HDP'den çocuk yaşta evlendirilme ve gebeliğin araştırılması için önerge 2018-12-26 11:50:24   ANKARA - HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, çocuğa yönelik cinsel istismar ve çocuk yaşta evlendirilmeler sonucu oluşan gebeliğin araştırılması için Meclis Başkanlığı'na önerge verdi.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Türkiye'de çocuğa yönelik cinsel istismar ve çocuk yaşta evlendirilmeler sonucunda oluşan gebeliğin araştırılması için Meclis Başkanlığına önerge verdi. Önergede, 2016 yılında İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tespit edilen çocuk yaşta gebelik vakasının 1260 olduğu, 2017 yılının ilk beş ayında ise aynı hastanede 158 çocuğun gebe olduğunun tespit edildiği, bunlardan 37'sinin 15 yaşın altında olduğu, 158 çocuktan 34'ü için adli birimlere bildirimde bulunulduğu, kalan 124 çocuk için ise herhangi bir bildirimde bulunulmadığının basına yansıdığı kaydedildi.   Konunun araştırılması için verilen önergede belirtilen gerekçede ise şu ifadelere yer verildi:    "2018 yılının Ocak ayında İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 2017 yılının Ocak-Mayıs ayları arasında yaşları 18'in altında 39'u Suriyeli, 115 çocuğun hamile olduğu tespit edilmesine rağmen adli mercilere bildirilmediği ve çocukların korunmasına dair herhangi bir işlem yapılmadığı ortaya çıkmıştır. Ekim 2018'de ise Sağlık Bakanlığı Denetçisi Mustafa Kılınç'ın hazırladığı 89/03 sayılı 84 sayfalık rapor olduğu ve bu rapora göre 2017'nin ilk 5 ayındaki hamile çocuk sayısının 115 değil 158 olduğu, çocuklardan 37'sinin 15 yaşın altında olduğu, 158 çocuktan 34'ü için adli birimlere bildirimde bulunulduğu, kalan 124 çocuk için ise herhangi bir bildirimde bulunulmadığı basına yansımıştır. Yine bu raporda 2016 yılında İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tespit edilen çocuk yaşta gebelik vakasının ise 1260 olduğu haberlerde yer bulmuştur. Yalnızca bir hastanede tespit edilen çocuk gebeliği sayısının bu denli yüksek olması, kız çocuklarına yönelik cinsel istismarın, erken evliliklerin ve zorla evliliklerin önlenmesi konusunda yetkili mercilerin yükümlülüklerini titizlikle yerine getirdiği konusunda ciddi şüphelere yol açmaktadır.    Sağlık personelinin çocuk yaşta gebelik vakalarıyla karşılaştığında bildirimde bulunması hususu Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği'nin yasal mevzuat çerçevesinde oluşturduğu hukuki görüş ile belirlenmektedir. 2008 yılında yayınlanan görüş; 'Gebe çocuğun; cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranış sonucunda mı yoksa rıza ile cinsel ilişkiye dayalı olarak mı mağdur olduğu, gebeliği tespit eden kamu görevlisi tarafından bilinemeyeceğinden 18 yaş altındaki resmi nikahı olmayan gebelerin sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurduklarının tespiti halinde adli birimlere bildirimlerinin gerektiğini' belirtmektedir. Ancak 2009 yılında Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşavirliği görüşünü; '18 yaş altındaki resmi nikahı olmayan gebeler, kamu sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurduklarında, 15 yaşını tamamlamamış olanların (rıza olsun veya olmasın) tamamının ve 15 yaşını tamamlamış olanlarda ise cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen herhangi bir emarenin varlığı mevcut ise adli mercilere bildiriminin gerektiği' şeklinde değiştirmiştir.    'Çocukların hakları sistematik olarak ihlal ediliyor'   Buna göre resmi nikahı olmamasına rağmen 15 yaşını tamamlamış çocukların gebe olduğu vakalarda şiddet emaresi yoksa durumun adli mercilere bildirilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum pek çok şiddet vakasının gözden kaçırılması başta olmak üzere, çocukların şiddet ortamına mahkum edilmesine, cezasızlık rejiminin güçlenmesine, kız çocuklarının haklarının sistematik olarak ihlal edilmesine neden olmaktadır.   'Koruyucu ve önleyici tedbirler uygulanmalı'   Ancak çocuk gebeliklerinin ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesinde cezai araçlar kadar koruyucu ve önleyici tedbirlerin uygulanmasına yönelik politikalara da ihtiyaç vardır. 2008 yılında yayınlanmış görüşte de belirtildiği gibi gebeliği tespit eden kamu personeli gebelik durumunun şiddet eylemi sonucu oluşup oluşmadığını ve çocuğun şiddete maruz kalmaya devam edip etmediğini tespit edemeyebilir. Şiddetin kaygı, utanç, suçluluk, saldırı altında hissetmeye yol açması, şiddetin devam ettiği durumlarda ise can güvenliği kaygısı şiddeti gizleme eğilimine sebep olabilir. Bu değerlendirme çocuğun ruhsal ve bilişsel durumunu değerlendirilebilecek, çocukla güven ilişkisi kurabilecek, çocuk açısından güvenlik riski oluşturmaması gerektiğinin bilincinde kadına ve çocuğa yönelik şiddet konusunda uzman personel tarafından yapılmalıdır.    'Sözleşmelere uymak devletin görevidir'   Başta bebek ve anne ölümü olmak üzere gebelik ve doğum sırasında ve sonrasında gelişen komplikasyonlar nedeniyle ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı bilinmektedir. Bunların yanında çocukları hayatlarının devamında eşitsiz ve ayrımcı uygulamalara daha açık hale getirmektedir. Başta bu sebepler olmak üzere Anayasa ve imzalanan uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri uyarınca, çocukların cinsel istismar dahil olmak üzere şiddete maruz kaldığı tüm şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri geliştirmek ve etkili biçimde uygulamak devletin görevidir.  Bu koruyucu ve önleyici hizmetlerin etkili bir şekilde uygulanması için bütünlüklü bir politika geliştirmeyi ve uygulamayı gerektirir. Yasama organı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin de çocuk gebeliklerinin kapsamlı bir şekilde ele alınarak önlenmesine yönelik sağlıklı bir politika geliştirebilmesi için öncelikle Türkiye'de çocuk gebeliklerinin araştırılması ve çocuk gebeliklerine neden olan etmenlerin belirlenerek alınacak önlemlerin saptanması amacıyla bir Araştırma Komisyonu kurması aciliyet taşımaktadır."