Leyla Güven: Bu mücadelenin varacağı yer onurlu bir barıştır

  • 13:35 26 Mayıs 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından açlık grevi eylemini sonlandıran Leyla Güven, “Belirtmek isterim ki açlık grevi direnişimiz amacına ulaşmıştır. Bu mücadelenin varması gereken yer onurlu bir barıştır. Umut ettik ve başardık” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerine ilişkin mesajı kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra eyleminin 200’üncü gününde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’in mesajına ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenlendi. Açıklamaya, HDP’lilerin yanı sıra çocukları açlık grevi ve ölüm orucunda olan aileler ile barış anneleri katıldı. Açıklamanın yapıldığı platforma “Tecride karşı özgürlük bizim” pankartı, salona ise Leyla Güven’in fotoğrafının bulunduğu pankart asıldı. Açıklama sırasında sık sık slogan atan annelerin yaşadığı duygusal anlar kameralara yansıdı. 
 
Abdullah Öcalan’ın mesajının ardından tutsak yakınları yürüyüş ile HDP İl binasına yürüdü. Sloganlarla parti binasına gelen tutsak yakınları, "Selam selam İmralı'ya bin selam", "Bijî De çok Apo", "Bê Serok jiyan nabe", "Bijî berxwedana zindana", "Zülküf yoldaş ölümsüzdür", "Şehid namirin" ve "Berxwedan jiyane" sloganları attı. Tutsak yakınlarının yani sıra çok sayıda yurttaş da açıklamaya katıldı. Leyla Güven'in mesajını ise 3 Mart ve 8 Mart tarihinden bu yana açlık grevinde olan HDP'li vekiller Tayyip Temel, Dersim Dağ ve Murat Sarısaç, tutsak anneleri ile birlikte kamuoyuna açıkladı. 
 
Leyla Güven’in mesajı  
 
Tayyip Temel,  Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine açlık grevi ve ölüm oruçlarının bugün son bulduğunu aktararak, Leyla'nın mesajını şöyle aktardı: 
 
“Kürdistan'ın da içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası, ateş topu misali tüm yakıcılığı ile tam bir savaş alanıdır. Bu savaş alanında Kürtlere karşı siyasal, kültürel inkar ve teslimiyet politikaları dayatılarak, özgür yaşamı engelleniyor. Bu engellerin aşılması için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın demokratik ulus perspektifi artık kabul gören bir gerçektir. Dünyayı sarsmaya devam eden Rojava devrimi deneyiminde de görüldüğü üzere Demokratik Ortadoğu tezi bu coğrafyadaki bütün halkları kapsamaktadır. Kürt sorunun Ortadoğu genelinde demokratik çözümü için projesi olan en önemli aktör Sayın Öcalan’dır. 
 
‘Sayın Öcalan’ın düşünceleri tüm halklar için önemlidir’
 
Bugün ülkede Sayın Öcalan şahsında tüm topluma yayılan tecrit, her şeyden önce insan olmanın utancını yaşatıyor. Buradan hareketle diyebilirim ki, bizim tek şansımız devrimci oluştadır. Çünkü bir tek devrimcilik bu utancı önleyebilir ve hoş görülemez olana, gaspa karşı durabilir. Ben Kürt halkının bir ferdi olarak 1994 yılından bu yana kesintisiz olarak farklı alanlarda siyasi faaliyetler yürüttüm. Yaşadığımız bütün hukuksuzluklara rağmen mücadelemizi sürdürdük. Ancak gelinen aşamada doğru, etkili, öngörülü, kapsayıcı bir siyaset yürütemediğimi net olarak görebiliyorum. 
 
Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir halka uygulanan tecrit olduğunu bilerek, özgür irademle süresiz ve dönüşümsüz açlık grevini başlattım. Tecrit kaldırılana kadar da sürdüreceğimi belirttim. Çünkü Son 20 yıldır mutlak tecrit altında olmasına rağmen barış çabalarından asla taviz vermeyen Sayın Öcalan'ın düşüncelerinin dışarı çıkması, sadece Kürtler için değil bu topraklarda yaşayan bütün halklar için son derece önemlidir.
 
‘Bu eylem bir direniş yılına dönüştü’
 
Bugün açlık grevimizin 7. ayındayız. Başta Nasır Yağız olmak üzere, zindanlarda ‘yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin’ yoldaşları olan binlerce arkadaşım büyük bir güç ve destekle bu eylemi sahiplendi. Direnişimiz Strasbourg'tan dünyanın dört bir yanına yayıldı ve üç vekil arkadaşım da bu süreçte bizimle birlikte direnişi büyüttü. Böylece bu eylem bir direniş yılına dönüştü. 
 
Bu süreç boyunca açlık, sessizlik değil ama bizi yaşatmak uğruna yaşamlarını feda eden, sessizliğe canlarıyla çığlık olan yoldaşlarımızın şehadetleri ile burulduk, zorlandık. Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Zehra Sağlam, Medya Çınar, Yonca Akici, Siraç Yüksek, Mahsum Pamay, Ümit Acar ve Uğur Şakar. Onlar bu sürecin gerçek kahramanları ve sahipleridir. Her birini saygıyla ve minnetle anıyorum. Ayrıca 27 gündür sürdürülen ölüm orucu direnişini de özellikle vurgulamak istiyorum. 30 yoldaşımız zaten sürdürdükleri açlık grevi eylemini ölüm orucuna dönüştürerek, tecride karşı sarsılmaz bir iradeyi ortaya koydular.
 
‘Onurlu bir barış için tek muhatap Sayın Öcalan’
 
Bizler topraklarımızda yaşanan acıların son bulması için, onurlu bir barış için Sayın Öcalan’ın tek muhatap olduğunu biliyoruz. Bu açlık grevi direnişinin amacı da Sayın Öcalan üzerindeki hukuksuz ve insanlık dışı tecridin kaldırılarak, Ortadoğu’yu da kapsayan barış çabalarının önünün açılmasıydı. 2 Mayıs’ta yapılan görüşmede kamuoyu ile paylaşılan 7 maddelik deklarasyon niteliğindeki çözüm önerileri Sayın Öcalan’ın Türkiye demokrasisine sunacağı katkının somut ifadesidir. Bu nedenle İmralı tecrit sisteminin kaldırılması, Kürtler kadar Türkiye halkları açısından da kazanımlar sağlayacaktır. 
‘Anneler ve evlatları yeni bir umudun tomurcuğu oldular’
 
Bu süreçte sokağa çıkan beyaz tülbentli analar da dünyanın diğer ucundan, Arjantin’den beni ziyarete gelen Plaza De Mayo annesi Nora da ‘barış’ın annelerin kutsal direnişi ile yeşereceğini bir kez daha gösterdi. Anneler ve evlatları yeni bir umudun tomurcuğu oldular. 
  
Geldiğimiz aşamada direniş mutlak tecridin kırılmasına yönelik bir kapı araladı. PKK Lideri Sayın Öcalan ile ilk olarak ağabeyi Mehmet Öcalan, ardından da iki kez avukatları görüştüler. Ancak tecridin tamamen ortadan kaldırılması için farklı yöntemlerle aktif mücadelemize devam edeceğiz. Bunun yükümlülüğü artık biz aktif demokratik siyaset yürütenlerin omuzlarındadır. Siyaset çözüm üretemiyorsa yeni sorunlar yaratır.
 
'Umut ettik ve başardık'
 
Bu sorumlulukla ve bilinçle hareket edeceğime söz verirken, bugünden itibaren başlatmış olduğum açlık grevi eylemimi sonlandırıyorum. Belirtmek isterim ki açlık grevi direnişimiz amacına ulaşmıştır. Ancak tecride karşı direnişimiz ve toplumsal barış için mücadelemiz her alanda sürecektir. Bu mücadelenin varması gereken yer onurlu bir barıştır. 
 
Yanımda olan herkese teker teker teşekkür ediyorum. Bu faşizm ve baskı ortamında direnişimize ses veren, ses olan, bize inanan, umudunu kaybetmeyen herkese çok teşekkür ediyorum. En başta da bütün saldırı ve engellemelere rağmen alanları terk etmeyen Barış Anneleri ve tüm kadınlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. ‘Umut zaferden değerlidir’, umut ettik ve başardık.”
 
Açıklamanın ardından Tayyip, onlara inanan herkese ve direnen annelere teşekkür etti. Salonda bulunanlar "Leyla Güven rûmeta me ye" sloganları atarak alkışladı.