Kayıp yakınlarında bu hafta: Açlık grevi eylemcilerinin talepleri kabul edilsin 2019-01-05 13:18:42   DİYARBAKIR - Kayıp yakınları oturma eylemlerinin 517'nci haftasında süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan Leyla Güven'in ve tutsakların eylemine dikkat çekilerek, taleplerin kabul edilmesi istendi.    İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eyleminin 517'ncisi, İHD Diyarbakır Şubesi'nde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eylemde, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" yazılı pankart da açıldı. Eyleme bu hafta, İHD Diyarbakır Şube yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır İl Örgütü ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1995 yılında Kilis'te kaybettirilen Yavuz Kaynar'ın akıbetini soruldu.     Açlık grevi eyleminde olanlar hatırlatıldı   Eylemde ilk olarak söz alan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecride ve tecrit için açlık grevi eyleminde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven ve diğer tutsakların eylemini hatırlattı. Abdullah, "Abdullah Öcalan'a tecrit uygulandığını her açıklamamızda dile getiriyoruz ve bunun hiç bir kanun ve mevzuatta yeri olmadığını söylüyoruz.  Sürecin işletilmemesi nedeniyle Türkiye cezaevlerinde yüze yakın mahpus açlık grevine girmekte bulunuyor. Talepleri kabul edilene dek grevden çıkmayacaklarını söylüyorlar. Sayın Leyla Güven 59 gündür açlık grevinde ve sağlık riski söz konusudur. Talepler kabul edilsin aksi halde daha ağır sonuçlar ortaya çıkacak" dedi.   'Komutan kardeşimden nefret ediyordu'   Ardından söz alan Avukat Hasan Yalçın, gözaltında kaybettirilen Yavuz Kaynar'ın hikayesini okudu. Hasan, "Kilis 1'inci Hudut taburundan kaçtığı iddia edilen ve bugüne kadar kendisinden haber alınamayan Yavuz Kaynar'ın kayıp olayına ilişkin erkek kardeşi Aydın Kaynar, 'Kardeşim orada askerlik görevini yapıyordu. Biz Van'ın Gürpınar Topsakal köyündeniz. Ben o dönem Antep'te oturuyordum. Kardeşimi her ziyaret ettiğimde bana komutanın kendisinden nefret ettiğini söylüyordu. Hatta bir askerin onu öldürmeye kalktığını söyledi' dedi" ifadelerine yer verdi.   'Komutan bilgisi dahilinde öldürüldü'   Olayın devamını Yavuz'un ağabeyinin ağzından aktaran Hasan, "Kardeşimin askerliğinin bitmesine üç ay kala askerler tarafından evimiz basıldı. Kardeşimin silahı ile kaçtığını söyleyip beni gözaltına aldılar. Gözaltında bana bir hafta boyunca bana işkence yapıp beni serbest bıraktılar. Ardından kardeşimin arkadaşları ile görüştüm. Arkadaşları bana Yavuz'un kaybolduğu aynı gün ve saatte bölük komutanının da izne ayrıldığını söylediler. Arkadaşları kardeşimin askerler tarafından öldürülmek istendiğini söyledi. Olaydan 20 gün sonra o bölgede yakılmış bir erkek cesedi bulundu. O bölgeye gidip çevre köylerde aramaya başladık. Arama esnasında bir korucunun evine gittik. Korucular kardeşimi tanıdıklarını belirttiler. Askerler köye gittiğimizi duyunca bizi köyden çıkardılar. Cesedi teşhis etmemize de izin vermediler. Biz kardeşimin askerlik yaptığı taburdan kaçtığına inanmıyoruz. Komutanları bilgisi dahilinde öldürüldüğüne inanıyoruz. Cenazesini bile vermediler bize, yıllardır kardeşimi arıyoruz" sözlerini kullandı.   Açıklama, kayıplar için beş dakikalık oturma eylemi ile sona erdi.