Yakınları kayıp olan aileler: Yetkililerin harekete geçmesini bekliyoruz

  • 14:04 4 Temmuz 2019
  • Güncel
ANKARA - Şubat ayından bu yana kayıt dışı olarak gözaltına alınan ve kendilerinden haber alınamayan 6 kişiye ilişkin yapılan basın toplantısında konuşan aileler, "Yetkililerin harekete geçmesini bekliyoruz" dedi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi Şubat 2019’dan bu yana kayıt dışı olarak gözaltına alınan ve kendilerinden haber alınmayan 6 kişiye ilişkin aileler ile birlikte genel merkez binalarında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantının olduğu odaya, “Kaçırma ve Kaybetmelere karşı sessimizi birlikte yükseltelim” pankartı asıldı.  Açıklamaya Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV),  Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Ankara Tabipler Odası yöneticileri katıldı.  Açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen yaptı. 
 
‘Ailelerin acı çekmeleri hak ihlalidir’
 
İnsanların zorla kaybedilmesi, tüm haklarından mahrum edilerek, her türlü yasal koruma ve mekanizmasından yoksun olarak, faillerin eline bırakılması ve akıbetinin bilinmemesi olduğunu belirten Nuray, “Kişiyi bedensel ve kişisel bütünlüğünün yok edilmesi tehlikesi ile hiçliğe, korkuya sevk eder. Zorla kaybedilen kişinin yanı sıra aileler ve yakınları için büyük bir acıya, travmaya ve belirsizliğe sebep olur. Zorla kaybedilen kişinin haklarının yok edilmesinin yanı sıra aile ve yakınlarının da hem tehdit altında hem de maddi ve manevi destek sunamadıkları için acı çekmesine sebep olarak her ikisi için de hak ihlali yaşatılır” dedi.
 
‘AİHM’e kadar gidildi ama sonuç alınamadı’
 
Türkiye’nin uzun yıllardır kayıt dışı olarak gözaltına alınan kişilerin kaybedilmesi ile gündemde kalmaya devam ettiğine dikkat çeken Nuray, “1990’lı yıllarda binlerce insan gözaltında kaybedildi, işkenceye maruz kaldı ya da öldürüldü. 2016 yılında darbe girişiminin ardından da binlerce insan gözaltında kötü muameleye maruz kalmış, kayıt dışı olarak gözaltına alınmış ve bazılarından uzun süre haber alınamamıştır. 2019 yılında kayıt dışı olarak zorla alınan ve kayıp olan Salim Zeybek, Gökhan Türkmen, Erkan Irmak, Yasin Ugan, Özgür Kaya ve Mustafa Yılmaz ile ilgili olarak aileler birçok kuruma ve yetkili organlara başvuru yapmış, ikili görüşmelerde bulunmuş, suç duyurularında bulunmuş, milletvekilleri soru önergesi vermiş, hukuki olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidilmiş ancak bugüne kadar herhangi bir sonuç alınamamıştır” diye konuştu. 
 
Nuray, kişi özgürlüğü ve güvenliğinden yoksun bırakacak,  bir şekilde tehdit, baskı ve zorla kaçırma eylemini gerçekleştiren kişiler ve görevlilerin işkence ve kötü muamele yasağını ihlal ederek  işlemekte olduklarını vurguladı. 
 
Nuray, devamında bu ihlallerin sonucunda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: 
 
“*Zorla kaçırılma ve kaybetme tehlikesi altında olanlar ve bu uygulamaya maruz kalan kişiler ve yakınları gerekli olan tüm girişimlerde bulunmalı, bundan çekinmemeli ve hukuki sürecin takipçisi ve şikayetçisi olmalıdır.
 
* Cumhuriyet Savcılıkları, TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, İç İşleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Valiliklerin İnsan Hakları Kurulları, bu hak ihlalleri ile ilgili takibi yapmalı, etkin bir adli ve idari soruşturma yürütmeli, hak ihlalini yapan görevliler hakkında yasal cezai işlemler gerçekleştirmeli ve kaçırılan şahısların can güvenliği sağlanarak bu kayıt dışı gözaltı işlemine son verilmelidir.
 
*İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan Kolluk Gözetim Komisyonu BM ve AB kriterlerine uygun biçimde faaliyete geçmeli, kolluğun hesap verebilirliğini sağlamalıdır.
 
*Barolar, İnsan Hakları Kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları ve kamuoyu bu olaylara karşı gerekli hassasiyeti göstererek, bu konuda duyarlılık oluşmasına ve kişi güvenliği ve özgürlüğünden mahrum bırakma fiillerine son verilmesini sağlamaya çalışmalıdır.”
 
‘Bir insan suçluysa çıkarır yargılarsınız’
 
Açıklamanın ardından söz alan ailelerde 13 Şubat’tan bu yana kayıp olan Özgür Kaya’nın eşi Aycan Kaya, şunları söyledi: “Her türlü resmi başvuruyu yaptım, ancak hiç birinden eşimin bulmasına dair inceleme araştırılmasına dair bulmadım. Geçen 142 gün çok zor. Eşimin ne yaşadığını bilmiyorum. Bir insan suçluysa  çıkarır yargılarsınız.  Hangi yetki hangi suç böyle bir durumu hak eder meşru hale getirilir. Cumartesi Anneleri’nden biriyle görüştüm 22 yıl önce babasını kaybetmiş ve halen bekliyorlar. Ama bizim için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Onları yeni anlıyoruz, bizlere sizin daha yakın gelirler dediler. Eşimin artık ortaya çıkarılmasını bekliyoruz suçluysa yargılansın suçunu ödesin ama suçsuzsa onu ortadan kaybedenler yargılansın.”
 
‘Belirsizlik bizleri çok yıpratıyor’
 
16 Şubat’tan bu yana kayıp olan Erkan Irmak’ın eşi Nilüfer ırmak ise, “Açıkçası o gece huzur operasyonunda alınmış. Ben devletin aldığını bir kaç yere sordum polisler gelecek dedi. Daha sonra yetkili mercileri kapısını çaldık, ama hiç bir şekilde cevap alamadık. Elimizde görüntüler yok, ortada selamlaşmamız ve tartaklanarak alındığı görüntüsü var. 3 çocuğum var en büyük oğlumla paylaştım. 138 gün oldu belirsizlik bizleri çok yıprattı. İşkence odalarını okuduktan sonra çok kötü olduk. İnsanlara bunlar nasıl yapılıyor. Sabırda kalmadı, ‘gelir inşallah’ demekten başka sözümüz kalmadı. Yetkilerle sesleniyoruz empati kurun dayanamıyoruz” şeklinde konuştu. 
 
‘Asla peşini bırakmayacağım’
 
16 Şubat’tan bu yana kayıp olan Mustafa Yılmazın eşi Sümmeye Yılmaz da  şunları dile getird: “Her yere her kuruluşa başvurdum. Ancak Ankara Barosu’nun hazırladığı rapor dışında hiç bir kuruluşundan haber alamadık. Adalet Bakanlığı’na dilekçe verdik, ama bir şey yapılmadı. Eşimin akıbeti hakkında hiç bir şey bilmiyorum en önemlisi hayata mı değil mi bilmiyorum. Teknolojinin geliştiği ülkede elimizde birçok görüntü olmasına rağmen bulunmuyor. Polisler,  bana ‘eşin evi terk edip gitti’ dedi. Polisler neye dayanarak bunu söylüyor? Beni yıldırmak istiyorlar ama yılmayacağım. Eşim dönecek ama bunları yapanların asla peşini bırakmayacağım. 4 buçuk ay geçmiş ve hala eşin evi terk etmiş diyorsanız sizler soruşturmanızı etkin yürütmüyorsunuz. Sizler devlet eliyle buna ortak oluyorsunuz. Uluslararası kurumlara sesleniyorum en yakın zamanda acil eylem planı yapılarak devlete 6 kişinin akıbeti sorulsun. Eşimin bilinmeyen kişiler tarafından nasıl bir muameleye maruz kaldığını bilmiyoruz. Hiç kimsenin evladını babasından ayırmaya hakkı yok. Suçu varsa tutuklanır en azından nerde olduğunu bilelim” diye konuştu. 
 
‘142 gündür her an ne durumda diye düşünüyoruz’
 
Yasin Ugan’ın eşi Selda Ugan ise, “Eşim 43 yaşına kadar bir şiddet olayına karışmamış biri. Çok değer verdiğiniz bir insanın başına çuval geçirerek bir minibüse atılarak götürüldü. 142 gündür her an ne durumda diye düşünüyoruz. İlk vaka olmadığını ve birçok vakanın olduğunu öğrendik. Başvurduğumuz kurumlara işkence raporlarını verdik ve hiçbirini reddetmedi. Cumartesi Anneleri varsa bugün de bu olaylar varsa çocuklarım bu ülkede hukuk dışı uygulamaların yaşandığını bilsin. Yetkililerin soruşturma yapmamalarını kabul edemiyorum. Eşimin ve diğer kaybolan insanların iddia edilen cehennemde bir an kalmasını kabul edemiyorum. Eşimin bu şekilde kaybedileceği aklıma gelmezdi. Hayatınıza devam ediyorsunuz dik duruyorsunuz ama 142 gündür nasıl dik duruyoruz o ayrı. Yetkililerin harekete geçmesini bekliyoruz” dedi.