Sincan Cezaevi'nde neler oluyor? 2018-12-25 12:39:29   Dilan Babat   ANKARA - Sincan Cezaevi'nde DHKP-C davasında tutuklu olan kadınların hücrelerini ateşe vererek başlattıkları isyanın altından birçok hak ihlali çıktı. HHB avukatlarından Ayşegül Çağatay, cezaevinde paslı ve çamurlu sudan tek ring aracına, kelepçe ile yerde sürüklemeden sohbet ve etkinlik haklarının kısıtlanmasına kadar yaşanan hak ihlallerini paylaştı.      Ankara Sincan Çocuk Kapalı Cezaevi'nde 21 Aralık akşamı gardiyanlarla çocuklar arasında henüz bilinmeyen bir sebeple çıkan olaylarda 7 çocuk yaralanmış ve hastaneye götürülmeyerek cezaevinde tedavileri gerçekleştirilmiş, birçok çocuk da gece yarısı başka cezaevlerine sürgün edilmişti. Çocuk cezaevinde yaşananlar henüz aydınlatılmadan bu kez de Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde, Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) davasından tutuklu olan kadınların önceki gün koyuldukları hücreyi, cezaevi koşullarını protesto etmek için ateşe verdikleri öğrenildi. Olaydan sonra müvekkillerini ziyarete giden Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarından Ayşegül Çağatay, son dönemde cezaevinde yaşananlarla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.      '10 saatlik sohbet hakkı 3 saate düşürüldü'   Ayşegül, Sincan Cezaevi'nden geçen haftadan bu yana sorunların yaşandığı bilgisini vererek, bu sorunlardan biri olan sohbet hakkının tutsakların elinden alınmaya çalışıldığını aktardı. Ayşegül, "Müvekkillerimin '10 saatlik' bir sohbet hakkı var. Sincan Cezaevi'nde bu 6 saatlik olarak yapılıyor. Daha sonra bunu 3 saate düşürüyorlar. Kalan 3 saati de faaliyetlere ayrılması isteniyor. Etkinlik kapsamında kullanmak demek cezanız varsa, bu hakkı kullanmamanız demek. Siyasi tutsaklar sohbet hakkını faaliyet kapsamında kullanmak istemiyorlar.  Bu durumu etkinlik kapsamında kullanılmasını kabul etmiyorlar. Bir süre sonra bunları ellerinden alınması demek.  Bu sebeplerden kaynaklı bir direnişe başlamışlar. Koğuşlarından dışarı çıkma eylemi başlatmışlar. Dışarı çıktıkları gibi direnişi başlatıyorlar. Tabi gardiyanlar da onları içeri sokmaya çalışmış" diye ekledi.      'Semiha Eylik ve Aysun Akdağ sürgün edildi'   Tutsakların tekli hücrelere koyulduğunu aktaran Ayşegül, hücreye konulan 5 tutsağın koşulları protesto etmek amacıyla açlık grevine girdiği bilgisini de paylaştı. Ayşegül, şöyle devam etti: "Hücreye konulan 5 kişi açlık grevi yapmaya başlıyor, bir iki gün boyunca su, şeker gibi hiçbir ihtiyacı kabul etmemişler. Yatak, battaniye ve kıyafet dahil hiçbir şey almamışlar. Sonrasında tutsaklar koğuşlarına gitmek istiyor. Tekli hücrelere koyarak sorunun büyüyeceği mesajını cezaevi idaresine iletiyorlar. Ki aynı gün içerisinde Semiha Eylik ve Aysun Akdağ Kandıra Cezaevi'ne sürgün ediliyorlar. Gece yarısına kadar içeriye avukat almadılar. Bir Olağan Üstü Hal ilan ettiler. Özel timler vardı. Biz geceye kadar bekledik."   'Görüşmeden sonra tutsaklara çıplak arama dayatıldı'   Hücreye konulan 5 müvekkilinin açlık grevini devam ettirdiğini, bununla birlikte şeker almaya başladıklarını belirten Ayşegül, isyanın cereyan etmesini ve sonrasında büyümesini ise şu sözler ile anlattı: "Sabah saatlerinde müvekkillerimizden Elif Akkurt, yatak almış hücresine. Daha sonra aldığı yatağı ateşe vermiş.  Hücre baya yanmış, kendisi dumandan çok etkilenmiş baygınlık geçirmiş ambulansla hastaneye kaldırılmış. Açlık grevini devam ettirdiği için sadece oksijeni kabul etmiş.  Hastaneye kaldırılan ikinci tutsak Fadik Adıyaman da tansiyondan kaynaklı çeşitli ilaçları olduğu için ilaçlarını almadığı zaman bu onu kötü yapıyor. O da hastaneye kaldırıldı.  Sabah hücre yangınından sonra cezaevinde bir OHAL ilan edilip, PKK davası tutsakların görüşmelerini engellemişler. Öğleden sonra ben gitmeye başladığım zaman aileler görüşmeye alınıyordu. Görüşmelerden sonra görüştüğüm bir müvekkilime çıplak arama dayatıldığını duydum. Sadece müvekkillere değil ailelere de çıplak arama dayatmışlar."   Kelepçeli tutsak yerde sürüklendi   Sincan Cezaevinde sorunların sürekli devam ettiğini kaydeden Ayşegül, müvekkillerini görmeye gittiği zaman sadece 4 müvekkilini gördüğünü, diğer müvekkili Gönül Babur Yıldırım'ın ise hastaneye giderken yaşadığı hak ihlalini anlattı. Ayşegül, "Gönül Babur Yıldırım isimli bir müvekkilim hastaneye çıkarılıyor. Tek ring araçlarını olduğunu görüyor ve gitmek istemeyip arabadan inmeye çalışıyor.  Askerler tarafından müvekkilimin çıkmasına izin verilmiyor. Kelepçesinden tutup sürükleyerek arabaya koymaya çalıştıkları için müvekkilimin kolunda bir doku zedelenmesi oluşmuş. Aynı gün  revire çıkarılmış ama sevk durumu iki gün sonra yapılmış" bilgisini paylaştı.      'Kirli sudan dolayı tutsaklarda deri ve saç dökülmesi görülüyor'   Tek ring araçlarının tutsaklar için büyük bir sorun olduğuna dikkat çeken Ayşegül, "Tek ring aracını hiçbir tutsak kabul etmez. Havasız bir yerde götürüp getirinceye kadar tecrit etmeye çalışıyorlar.  Kota uygulaması var.  Başka hapishanelerde var ama burada su 30 litre. Su paslı ve çamur akıyor.  Deri ve saç dökülmesine neden oluyor. Cezaevi komisyonunda olduğum için Baro ile birlikte gidip bu durumu görüştük.  Tesisattan kaynaklı böyle bir durumun olduğunu söylediler.  Kotayı insani bir şeye çekip 24 saat su verseler borulardan kirli su akıyor.  Bu suyun sürekli akması gerekiyor. Siyasi tutsaklara yönelik  hücrelere koyma sorunları var.  Çarşamba günü görüş sırasında müvekkilimle görüşemedim ama yukardan slogan sesleri geliyordu. Yetkili kimseyle görüşemedim. Hepsi yukarda hücrelere koyma peşindeymiş" dedi.     'İşkence yapmıyorsanız neyden korkuyorsunuz?'   "Sincan Cezaevinde yaşanılan sorunlara karşı işkence yapmıyorsanız neyden korkuyorsunuz?" diye soran Ayşegül, dışarıda olduğu gibi cezaevlerinde de baskıların arttığının altını çizdi. Bununlar dışarıdaki insanlara mesaj verildiğini söyleyen Ayşegül, "Faşizmin arttığı koşullarda önce ellerinin önünde olanlara saldırılar olur. Baskının ve hak gasplarının olmadığını söylüyorlar ama yalan hepsi duruyor.  Hapishanelerin kazanılmış haklar vardı.  Ailelere çok şey düşüyor. Ailelerin bu durumu görmesi gerekiyor. Onların özgürlüğü ellerinden alınmış bir durumda. Onlar halan mücadele veriyorlar. Bu mücadeleyi duymak lazım" şeklinde konuştu.