Semra Güzel: Kürtlerin kazanımları herkesi korkutuyor 2019-01-05 09:03:15   Beritan Canözer   DİYARBAKIR- ABD'nin Fırat'ın doğusunda çekilme ve AKP'nin operasyon söylemlerini değerlendiren HDP’li Semra Güzel, "Kürtlerin kazanımları herkesi korkutuyor. Türkiye’nin Rusya mesaisi başladı. ABD istese de hemen oradan çekilemez. Şuan ki belirsizlik içinde bu da var. Hakeza İran faktörü de önemli bir satranç öğesi olarak fırsat kolluyor. ABD ile Ocak'ın ilk haftası sonrası yapılacak görüşme bazı şeyleri netleştirecektir” dedi.   Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırı hazırlıklarının ardından Suriye’deki dengeler değişirken, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) AKP ile yaptığı görüşmeler sonrası "çekiliyoruz" açıklamaları uzun süredir gündemde.  ABD’nin Suriye’den çekilme kararı sonrası yaşanan gelişmeleri Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, değerlendirdi.   Türkiye'deki mevcut siyasal atmosfere bir sonuç veya bir süreç odaklı bakıldığında farklı durumlarla karşılaştıklarını dile getiren Semra, ortaya çıkan sonuçların ise öğretici olduğunu belirtti. Yaşanan siyasal sürecin puslu görünmesine rağmen Kürdistan'dan bakılınca netlik kazandığını söyleyen Semra, "Bu sadece siyasi süreçler için değil diğer bütün gündemler için böyledir. Çünkü modern Türkiye'nin inşası ile başlayan süreçte kıskaca alınan ve bir türlü istenilen gömleğe sığdırılamayan Kürtler, bugün gerçek bir yıkım ve azap siyaseti ile karşı karşıya bırakılmak isteniliyor. Türkiye'nin siyaset anlayışı, Sayın Öcalan'ın ifade ettiği şekli ile 'iktidar eksen kayması' anlayışıdır. Her şey bu kaygan eksenlerde cereyan ediyor" dedi.    ‘Yeni bir zihniyet inşa ediliyor’   AKP'nin derin bir politika yürüttüğünü kaydeden Semra, "çok devlet, az toplum" tezi yerine “sadece devlet” dayatmasının yeni bir iktidar ekseninin göstergesi olduğunu aktardı.   Semra, "Son 16 yıllık devletçi pratik, bu tanım çerçevesinde ele alındığında kırılmalar daha net görülür. Çünkü MHP-Ergenekon hattına eklemlenen AKP, arkasına aldığı tahakküm ve şiddet pratikleri ile kendine verdiği narsist bir misyondan yola çıkarak 'yeniden dirilişten’ bahsediyor. Bu diriliş, ötekilerin inkârı, özellikle kadın düşmanlığı, dışlama, gruplaşma, muhtaçlaştırma ekonomisi, savaş ve paternalist siyaseti üzerine kuruyor. Biliyoruz ki yeni inşa edilen bir zihniyet var ve bu zihniyeti kurumsallaştırmak adına sürekli krizlere ihtiyaç duyuluyor. Krizler üzerinden korku iklimi yaratarak, popülist duygulara oynuyor" diye konuştu.     ‘Oluşturulan karanlığın tek adı faşizm’   Yaratılan kriz ortamlarının tarihte devletler için şaşmaz bir taktik olduğuna dikkat çeken Semra, yine bu krizler nefes borusu niteliğinde olduğu için her toplumsal talebin bastırılması ile kör, topal gelişen siyasal bilincin iyice karanlığa çekildiğini söyledi. Ortaya çıkan bu karanlığa verilen tek adın da faşizm olduğunu belirten Semra, "Faşizmin kendine has süreçleri var; tanımlama, sınıflandırma, kutuplaştırma vb. kendine has iç ve dış boyutları da var. Baskı, tutuklamalar, ekonomik krizler, yargı ve basının teslimiyeti işte böyle bir karanlığın içinde içeriden cereyan ediyor" ifadelerini kullandı.     ‘AKP durduğu an düşeceğini iyi biliyor’   AKP'nin durduğu an düşeceğini bildiği için durmadan saldırdığına işaret eden Semra, "Sömürdüğü tüm kanalların kesilmesi ile çakılacağını bilir. Bundan ötürü sürekli koşu halinde, sürekli kırma-dökme yolunda olmalıdır. Bunu yapmazsa biter. Bugün ülkede artık yetişmemize imkan olmayan bunca akıl tutulması olayın yaşanmasının bir sebebi de iktidarın içine girdiği bu dehşettir. Süreç de bunlar üzerinden yürüyor şimdilik. Fakat bu şekilde devam etmesi, siyasetin doğası gereği imkansızdı. Teraziyi hep kendi ellerinde tutanlar, kendi hatalarının ağırlıklarını er ya da geç unuturlar" diye belirtti.   'Katı bir Kürt düşmanlığı var'   Tarih boyunca ülkede yaşanan kaoslarda devletin şaşmadan yöneldiği tek kesimin Kürtler olduğunu belirten Semra, şöyle dedi: "Katı ve saf bir Kürt düşmanlığı var. Tüm iktidarların hedefinde Kürtler var ve Kürtlerin kazanımları hepsini korkutuyor. Onun kazanımlarına, hayatına saldırıyı 'özgürleştirme' adı altında yapıyorlar. Ortada tarihsel bir düşmanlık var. Bu düşmanlık da aleni ve sinsice değil açıkça yapılıyor. Dış siyasetin de şu an arkasına sığındığı tek kapı budur. Rojava halkı da kendi kaderine ve siyasetine yön verecek birikime ve direniş mirasına sahiptir. İkincisi ki bence en önemli parametrelerden bir tanesi bu Hükümet’in 'niye savaşa ihtiyaç duyduğu' sorusudur. Her savaş döneminde toplumda yükselen imgeler, altı çizilen söylemler, beslenen ve kışkırtılan duygular nedir diye baktığımızda yoğun bir şovenizm ve şaşmaz bir popülizmin uygulandığını görürüz."    ‘Ulus devletler birbirlerini beslerler’   Semra, devletlerin intikam ve işgal naraları ile emperyalist taleplerde bulunduğunu ve buna da en iyi örneğin Afrika olarak verilebileceğini dile getirdi. Savaş ve kışkırtmanın kontrollü bir gerilim siyaseti olduğunu ve devletlerin buna yoğunca da ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Semra, "Eskiye olan nefreti sürekli görünür kılarak, yeni kurulan sistemin nasıl da devrimsel bir dönüşüm olduğu sürekli gündemde tutuluyor. Mağduriyetten iktidara evirilirken herkese macera bahşediliyor, herkese kahramanlık vaadi servis edilerek 'biriz-beraberiz' seçeneği ile herkesin onlara düşman olduğu yalanı patlatılıyor. Halk bazında koşulsuz bir teslimiyetin elde edilmesi için. Haliyle işgal edilen yerde kaç kişi öldü, kaç kişi sürgün oldu, kaç ev yandı sadece birer istatistik olarak kalıyor. Ulus devletler görünürde anlaşmaz olsalar da esasta birbirini beslerler. Kapitalist modernitenin soğuk yüzlerinden biri de budur" ifadelerini kullandı.    'İran fırsat kolluyor'   Türkiye'nin Rusya mesaisinin başladığına değinen Semra, saldırılar noktasında Rusya'nın ikna edilmeye çalışıldığını belirtti. Sınıra sevkiyatın da durmadan devam ettiğini vurgulayan Semra, şöyle devam etti: "Rojava yönetimi de diplomatik ve Suriye bütünlüğü içinde olacak-kalacak şekilde iletişime açık olduğu yönünde girişimlerde bulundu. ABD istese de hemen oradan çekilemez. Şuan ki belirsizlik içinde bu da var. Hakeza İran faktörü de önemli bir satranç öğesi olarak fırsat kolluyor. ABD ile Ocak'ın ilk haftası sonrası yapılacak görüşme bazı şeyleri netleştirecektir. Türkiye'nin bu operasyonu yapması hem içeride hem dışarıda onu zora sokacağına dair sinyaller yoğun. Efrîn süreci gibi bir süreç yaşanacağını düşünmüyorum.  Savaş naraları ile seçim sürecinde her şeyi silikleştiren, oya çeviren, zorbalığa kapı aralayan bir noktaya çekmek istiyor. Olası bir sonuç ve istemde iç kutuplaşmanın artması, Sakarya'da 'Kürdüm' dediği için katledilen Kadir Sakçı operasyon naralarının sadece bir yansımasıdır."