‘Her şeye rağmen mücadeleye devam etmeli’ 2018-12-22 09:08:07   İZMİR - Türkiye’de hak ve hukukun askıya alınması ve savaş politikalarına karşı sesini yükseltenlerin her zaman olduğunu belirten Avukat Özlem Yılmaz, “Muhalefet ve toplum üzerinde de çok baskı var. Fakat ses duyurmaya devam etmek ve mücadele etmek gerekiyor” dedi.    Türkiye’de “çözüm süreci”nin sona erdirilmesi ve ardından 7 Haziran 2015 seçimleri sürecinde başlayan kaos ve savaş politikaları nedeniyle devam ediyor. 16 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte sokakta barışçıl olarak haklarını dile getirmeye çalışan ve barışçıl gösteri hakkını kullanmaya çalışan insanlara yönelik devlet şiddeti durmak bilmedi.    Bu süreçte PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ağırlaştırılarak devam ederken, Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, tecridin kaldırılması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladı. Leyla’nın eylemi özellikle kadınlar tarafından büyük bir destek bulurken, dayanışma amacıyla yapılan açlık grevi eylemlerine polis baskınları yapıldı. Türkiye içte şiddeti tırmandırırken, sınır ötesinde son olarak Maxmur ve Şengal’e bombardıman yapıldı. Saldırıda 1’i çocuk 7 sivilin yaşam hakkının elinden alınmasıyla Türkiye imzacısı olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni de çiğnedi.    İnsan haklarına dair her şey askıya alınırken, hak savunucuları ve barış talep edenler, sokağa çıkmaktan geri durmadı. İnsan Hakları Gündemi Derneği’nden Avukat Özlem Yılmaz, yapılan müdahaleleri “örgütlenme ve ifade özgürlüğünün çiğnenmesi” olarak değerlendirdi.   ‘Sadece Türkiye kapsamında değerlendirmek yetersiz olacak’   Türkiye’nin Efrin ve yakın zamanda da Şengal ve Maxmur’a dönük saldırılarını sadece Türkiye kapsamında değerlendirmenin yetersiz olacağını dile getiren Özlem, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan sistemin çökmeye başlamasıyla barış için müdahale edecek uluslararası bir etkinliğin de kalmadığını söyledi.   Özlem, “Türkiye’de insan hakları örgütleri, barış taleplerini her zaman dile getiriyorlar. Ama biliyorsunuz Güneydoğu’daki savaştan dolayı barış isteyen akademisyenler ihraç edildiler ve yargılanıyorlar. Yine Efrin operasyonları sırasında Türk Tabipleri Birliği (TTB) başkanı ve yöneticileri gözaltına alınmışlardı. Yine Barış İçin Akademisyenler’den Gencay Gürsoy barış istemesi nedeniyle ertelenmeyen bir hapis cezasına çarptırıldı. Bu dönemde muhalefetin savaşa karşı bir tavır alması gerçekten çok zor. Hem özellikle Facebook ve Tiwitter üzerinden açılan çok fazla dava var ve STK’lerin üzerinde de çok baskı var” dedi.   ‘Mücadeleye devam etmek gerekiyor’   Savaşa ve hukuksuzluğa karşı sesini çıkaran insanların her zaman olduğunu ancak basın kuruluşlarının kapatılmasıyla artık seslerinin az duyulduğunu kaydetti.  Özlem, şöyle dedi: “Fakat ses duyurmaya devam etmek ve mücadele etmek gerekiyor. Hukuken de mücadele etmek gerekiyor. Açlık grevlerinde onlarca insanın gözaltına alınması ifade özgürlüğünün ihlalidir. Ayrıca örgütlenme özgürlüğünün de ihlalidir.”