Türk olmayanın hakları gözetilmiyor. Türk değilsen katledilmeyi, yok edilmeyi, işsizliği, açlığı, tutuklanmayı hak ediyorsun demektir. Ne yazık ki böyle bir algı var. Bu algıyı yaratan devlettir. Farklı din, dil, renk içinde barındırmıyor. İnsani hiçbir hak gözetilmiyor. Bu zihniyet Kürtlerin katledilmesini meşru görüyor. 1923 yılından bu yana Kürt dili resmi dil olamamış. Dil için mücadele eden ve anadilinin yok olmaması için direnenler, Musa Anter gibi katledildi. Kürtlerin yalnızca dili değil, kültürü de yasaklandı, yasaklanıyor. 1994 yılından sonra ise Türk devletinin bölgede açtığı tüm okullarda asimilasyon ve otosansür uygulamaları devreye sokuldu” diye ifade etti.
‘Artık tek parça olarak dilimiz için mücadele etmeliyiz’
Okullarda Kürt çocuklarına asimilasyonun dayatıldığına vurgu yapan Özlem, “Evlerimizin içinde dahi asimilasyonla yüz yüzeyiz. Aileler ‘Okulda zorlanmasın’ diyerek çocuklarına Türkçe öğretmeye başladı. Çünkü o aileler devletin okullarında Türkçe bilmediği için ötekileştirilen ve dayak yiyen insanlardı. Devlet bilinçli bir şekilde bu fikri empoze ediyor ki aileler çocuklarına Türkçe öğretsinler, Kürt olduklarını söylemeye cesaret edemesinler” dedi.
Kürtlerin parçalanmışlığının ve ulusal birliğin sağlanmamasının da burada önemli olduğunun altını çizen Özlem, “Artık tek parça olmak ve dilimiz, kültürümüz, tarihimiz için beraber mücadele etmeliyiz. Hala vaktimiz var. Önemli kazanımlarımız var, bunlara sahip çıkmalıyız. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak. Rojava’da iki kez gördük, tüm saldırılara karşı istersek birlik olabiliyoruz ve kazanıyoruz. Kürt halkı mücadele etmeli ve direnmelidir” sözlerine yer verdi.
‘Kültürü korumakta kadınlara büyük sorumluluk düşüyor’
Dengbej Halide ise dil ve kültürün varlığını korumasında ve sürdürmesinde kadınların oynadığı role dikkat çekerek, “Kürt kültürü, Kürtçe masallarla, tekerleme ve klamlarla bugüne kadar getirilmiştir. Kadınların ve yeni neslin dengbejliğe sahip çıkması ve koruması gerekiyor. Dengbej kültürünü korumakta kadınlara büyük sorumluluk düşüyor. Egemen güçler bir halkı yok etmek istedikleri zaman, o halkın kültürüne saldırırlar. Kürtçe şarkıların illegalleştirildiği ve hedef gösterildiği zamanlara tanık olduk. 90’lı yıllardan beri bu politika devam ediyor. Nerede, hangi koşullarda yaşıyorsak yaşayalım her şeyden önce anadilimizi konuşmalı ve yaşatmalıyız. Kürt kadınlarına çağrım klamlarla, dengbejlik kültürünü yaşatsınlar. Böylelikle kültür ve dili de yaşatmış olurlar” diye konuştu.
Halide, son olarak ailelerin çocuklarının Kürtçe eğitim veren kurumlara gönderebileceğini belirterek, “Sadece devletin istediği bir eğitim sistemi değil, her bir Kürdün isteyebileceği bir eğitim sağlanmalıdır. Dil özgürlüğü ancak bununla mümkündür” dedi.